- 3.02.2015 00:00
Bir kere onlar ‘Grek’ değil, ‘Yunan’dır bizim gözümüzde. Türkiye’de yaşayanları da ‘Rum’. Bu sözcüklere bir hakaret anlamı da yüklemişizdir. ‘Rum tohumu’ dedin mi, cinayet bile çıkabilir. ‘Rum’ sözcüğü ‘Romalı’ kökeninden gelir. Onlar Doğu Roma’nın (Bizans) mirasıdırlar. ‘Yunan’ ise ‘İyon’ kökeninden türemiştir. İyonyalılar, Yunanistan dışındaki kolonilere yerleşmiş olanlarıdır. Yunanistan yarımadasındakiler ise Akhalardır. Antik Yunanistan’da bu böyle idi.
Onlar da bizi sevmezler. Nedense Egenin iki yakası bir türlü bir araya gelmez. Ortaya öyle bir nifak girmiştir.
Bu düşmanlığın kökleri Greklerin Osmanlıdan bağımsızlaşma mücadelesi sırasında atılmıştır. Onlar bizi işgalci, biz onları hain olarak nitelemişiz. Birinci dünya savaşı sonrası Anadolu’yu işgale kalkışınca da dananın kuyruğu kopmuş ve araya iyice kan girmiştir.
Öyle ki mübadelelerle vatandaş değiş tokuşu yapıldığında oradan buraya gelenler ‘Rum tohumu’, buradan gidenler de ‘Türk dölü’ olarak görülmüş, yerliler tarafından benimsenmemiştir.
Sezen Aksu ile Haris Alexiou ve rahmetli İsmail Cem ile Yorgo Papandreu bu düşmanlığı yumuşatmak için çok uğraş verdiler ama kolay olmuyor. Her iki halk birbirine karşı öylesine zehirlenmiş ki bunu temizlemek epey zaman alacak.
İşte bizim bu klasik ‘Yunan sevmezliğimiz’ Yunanistan’ın içine düştüğü ekonomik krizde ortaya çıkıverdi yine. Bu eğlenceye düşkün, tembel, miskin Yunanlılar hak ettiklerini bulmuşlar, iflas etmişlerdi. Oh olsun du onlara. Ödesinlerdi şimdi yedikleri herzelerin bedelini......! İçimizden hiç de onlara acıyıp, samimiyetle bu durumdan çıkmalarını arzu edenlerin bulunduğu kanısında değilim.
Halbuki onlar kötü yönetildiler. Yanlış yöneticiler seçtiler. Onlar da Yunanistan’ı AB nin patron ülkeleri önünde diz çöktürdüler. İşte şimdi o ülkelere de sorun oldular. Zaten bunlar AB nin şımarık çocuğu değiller miydi. İşte böylece her ikisi de layığını bulmuştu.
Ben piyasada genel geçer yorumlarda Yunanlıların bu zor durumlarında onların yanında olma gereği hisseden bir Allahın kuluna rastlamadım.
Sonra Yunanlılar gitti, bu dar boğazdan doğru-yanlış bir çözüm önerebilen, teslimiyeti reddeden Sryza’yı seçtiler (sanki başka bir şey yapmaları beklenebilirmiş gibi).
Şimdi bu seçimlerini de beğenmiyoruz. Batsınlar daha iyiydi bize göre. Bizde kendini sol sananlarda da bir fesatlanmaya yol açtı bu durum. Bizimkiler solculuk nedir bilmediklerinden yıllardır AKP karşısında lime lime dökülürken o keyifle yaşayıp batağa gömülen Yunanlılar kalkıp solcuları seçmişti. Hem de dünyada solun dibe doğru dümen kırdığı bir dönemde.
Şimdi kimileri Sryza sevgisiyle kendinden geçiyor gibi görünürken kimileri de Sryza’nın bir iş beceremeyeceği peşin hükmünde. Bizde AKP için de benzeri düşünülmüştü. Ama onlar başardı. Bazıları işi o kadar abarttı ki AKP yi objektif değerlendirmek yerine, onun illa da kötü olduğunu ispatlama gayreti içinde kafayı yedi.
Tabi toplumsal olaylara hala sağ-sol sınıf gözlükleri ile bakmayı ezber bellemiş olanlar aradaki benzerliği ve bunun ideolojik yaklaşımdan öte somut şartların gereği olduğunu anlayamıyorlar. Hala belledikleri ezberler üzerinden okumaya çalışıyorlar. Halbuki bu ilginç Yunanistan deneyini izlemek oldukça öğretici olacak. Tıpkı Türkiye’dekini izlemek gibi. Kimileri ona ‘sessiz devrim’, kimileri ‘burjuva devrimi’ dedi. Başka ideolojik açıklamalar üretilmek istendi. Halbuki hayat bizi şaşırtan ve ezberlerimizi bozan yeni gelişmelerle devam ediyor.
Yorum Yap