Kamu yararını kim tayin eder?

  • 22.12.2012 00:00

 Kuvvetler ayrılığı ilkesi bizde en fazla yanlış anlaşılan ya da bilerek çarpıtılan ve en fazla kötüye kullanılan konulardan biri demiştim dünkü yazımda.


Bizim geçmiş deneylerimiz, kuvvetler ayrılığı ilkesinin, yüksek yargının, yasama ve yürütmenin gücünü budamak için kullanılmasının örnekleriyle doludur.

Esasen, "kuvvetler ayrılığı" ilkesinin kötüye kullanımının en tipik örneğinin 27 Mayıs Anayasası olduğunu da not edelim. Zaten bu anayasanın ana fikri, yasama ve yürütmeyi yüksek yargı ve oluşturulan birtakım bürokratik kurumlar tarafından kuşatmak, alanını sınırlamak ve denetlemekti.

Bizler, vesayet rejiminden çıkış sürecinde Anayasa Mahkemesi'nin yerindelik denetimi yaparak yasama ve yürütme organlarının alanını işgal girişimleriyle çok karşı karşıya kaldık ve doğal olarak bu meseleyi çok tartıştık. Ama Danıştay'ın yürütmenin yetkilerini gasp ettiği örnekler pek fazla tartışma konusu edilmedi Türkiye'de.

Dahası, bu tür müdahaleler halkın büyük çoğunluğu tarafından da normal karşılandı ve hâlâ da karşılanıyor.
Örneğin bugün birçok insan Danıştay'ın, herhangi bir ihalenin "kamu yararına" olmadığını tespit edip ihaleyi durdurma yetkisine sahip olmasını kuvvetler ayrılığı ilkesinin gereği sanıyor. Bu yüzden de Danıştay'ın geçmişte "yap-işlet-devret" modeline ya da bugün Şehir Hastaneleri projesinde uygulanmak istenen "yap-kirala-devret" modeline karşı gösterdiği direnci makul, meşru ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin gereği sanıyor.

Bir an için durup şu soruları sormuyor:

Kamu için neyin yararlı olduğuna neden kamunun seçtiği hükümetler değil de Danıştay karar veriyor? Seçtiğimiz hükümetlerin kamu yararına davranacağına güvenmiyorsak, neden seçiyoruz; güvenip de seçiyorsak neden bir sözleşme yapma yetkisi bile vermiyoruz?

İşin aslı şu ki, "kamu yararı" gerekçesiyle hükümetin ekonomi politikasına karışılması, yerindelik denetimi yasağının ihlalinden başka bir şey değil. Belli bir programla halktan oy isteyen ve iktidara gelen bir parti kendi ekonomi politikası doğrultusunda kararlar veremeyecek de neye karar verecek? Danıştay kararları yüzünden istediği özelleştirmeleri yapamıyorsa, istediği sağlık sistemini kuramıyorsa, istediği para politikalarını uygulayamıyorsa, üç kuvvetten biri olan yürütme açıkça felç edilmiş olmuyor mu?

Eşit kuvvetler değil

Öte yandan kuvvetler ayrılığını, sözü edilen üç erkin eşit güce sahip olması zannedenler, aralarında bir hiyerarşi olduğunu görmezden gelenler de hiç az değil.

Oysa bu üç erk arasında yasamanın hem kendi içinden yürütmeyi çıkaran hem de yargının uygulayacağı yasaları çıkarıp eline veren güç olarak esas ve belirleyici güç olduğunu (hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir) kabul etmeden kuvvetler ayrılığı ilkesinin doğru uygulanması mümkün değildir.

Özetle eğer Başbakan "Kuvvetler ayrılığı denen olay var ya o geliyor önümüze engel olarak dikiliyor" demek yerine kuvvetler ayrılığı ilkesinin Türkiye'de yanlış anlaşıldığından ve yanlış uygulandığından şikayet etseydi, kimsenin bir diyeceği olamazdı.

Ama o öyle demedi. Kuvvetler ayrılığı ilkesini doğrudan karşısına alarak büyük hata etti.
Sanıyorum ki bu cümlesi "Demokrasi bir araçtır" lafından daha da uzun süre peşini bırakmayacak Başbakan'ın...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums