Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Mart ayının ilk günü katıldığı Habertürk'te yayımlanan canlı yayında, Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin soruları hükümetin ilk ağzından yanıtlamıştı. Türkiye'nin, Rusya'ya yönelik yaptırım kararlarını tek tek incelediğini belirterek, "Biz genel anlamda bu tür yaptırımlara ilkesel olarak katılmadık. Bu yaptırımlara da katılma eğilimimiz yok." demişti.

Ardından AKP Sözcüsü Ömer Çelik, 7 Mart günü MYK sonrası yaptığı açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik işgalini desteklemediğini söyleyerek yaptırımlar konusunda Türkiye'nin mesafeli olduğunu, ancak "BM yaptırım kararına katılırız." açıklamasını yapmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Afrika ziyareti dönüşün 22 Mart günü  uçakta Ukrayna-Rusya gerilimiyle ilgili önemli açıklamalarda bulunmuştu. Rusya ve Ukrayna’yı kast ederek; "İkisinden de vazgeçmemiz mümkün değil." diyerek ilk elden iktidarın bakışını açıklamış oldu. Erdoğan, "Rusya ile gerek siyasi gerek askeri gerek ekonomik ilişkilerimiz var. Ukrayna ile de aynı şekilde siyasi, askeri, ekonomik ilişkilerimiz var. 'Ukrayna'dan vazgeç' deseniz vazgeçemeyiz, çünkü ülkemizin buradaki çıkarları çok ileri derecede. 'Rusya'dan vazgeç' deseniz ondan da vazgeçemeyiz, çünkü onunla da şu anda gerçekten ileri derecede birlikteliklerimiz var.', açıklamasında bulunarak tutumunu belirlemiş oldu.

Yaptırım konusunda ABD ve AB ülkelerinin kararlarına uzak durmak Türkiye’nin Batı devletleriyle ilişkisinde yeni bir yalnızlık, Rusya ile Türkiye ilişkilerinde de yeni bir safha açılıyor düşüncesi uyandırdı. 

Türkiye’nin, B.M yaptırım kararı dışında dışında her türlü yaptırıma mesafeli olunduğu yönünde ortaklaşan açıklamalar Batı'da soru işaretlerini pekiştirdi. Dış politika tutarlılık ve ilkesellik üzerine ilerler.

Türkiye’nin yakın dönem dış politikada; Orta Doğu, Suriye, Mısır, Libya'da edinilen alışkanlıkları henüz terk etmediği gözüküyor. Bu tutum  dünyadan yalıtılan Rusya ile Türkiye'nin önümüzdeki dönem yürüteceği ekonomik ve siyasi ilişkide yeni sorunlara gebedir.

B.M, Rusya'ya dönük yaptırım kararı henüz almadı, ama eli kulağında. B.M Genel Kurulu, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik askeri saldırısını kınayan karar tasarısını kabul etmişti. Yaptırım öncesi önemli bir eşiğin geçildiğini söyleyebiliriz.

B.M, daha önce İran'a yönelik aldığı yaptırım kararlar anımsanırsa, Türkiye'nin önümüzdeki dönem Rusya ile ilişkisi çok daha tartışılır nitelik kazanacaktır.

Erdoğan ve hükümetin, yalnız B.M'nin yaptırım kararlarına uyarız çıkışları Batı'da yaptırım kararı alan ülkelerce pek hoş karşılanmayacaktır.

Türkiye’nin Rusya ile ekonomik, siyasi işbirliği yatırımların delinmesi anlamına gelir. Rusya-Ukrayna savaşında Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile dış politikada denge siyaseti sürdürmek Batı için yeterli bulunmayacağı çok açık.

Önümüzdeki süreçte yatırımlar karşısında Türkiye’nin tutumu Rusya'dan vazgeçmeyeceği algısını güçlendirecektir. Dolaysıyla Türkiye’nin Batı’da ve NATO'daki yeri kaçınılmaz sorgulanır.

Yatırımlar konusunda B.M kararını beklemek Türkiye'ye pahalıya mal olması kaçınılmaz. Ukrayna-Rusya savaşı uluslararası dengelerin değişimini, yeni kutuplaşmaları tetiklemiş durumda. Türkiye'nin yeni süreçte yeri dış dünyada olduğu gibi içeride de siyasetin kilit taşı olacak.