Müslüman mahallesinde Ergenekonculuk yapmak

  • 7.07.2012 00:00

 Ergenekoncu zihniyet ve faaliyetlerin tavan yaptığı dönemlerde, yani 2000’li yılların başında, Türkiye’de siyaset alanında özellikle AKP hükümetine karşı ya da sivil toplum alanında ezber bozan kişi ve kuruluşlara karşı edep sınırı, ahlak kıstası, izan falan taşımayan bir saldırı sürdürülüyordu.

Bir yanıyla zavallılık derecesinde aptalca; ama diğer yanıyla –okumuş eşekleri ikna edecek derecede başarılı oldukları için korkunç faaliyetleri, “internet andıcı” vesilesiyle biraz olsun öğrendik. Tam olarak ayrıntılarıyla bilmiyoruz ama herhalde genelkurmayvari birtakım kerli ferli makamların arka odalarında, (bkz. Kafka) sıra sıra dizilmiş birtakım adamlar rütbece daha üst ya da “komplo uçma” konusunda kapasitesi daha gelişkin birtakım başka adamların verdikleri direktiflerleharıl harıl senaryo yazıyorlardı. Mesela şöyle senaryolar o dönem çok revaçtaydı: “Abdullah Gül Ermeni’ymiş”; “AB Zirvesi’nde Türkiye’nin bölünmesi halinde izlenecek yola karar verilmiş”; “Abdullah Gül, Colin Powell’la gizli bir anlaşma imzalamış”; “Yahudiler Güneydoğu’daki topraklarımızın yarısını almış”; “Misyonerler dünya kadar Müslüman’ı kafalayıp Hıristiyan yapmış”; “Bor madenlerimizi ele geçirmek için yedi düvel biraraya gelmiş”, vs...

Bu adamlar devletin gizli ödeneklerinden maaş alıyorlardı ve sık sık çeşitli sivil toplum kuruluşlarının nasıl “dışarıdan, şer odaklarından para aldıklarına, köklerinin dışarıda olduklarına” ve nasıl “ihanet ettiklerine” dair “belgeler” üretiyorlardı. Masalara dizilmiş ve direktifleri dinleyerek senaryo üreten bu güruhtaki adamlar, bu işi para karşılığı yaptıklarına göre, şatolarının dışında dile gelen ve hoşlarına gitmeyen düşünceler de ancak para karşılığı üretilmiş olabilirdi tabii ki...

Bu güruhun mensupları, arada sırada gazetelerde çıkan ve efendilerinin hoşuna gitmeyen yazıların yazarlarına karşı sanal âlemden sivri dişler göstererek korkutma işi yapıyorlardı.

En çok, yazınızda “Ermeni” kelimesi ya da “yok olan Ermeniler”, “Ermenilerin yaşadığı acılar” gibi temalar geçtiği zaman, ama aynı zamanda Kürt ya da başörtüsü haklarından bahsettiğiniz zaman, ânında posta kutunuza nefret ve küfür dolu, birbirine tıpatıp benzeyen mesajlar yağmaya başlıyordu.Kafka’nın derin devletinden çıkma bu memurcukların mesajlarında, kökeninizin “aslında Ermeni” olduğunu yazmaları da oldukça sık rastlanılan bir durumdu. Kazayla mektuptaki ismi gerçek zannedip, cevap vermeye kalktığınızda da cevabınız sanal gayya kuyusunda kaybolup gidiyordu tabii ki. Çünkü mangalda kül bırakmayan o mektupların sahiplerinin kullandıkları isim ve adresler –muhtemelen– sadece bir kerelikti.

Derin devletin arka odalarındaki bu Ergenekon faaliyetinin en büyük saflığı Müslümanların adalet arayışlarını da karşısına almak oldu. Evet, epey muhafazakâr insanı da –misyonerlik korkularıyla– belki etkileri altına alıp, korkutmayı başardılar; ancak genel olarak bakıldığında çuvalladılar. Çünkü başörtüsü mevzunu da hedefleri arasına koyunca tam anlamıyla “Müslüman mahallesinde salyangoz satmış” gibi oldular.

İşte şimdi bu faaliyetin memurin takımı biraz “akıllanmış” gibi görünüyor. Müslümanların içinden Müslümanların “hassaslıklarını” okşayarak yapıyor bu işi.

Ya da yıllar öncesinde kaldığı yerden birileri devam ediyor faaliyetlerine... “Kan tahliliyle” her türlü ırkçılığı yapan, “Böyle şerefsizlik görmedi âlem / Mağara devrinden kalan Ermeni / Evsafın sayılmaz, kırılır kalem / Hangi yandan baksan yılan Ermeni”; “Söyle insan mısın Ulan Ermeni... Moskof’tan da alçak olan Ermeni... Dölünü Nemrut’tan alan Ermeni...” gibi satırlar yazabilmiş bir adamın kitabı (Bu Dosyayı KaldırıyorumAKP döneminin “Milli Eğitim Müdürü” tarafından “bedava” dağıtılıyor.

Başkalarının nerelerden beslendikleri üzerine epey senaryo yazan bu güruh –Kafkavari mafkavari ama–Ergenekon marifeti ve parasıyla epey iş çıkarıyorlar!

Ancak onların çıkardığı işin, İzmir Mazlum-Der’in “Sivas Madımak katliamıyla” ilgili olarak yükselttiği şu sesin (ve benzerlerinin) vicdaniliği ve sahiciliği karşısında zerre kadar hükmü olamaz:

“Sivas’ı kapkara bir şehir kılan bu duman bulutu biraz aralandığında Çorum’dan- Maraş’a, 6-7 Eylül olaylarından-1915’lere kadar bir dizi katliamın fotoğrafı da çıkıyordu ortaya ve devletin, o kara o derin yüzü sırıtıyordu fotoğrafın fonunda... Zihnimizin her geriye gidişinde; ‘Bir kez daha’ demiştik, ‘bir kez daha utanç günleri.’ Biz Utanmıştık!

 

(...) Ey bu ülkenin dindarları! Madımak’ın önünden çekilin, kurtarın kendinizi o kalabalıktan. Madımak’ın önünde ve 37 canın ateşinde sırıtan devletin arkasında durmaktan vazgeçin. Aynı kıbleye yöneldiğiniz kalabalığın oyuna nasıl açık oluşunu görün. Sorun kendinize; biz niye gaza geliyor, niçin başkalarının kirli oyunlarına malzeme oluyoruz? Başkasının ateşini yakmakta suçumuz yok mu? Niçin bizim gibi inanmayan, bizimle aynı dili konuşmayanlara canımızın sıkılmasına izin veriyor, öfkemizin hedefi kılıyoruz? Evet, oyundu, evet kumpastı, ama biz olmadan bu oyun ve kumpas oynanabilir miydi? Sorun kendinize ve sıyrılın kalabalıklardan!”

ferhatkentel@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums