Türkiye-AB: İpler kopacak mı?

  • 12.06.2016 00:00

 Artık Türkiye’nin AB için elde kalan yegane ‘anlamı’ mülteciler konusundaki katkısı.

Ortalama bir Avrupalı siyasetçi için Türkiye ile yakın görünmek artık iç politikada risk haline gelmiş durumda. Muhtemelen 1923 yılından beri Türkiye, Avrupa kamuoyunda en kötü algıya sahip olduğu dönemden geçiyor.

Peki, yarın ne olur?

AB açısından Türkiye ‘ümitsiz’ bir vaka olarak görülüyor. O nedenle “iş nereye varırsa varsın” havasını sezmek çok kolay. AB, bir sorunu teknik bile olsa düzeltmek için gönüllü değil. “Olduğu kadar” şeklinde bir algı AB’nin Türkiye siyasetini belirliyor.

Mülteci anlaşması konusunda AB’de artık bu işin de bozulabileceği yönünde güçlü bir algı var. AB “oyunu ilk bozan” olmak istemiyor. Hatta Türkiye ve AB arasında “Kim ilk bozacak?” şeklinde bir sinir harbi var dahi denilebilir.

Brüksel’de mülteci sorununu alternatif yollarla çözmek için harıl harıl çalışan gruplar var. Yunanistan ve adalar formülü, hatta Ürdün ve Fas gibi ülkelere ‘vize serbestliği’ sağlama gibi radikal alternatifler masada.

Geçenlerde Alman Bild gazetesi AB’nin alternatif planlar yaptığına dair bazı haberleri yayımladı.

İngiltere’nin AB’den çıkması ile ilgili referandum hakkında konuşma yaparken İngiltere Başbakanı David Cameron “Böyle giderse Türkiye AB’ye ancak 3000 yılında üye olur.” demişti. Buna Ankara’dan ciddi bir tepki gelmiş sayılmaz. Aslında bu içeriği açısından bir ülke için ciddi bir ‘küçümseme’ ibaresidir. Ancak daha vahimi, Avrupa kamuoyu ve liderlerinin artık aynı biçimde Türkiye’yi Avrupalı olarak görmediğinin işaretidir.

Dolayısıyla Türkiye ve AB arasındaki ip aslında çürüdü. Ancak şimdilik iki taraf bu ipe asılmadığı için kopmadan öylece durmakta.

‘Komşularla sıfır sorun’ gibi iddialı bir felsefeden yola çıkan dış politikanın bugün ‘yalnızlık ilkesi’ noktasına gelmesi iki büyük nedenden ortaya çıktı: Birincisi, Türkiye’nin dış politik tercihleri. Ve elbette ikinci olarak Türkiye’nin iç politik serüveni.

Başka bir ifadeyle, Türkiye’nin dış politikada yaşadığı sorunların artık en az yarısı içi siyasette olup bitenlerin sonucu. İç siyasette yaşanan gelişmeler bu şekilde gittiği sürece Türkiye’nin dış politikada bazı açılımlar yapsa bile sorunlarını çözmesi pek mümkün görünmüyor.

Kabaca Türk dış politikası, iç ve dünya Müslüman kamuoyunda olumlu bir algı üretmek üzerine kurgulanmış durumda. Buna göre, dış politikanın asıl amacı hem Türk hem dünya Müslümanlarının desteğini sağlamak. Hal böyle olunca kurumlar, müttefikler kayboluyor. Türk dış politikası bir tür ‘ulus ötesi’ hale bürünmüş durumda. Türkiye, güya sınırların olmadığı bulutsu bir yapı içinde diplomasi yapmaya çalışıyor.

Siyasetin maddi unsurlarını pek önemsemeyen bu yaklaşım duygunun, imanın rol oynayacağını öngörüyor. Cemal Abdülnasır gibi konuşarak, ‘çıkışlar yaparak’ küresel bir kamuoyu oluşturmayı hedefliyor.

En kötüsü şudur: Bu şekilde dış politika uygulayan ülkelerin etrafında küçük çıkarlara dayalı gruplar oluşur. Filan ülkeye gidince sizin fonlarınızla hayatı biraz daha mutlu hale gelmiş müftüler, insanlar, İslami hareket liderleri hemen sizi alkışlar. Biraz sonra siz herkesin böyle olduğunu düşünürsünüz.

Paranız olduğu sürece bu mutluluk oyunu devam eder; ancak başka bir ülke ile ortak bir domates standardı bile belirleyecek kurumsallaşma sağlayamazsınız. Ancak paniğe gerek yok! Halkınız size “Domates gibi basit bir konu mu önemli ümmetin birliği mi der?” destek çıkar. Halbuki domates olmadan İslam’ı kurtarmak imkanı yoktur; ama bunu kime anlatacaksın…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums