"BAK BEN NE KADAR DİNDARIM!"

  • 5.02.2016 00:00

 Yeni bir yıla girdik... Umutları kırmaya yemin etmiş olanlara karşı umut kırıntılarını bile muhafaza etmeye çalışarak...

İnançla yani... İnanarak... Ne olursa olsun, yaratılmışların en küçüklerinde, zerreciklerde bile adaletin ışığını görmeye ahdederek...

Adı ne olursa olsun; dinin, dinselliğin bir türevi olarak...

Peki din nedir?

Derin bir felsefe; dünyaya bakma yolu, insanı ve dünyayı işitme, anlama yolu; insan ve kainat arasında bağ kurmak... Allah’tan ya da adı başka olan tanrılardan başka –yeryüzünde- kimseye teslim olmamak. Bu haliyle başka dinlerle, medeniyetlerle konuşan, onlarla ilham alışverişine, müktesebat ilişkisine giren bir din...

Ama başka “dinler”, başka din tanımları da var.

Mesela “kimlik” yapan bir din; yukarıdaki içerikle alâkası olmayan...

Sınır koyan; kendini daha çok başkalarına karşı kendi dünyasında konumlayan ya da hapseden bir din..

Mesela yeni yıla doğru, bir propaganda malzemesi olarak sağa sola asılmış, yüzüne şeytani bir ifade yapıştırılmış, korkunç Noel Baba afişleri bu sınır meselesine mükemmel bir şekilde işaret ediyor.

Neden her yıl sonu yaklaşınca ortalığı bir Noel Baba nefreti kaplar? Ya da giderek yasak kapsamına giren “yılbaşı eğlenceleri”? Tamam, kapitalist düzenin tüketimci ruhlar yaratmak için tepe tepe kullandığı bir yöntem bu... Ama aynı cevvaliyetin başka “kapitalist” performanslar karşısında gösterilmemesi anormal değil mi?

Noel Baba’ya olan tepkinin adeta bir “iğrenme” ve nefret ilişkisi eşliğinde gösterilmesinde bir acayiplik yok mu?

Benzer bir durum domuz eti ve alkolde nedenvar?

Evet bunlar da kutsal kitap tarafından yasaklanmış, en azından uzak durulması vurgulanmış...

Ama yasaklanan o kadar çok şey var ki... Ahlaksızlık, yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, cinayet, katliam, zulüm....

Ya tecavüz! İyi halden serbest bırakılan tecavüzcüler hakkında Noel Baba benzeri afiş gördünüz mü hiç?

İnternette tecavüz pornosu arayanlar” kategorisinde Türkiye’nin “birinci” olduğunu biliyorsunuzdur herhalde... İnternetten “çocuk pornosu” indiren ilahiyatçı profesörlerin fotoğraflarını iğrenç bir canavar kılığında reklam panolarına asmak kimsenin aklına neden hiç gelmez?

Neden insanlar, daha da önemlisi “dindarlar” Noel Baba’ya ve alkole (ya da Alevilerin kestiği ete) gösterdikleritepkiyi zulme karşı göstermiyorlar?

Çünkü Noel Baba “sınır”a işaret ediyor... Noel Baba sınırın ötesindekilerin, “onların” işareti ve bizim mahalleye gelince, “bizim kimliğimizi” riske sokan bir işaret.

“Bizim içimizdeki zulüm” bizim kimliğimizi riske sokmuyor ama Noel Baba’yla muhabbet ettiğimiz zaman, ötekinin dünyasına geçip, hain durumuna geçme riskimiz var... Yani cemaatimizin “kirlenme” ihtimali...

Yani din galiba daha çok bu.. Yaygın olanı bu... Tabii ki, içinde sosyolojik boyutu olmayan; sadece felsefi, kozmolojik, vahye ilişkin boyutlardan oluşan bir din hiç bir zaman olmadı.

Ama sanki din her zaman, daha da çok “sosyolojik” bir olgu olarak yaşandı... Yani daha ziyade bir“tanımlama” sözü; “kimlik” tanımlama sözü...

Bu yüzden, tanımgereği camiye (veya kiliseye ya da sinagoga vs.) gitmek iyi bir şey; yani “kimlik” gereği... Amacamide bir türlü cep telefonunu elden bırakamayan; iki rekat arasında mesajlaşan, vatsaplaşan adamın derin felsefi meseleyle alâkası pek yok...

İslam dininin en kutsal mekanı, kâinatın sembolik merkezi Kâbe gerçekten İslami bir yer mi? Ya da ruhaniyetini koruyabilen bir yer mi? Tepesindeki saat bile Kâbe’den büyük olan dev-lüks-kule Zemzem Tower ne peki?

Zemzem Tower bir cemaat olarak Müslümanları pek rahatsız etmiyor. Çünkü kapitalizmin bu mabedini Kâbe’nin dibine dikmek, Noel Baba’nın verdiği rahatsızlığı asla vermiyor.

Hani patronolan bir şahıs Eyüp’teki mekanın isminin ecnebi “Pierre Loti” olmasının kanına dokunduğunu söylemişti. Aynı adam Türkiye’nin en uzun kulesine sahip ve binanın adı: “Sapphire”... Aynı yazıldığı gibi... Pierre Loti: Hıristiyan; Sapphire ise kapitalist... Sorunlu olan birincisi...

Ya da dinler arası diyalog meselesine acayip gıcık kapanları milyon liralık kol saatleri, son model lüks arabalar ve köşkler eşliğindekapitalizmle ve sömürüyle bu raddede gerçekleşen muhabbet neden hiç rahatsız etmiyor?

Çünkü milyon dolarlık kol saatinin kimliğini bozmadığından emin... Çünkü kimlik ancak Hıristiyanlara karşı, Yahudilere karşı kendini koruyan bir kimlik. Bu kimlik kapitalizmden değil; başkalarından ve tabii ki başka din tanımı altında yaşayanlardan nefret ediyor.

En çok benzemediğinden değil; en çok benzediğinden nefret ediyor.

Ya da şimdilerde Sünnilik ve Şiilik arasında inşa edilen o kocaman duvarların anlattığı bir sınır bu...

Çünkü kimliğine anlam veren bir sınır bu. Çünkü buradaki kimlikte din sadece bir dolgu ya da cila... Esas olarak kimlik ise ne olursa olsun; bir “biz” duygusu yaratmanın yolu. Mahalleyi, toprağı, cemaati korumak ya da bu kutsallaşmış cemaatin, toprağın sakladığı düzeni korumak...

Biraz düşünürsek, modern zamanlarda dinden üreyen milliyetçiliğin de çok farklı olmadığını görebiliriz. Sonuç olarak varolan düzeni ve içindeki yolsuzlukları, iktidar ilişkilerini, adaletsiz hiyerarşiyi, bütün adaletsiz kazançları örten, örtmekle kalmayıp cilalayan bir takım kimlik performansları...

Yani içerik değil; performans... Performe etmek... Miş gibi yapmak... Hep beraber ortalamayı kurmak... Birbirimize göstere göstere... “Bak ben ne kadar Müslüman’ım”, “Bak ben ne kadar milliyetçiyim”der gibi...

Yani Allah’tan başka hiçbir şeye teslim olmaması beklenenlerin, yeryüzünde teslim olmadıkları şeyin kalmaması gibi...

Olur bunlar... Bir gün olmayacağı da olur...

FERHAT KENTEL / HABERDAR

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums