- 7.01.2015 00:00
İlkel toplumlarda ‘devlet’ yoktur. Gücü olan yönetir.
Zamanla toplumsal birimler büyüdükçe örgütlü yönetim gerekli oldu. O zaman ordu, polis, vergi toplama mekanizması, adalet aygıtı gibi kurumlar doğdu.
Ama bu toplumun yararına değildi. Çünkü, devleti ele geçiren kuralı koydu. Diğer gruplar da gizli gizli örgütlenip devlete el altından yön vermeye çalıştılar. Zaman zaman birbirleriyle çatıştılar, zaman zaman uzlaştılar. Maksat halkı yönetmek ve bu yönetmenin kaymağını yemekti.
Bizde de Jitemdi, Ergenekondu, Paralel yapıydı, kurtlar vadisiydi falan hep bu süreçlerin hikayesidir.
Şimdi bakıyorum ‘paralel yapı’ tu kaka...... Doğru da.
Bir zamanlar hiç böyle düşünülmüyordu. Ama gün geldi güç odakları çatıştı. Gücünü halkın desteğinden alan ‘legal’ yapı, diğer ‘illegalleri’ elemine etmeye başladı. Körün istediği bir göz. Elbette bundan şikayetçi olacak kadar akılsız değilim.
İşte bu devletin arınma sürecidir. Kuralların gücünün artmaya başlamasıdır. Ağır aksak işliyor ama demokrasiye giden yol bu kapıdan geçiyor. Daha hızlı yaparız diyenlere inanmayın; olacağı bu kadardır. 12 Eylül öylesine büyük tahribat yaptı ki, zaten yarım otoriter olan sistemi iyice tepetaklak etti.
Bir zamanlar devletin demokratikleştirilebileceğine inanmazdım. Ama şimdi demokrasiye ancak buradan varılabileceğini düşünüyorum.
****** ***** *****
EZAN NİYE RAHATSIZ EDİYOR
KKTC de bir avukat Lefke de üç cami hakkında sabah ezanının hoparlörden okunmasının yasaklanması için dava açıyor. Buraya kadar tamam, yasal hakkı var şikayetçi olabilir. Bununla yetinmiyor, bir de mahkeme karar verinceye kadar tedbir kararı aldırtıp şimdiden hoparlörle okunmasını yasaklatıyor.
Neresinden tutsam dökülüyor bu haber. Görüyor musunuz ezanın hoparlörden okunması için mahkemeye düşüyor vatandaşlar. Bu doğru değil.
Ben şimdiye kadar 5-6 ev değiştirdim. Bunların üç tanesi camilere 50 mt mesafedeydi. Evet, ilk başlarda hoparlör ezanı insanı uyandırıyor ama bir süre sonra alışıyorsun. Gerçi sabah ezanı da namaz kılmak isteyenleri uyandırmak içindir. Sabah ezanında diğer vakit ezanlarında olmayan bir cümle vardır. ‘Essalatu hayrun minen nevm’ denir bir yerinde. Türkçesi ‘namaz uykudan hayırlıdır’ demek.
İyi de namaza kalkmak istemeyenler, gayrimüslimler, ateistler ne olacak peki? Aslında diyanet bu konuda bir karar alıp en azından sabah ezanının hoparlör yerine sesle okunmasını sağlayabilir. Hoparlör dediğin kaç yıllık icat... Ezanın asıl güzelliği, normal sesle okunmasındadır. Bazı müezzinlerin okuduğu ezanın makamı beni çok etkiler.
Gel gelelim konunun bu olduğunu hiç sanmıyorum. Sorun zıtlaşmak. İşte bu hiç de hoş değil.
Böyle zorlamayla ezanı yasaklatmak istendiği havası doğuyor. Bu da Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktır. Ve ancak anayurt işgal edildiğinde işgal kuvvetlerinin, ya da Müslümanların azınlıkta oldukları yerlerdeki yönetimlerin yaptığı bir uygulamadır ki Müslüman halk buna tepki duyar.
Durduk yerde arıza çıkarmaktır yani. İşin gücün yok ezandan gıcık kaptın ve dava açtın. Yani bu tutum çok mu ‘ilerici’ bir davranış. Başka uğraşacak şey mi kalmadı. Bırakın halkın manevi duygularını zorlamayı. Hiç duymadım ama Hıristiyan toplumlarda çan çalınması yasaklansın diye dava açan olmuş mudur acaba?
Yorum Yap