Hormon, atık ve vebal

  • 23.06.2012 00:00

 Sadece bizim memleketin bir özelliği değil tabii ama galiba bizde daha bir çarpıcı, daha bir izansız vaziyette cereyan ediyor. Kapitalizmin böyle bir şeyi zaten çok da fazla dert etmesi mümkün değil. En fazla, demokrasi mücadelesiyle, adalet, eşitlik mücadelesiyle, biraz edep, saygı, uzlaşma kültürü gibi iyi şeylerle o kapitalizme biraz çekidüzen verilir; her şeyi rezil ederek, utanmazca evrilerek yola devam etmesinin önüne geçilir. Bu sayede kapitalizme duyulan tepkiler de hafifler, ve kapitalizmin hayatı uzar olabildiğince.

Ama bizde (ve bizim gibi sonradan görme ve zorla kapitalistleşmiş/ modernleşmiş ülkelerde) buizansızlık ve edepsizlik had safhalarda seyrediyor.

Sanki iki ayrı dünya ya da birbirinden tamamen ayrışmış iki bakış var.

Bir yanda hormonlu bir kalkınma, ve o kalkınma yaratılırken, “atıklaşan”, çöpe döndürülen, çöp gibi kabul edilen başka bir dünya.

Binanızın vitrinini cipcilalı yapıyorsunuz; arka tarafın izbelik olmasında bir beis görmüyorsunuz mesela.

Salonunuz temiz; tozları halının altına süpürüyorsunuz.

New York’u, Paris’i, Moskova’yı cilalayanların Latin Amerika’nın, Afrika’nın ve Sibirya’nın içine etmelerine benzer şekilde, İstanbul’unuzu cilalıyorsunuz, Trakya ovasının ortasına “Çerkezköy sanayi şehrini” dikip, Ergene ovasını zehir ovası haline getiriyorsunuz. Bu cilalanmış Batı’dan çok uzakta, Mardin’i cilalarken, bu vitrin şehrin bir kaç adım ilerisinde Kızıltepe’de, Zergan Deresi’nden ölüm akmasına göz yumuyorsunuz.

Ve çok fena ideolojik olarak kafaya gelmiş durumdayız. Siz bu cilalı ve içi kof, hormonlu kalkınmayı yaparken biz, sizin yaptığınız gökdelenleri falan gördükçe, “Buralar eskiden patates tarlasıydı; bu binalar yapıldı da biraz bir şeye benzedi” diye seviniyoruz! Mahallemizden koruluklar, elma bahçeleri yok oldukça, “Buralar çok gelişti, değerlendi!” diye seviniyoruz.

Akademik bir toplantıda, “TOKİ’ye herkes bayılıyor; bunu anlamak lazım!” diyor bir akademik kişi... Evet, tabii anlamak lazım... Süper ve de hiper marketlerde aldığımız ta Şili’den gelmiş ve hâlâ bozulmamış, kütür kütür, “dayanıklı”, ilaçlı ve hormonlu üzümlere de bayılıyoruz maalesef!

Bu kafaya gelmelerimiz çok çeşitli... Bir Taraf okurunun haklı bir şekilde eleştirerek hatırlattığı gibi, bu gazetede pek konu olmayan astsubayların ne olduklarını, neden görülmediklerini sorgulamayız. Çünkü görünüşte “çakı gibi Türk subayları” vardır; onların diploma törenleri, YAŞ’ları, yükselişleri, darbeleri falan vardır... Ama arka planda hamallığı yapan, “atık” kıvamındaki emekçi astsubaylarıgörmek bizi çok fazla tatmin etmez.

Vitrin, cila her şeyden önemli... Hormonu basarsınız; şişirirsiniz. Sonra ne olacağını kafanıza takmaya gerek yoktur. Astsubayların, doğal ürünlerin, akarsuların, ovaların sizin cilalı ve şişmiş hormon ve kibrinizin yanında lafı bile olamaz.

Polise en son moda, en son teknoloji cop alırsınız. Görüntü muhteşemdir ama hormonlu görüntünün arkası kaba saba dayaktır. Cilalı üniformalarınızla 10 kişi birden çullanırsınız genç bir adamın üstüne... Utanmadan... Çünkü dayak atmanın size verdiği hormon, sizin için her şeyden daha kıymetlidir; dayak attığınız adamı atık olarak görürken, bu sayede adam olduğunuzu zannedersiniz...

Bir de gülmek ve ağlamak arasında kaldığınız hormonlu haberler vardır. Bir zamanlar (aslında herhalde hâlâ vardır) “Helga” haberleri yapan gazeteler vardı. Masa başında birtakım gazeteci kılıklı insanlar, “Şok şok şok!” nidalarıyla, hayalî Alman turist Helga’nın “Türk erkeklerine nasıl hayran olduğunu” falan yazıp, insanların içini gıcıklamaya çalışırlardı. İşte o gazetecilerin yeni versiyonları, mesela Ergenekon’un “İslamcı” görünümlü maşaları da benzer “şok iddialarla!” masa başında hormonla şişirilmiş haberler yapıyorlar...

Mesela:

Ali Bayramoğlu hakkında şok iddia: Ali Bayramoğlu’nun gerçek kimliğini gizlemeye çalışan bir ‘kripto’ (Ermeni) olduğu ileri sürülüyor.” Ve “valla billa gördüğünüz gibi anti-Ermeni ırkçılığı yapmıyoruz” süsleriyle, hayalî Helga haberindeki hayalî Türk erkeklerinden aldıkları demeçlere benzer şekilde, bazı kişilerin “dost meclislerinde” (!), “‘Ermeni kökenli olmasından bir rahatsızlık duymuyorum, olabilir tabii. Ama yazılarında Ermenicilik yapıyor ya, bu beni çok rahatsız ediyor’ dediği öğrenilmiş”!

(Bu arada Ali’nin Ermeni olduğunu çok yakın dostları dışında kimse bilmiyormuş!.. Ben de Ali’nin yakın dostu olduğumu zannediyordum... Heyhat! Değilmişim; alacağın olsun Ali!)

Göğe doğru kibirle yükselen beton kuleleri diken inşaatçısından, ovalara zehir boşaltan sanayicisine, birbirleriyle hormon ve cila yarıştıran siyasetçisinden, andıçlarla, psikolojik harple yol alan derin devlet kontrolündeki medyatörlerine kadar, hepiniz için şişmişlik, şişirilmişlik had safhada... Şişmişliğinizle kalsanız pek dert olmayacak belki... Ama kafanızdaki cilalı ve de hormonlu iktidar fikrinizin cilasının, hormonunun kaçmaması için, utanmazca, hayâsızca, dehşet bir kibirle ve edepsizce sizin dışınızdaki her şeye, herkese “atık” muamelesi yapıyorsunuz.

O atık gördüklerinizin üzerine boşalttığınız kötülüğün vebali çok ağır; olmayan vicdanınızda değil tabii, ama kaldığı kadarıyla aklınızda olsun...


ferhatkentel@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums