- 4.02.2018 00:00
Hâlâ umutla onları okuyorum. Fakat “aydın” cephesinde yeni bir şey yok!
Şişkin egolarıyla bıraktığımız yerdeler. Baskın Oran, şunları yazmış:
“Reyhanlı’ya Kırıkhan’a, Hatay’a, özellikle de Kilis’e durmadan roket düşüyor. Kim atıyorsa, peşinen söylüyorum, Allah belasını versin.
Olayları sadece medyadan izlediğim için kimin attığını benim bilmeme imkan yok. Ama işin tuhafı, bunları kimin attığını çoktan tespit etmesi gereken istihbarat örgütlerimiz de bilmiyor olmalı ki, medyanın çoğunluğu ve hükümet, fail konusunda ancak tahmin ve iddiada bulunuyor: PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak tanımlanan PYD. İçeriden PKK atıyor diyen de var.
Bu kanıtlayamama durumu biraz şüphe doğurucu. Çünkü, bu memlekette artık genel kanaat halinde kemikleşmiştir: Bir cinayetin faili bulunamıyorsa, “faili meçhul” diye adlandırılır ve malum bir yere zimmet yazılır. Acaba böyle bir durum mu var?
Daha ileriye gitmeden çok dikkat: PKK veya uzantıları atmadı demiyorum; bu da ihtimal dahilindedir. Çünkü PKK’nin yakın geçmişteki hendek ve barikat politikasının, AKP’nin şu anda neredeyse sıradanlaşmış OHAL ve şiddet politikasını sürüyle insanın gözünde meşrulaştırmaya yaramış olduğu malum. İş işten geçtikten sonra farkına vardı PKK.(…)
Mantık kullanıyorum: Eğer PKK veya PYD, Türkiye’ye roket yollamak gibi, Suriye’de kendilerini silip atmaya yönelik bir harekatı meşrulaştıran bir iş yapıyorlarsa, çıldırmışlar demektir. Büyük çoğunluğu boş alanlara düşüyor ama, Kilis’teki 1682 tarihli bir cami, Çalık Camii de hedef oldu.”
Burada “Camii”ye dikkat çektikten sonra tarihte benzer koşullarda yaşanmış olaylardan örnekler vererek, bu şüphesinde haklı olabileceğini kanıtlamaya çalışıyor.
6-7 Eylül 1955 olaylarını, Türk ordusundaki bazı yüksek rütbeli subaylar tarafından düzenlediğinden ve dönemin Gladyosu olan Özel Harp Dairesi’nin çeşitli faaliyetlerinden bahsediyordu.
Camii konusuna gelince, 1964’te Kıbrıs’ta Bayraktar Camii’ni aynı ekibin yaktırdığını ve “halkın mukavemetini artırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır” ifadesinin de bu ekibe ait olduğunu söylüyor.
Özetle, o füzeleri PKK’nın değil de devletin yapma ihtimalini anlatmaya çalışıyor.
Afrin Operasyonu’nun füzelerden çok ABD’nin bölgeye yolladığı silah ve beyanatlarla ilgisini yok sayıyor diyelim. Peki PKK terörü, Ankara, Beşiktaş ve ülkenin çeşitli yerlerinde patlayan bombalar, ya kendisinin de söylediği hendekler!
Ah ne kadar üzülüyorlar PKK’nın hendek yanlışının, AK Parti’ye haklı alan açmış olmasına! Dikkat edin, dert AK Parti ve Erdoğan. Yoksa hendeklerde kandırılarak kurban edilen çocuklar, çatışmalarda yiten canlar ya da evleri yıkılan insanlar değil!
Tek takıntıları, Erdoğan ve AK Parti!
Ve farkında bile değiller bu takıntının onlarda mantık bırakmadığını.
O Gladyo’nun kılık değiştiren örgütleriyle asıl savaşanın AK Parti ve Erdoğan olduğunu da hatırlamıyor Baskın Oran!
Hatta PKK’nın, Gladyo’nun enstrumanlarından biri olduğunu da büyük “nefreti” uğruna yok sayıyor. Bunların derin(!) ilişkilerini keşfeden Uğur Mumcu’nun katli gibi birçok faili meçhulün, Gladyo tarafından PKK’ya yaptırıldığını da unutmuş olmalı. Örgüt içi infazlar dışında bölgedeki iş adamları ve farklı görüşteki birçok insanın katili PKK değil mi? Ergenekon ve PKK ilişkisi İbrahim Güçlü başta olmak üzere birçok Kürt yazar tarafından da dile getirilmedi mi?
2002’de iktidara gelen AK Parti, vesayet odaklarına bir bir savaş açarken, CIA’nın yeni sürprizi FETÖ’yü kim deşifre etti? Dünya tarihinde ilk kez halkın sokağa çıkıp, darbeye meydan okuduğu 15 Temmuz’u da mı yok saydınız acaba!
FETÖ ve PKK/HDP işbirliği, darbe gecesi PKK’nın Suriye kolu PYD’nin sınırda haber beklediği, bazı komutanlarla işbirliği içinde oldukları da mı ilginizi çekmedi? En basitinden HDP’nin Kürtlere sokağa çıkmayın çağrısı, CHP ile ortak dil ve söylemleri de mi garip gelmiyor sizlere? Ülkede terör estiren PKK, ne hikmetse 15 Temmuz arifesinde ve sonrasında inzivadaydı.
HDP/PKK, CHP, FETÖ ve kendisini sol diye tanımlayan birtakım örgütler için tek ortak düşman Erdoğan. Çünkü tümünün maskelerini indirdi.
Gladyo’nun oyunlarına kananlar, geçmişte yaşananlardan kendileri ders alıp, nerede ve kiminle yan yana durduklarına bir göz atsınlar.
Bir baksınlar, eski aktörleri aynı hedefte buluşturan nedir acaba?
Belki yeniden hatırlarlar; yol, düz değil, engebeliydi, tez unuttular…
Yorum Yap