Sedat Peker'in eski başbakan ve AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım'a yönelik iddialarına ilişkin, “hakaret” ve “iftira” suçlarından 6 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın ilk duruşması Ocak ayında yapılmış ve ileri bir tarihe ertelenmişti. Daha sonra mahkeme ara karar verip Sedat Peker'in de bulunduğu 4 firari sanık hakkında yakalama kararının devam etmesine hükmetmişti.

Pazartesi günü dava yeninden görülmeye başlandı. Sedat Peker yayımladığı videolarda eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’a dair suçlamalarda bulunmuştu.

İddia şuydu: Erkam Yıldırım, yeni uyuşturucu güzergâhı için Venezüella’ya gittiği, sevkiyat için Karakas Limanı’nda özel bir bölüm kiralanmasına dair yaptığı görüşmelerdi.

Erkam Yıldırım’ın Aralık 2020’de Türkiye-Venezüella Parlamentolar Arası Dostluk Grubu heyeti ile birlikte Venezüella’da olduğunu gösteren fotoğraf ortaya çıktığında Binali Yıldırım bu konu hakkında bir açıklama yapmıştı:

“Oğlum Venezüella’ya gitmiştir. Beraberinde de Covid ile mücadele amacıyla orada ihtiyaç sahiplerine test kiti, maske gibi birtakım malzemeler götürüp dağıtmıştır. Ziyaret amacı da bundan ibarettir. O esnada Venezüella’da seçim olduğu için Türkiye Dostluk Grubu da oradaydı, o münasebetle onlarla da birlikte oldu.”

Gazeteci Barış Pehlivan  Cumhuriyetteki köşesinde Peker'in yargılandığı davada ilginç bir detay yakalar ve dava hâkimin kararına dikkat çeker.

Bu önemli ayrıntıyı anlatmadan önce Pehlivan'ın mahkemeden aktardıklarına bir bakalım:

''Erkam Yıldırım, Sedat Peker’e “hakaret” ve “iftira” davası açtı. İşte o davanın ilk celsesinde Peker’in avukatı Ersan Barkın şu konuların araştırılmasını mahkemeden talep etti: 

'Erkam Yıldırım TBMM’nin Venezüella’ya yaptığı ziyarete katıldı mı, katılmadı mı? Katılmış ise hangi sıfatla katıldığı Meclis’ten sorulmalıdır. Yıldırım Venezüella’dayken serbest liman bölgesini ziyaret etti mi? Ziyaret etmişse bu alanda herhangi bir Türk tarafından kiralama yapıldı mı?'

Siyasi baskı altında ezilen Türk yargı sisteminin mevcut pratiğinde, Peker’in avukatının bu taleplerinin anında reddine karar verilmesi şaşırtmazdı. 

Ancak olmadı. Yargılamayı yapan İstanbul Anadolu 47. Asliye Ceza Mahkemesi, Sedat Peker’in ifadesini aldıktan sonra o talepleri değerlendirmeyi tercih etti. Yani asıl konuyu kapatmadı, beklemeye karar verdi. 

Kim ne derse desin, yarın iktidar değişirse bu soruların mahkemeye gelecek olası yanıtları da doğuracağı sonuçlar da değişecektir."

Pehlivan, 'mahkemenin Peker'in avukatının talebini reddine karar verebilirdi, ama hiç de öyle davranmadı ve Peker'in ifadesini şart koydu' tespiti önemli siyasi çağrımları ifade ediyor. Mahkemenin bu tutumu; davanın ileriki aşamalarında siyasi sonuçlara yol açacağını görülmesi ve davanın sorumluluğunu şimdilik öteleyerek önümüzdeki iktidar değişiminin Türkiye için ne kadar hassas bir konu olduğunun farkında olmasıydı.