TERÖRİSTLER, BÖLMEK İSTEYENLER VS...

  • 21.10.2015 00:00

 Bu günlerdekine benzer bir duyguyu, Diyarbakır Cezaevinde insanlığın yok olup gittiği 80’li yıllarda olup bitenleri bütün çıplaklığıyla yıllar sonra öğrendiğimizde yaşamıştım. 


Bir devlet kendi vatandaşına neden bu kadar çok şiddet uygular? O vatandaşların “suçlu” kategorisi için yazılan nedenlere uyup uymadığı bile belli olmadan, “gardiyan”, “jitem”, “özel harekat”, “itirafçı” vb. sıfatlara sahip bir takım maşalar tarafından bütün yumruk, postal, elektrik, kanalizasyon, urgan, jilet ve bunların her türlü kombinasyonuyla gerçekleştirilen tarifsiz işkencelere neden başvurur?

Gene akabinde 90’lı yıllarda, temizlik harekatlarının rahatça yapılmasına olanak sağlamak için OHAL olarak adlandırılan bölgelerde binlerce insan nasıl faili meçhul cinayete kurban edilir?

Bütün o terör yıllarından sonra, hayatta kalanların, o insanların çocuklarının, yakınlarının nasıl bir duygu halinde olabilecekleri hiç düşünülemedi mi? 

Ya da PKK ile hiçbir alakası olmayan bir insanın Diyarbakır cehenneminden sonra, elini kolunu sallaya sallaya evine mi, yoksa dağa mı gittiği konusunda istatistik tutmuşlar mıdır acaba?

Ya da köyde babalarının, ağabeylerinin evden yaka paça götürülmesine şahit olan çocuklar, yıllar sonra güneydoğunun şehirlerinin çeperlerine sığındıktan sonra kaç aşamalı bir entegrasyon yaşamışlardır acaba? Nereye entegre olmuşlardır? Bu “nere”nin Türkiye Cumhuriyeti olma ihtimali var mıdır acaba?

Bugün devlet adına “kullanışlı” olan yazar-çizer-akademisyen-aydın takımı acaba bu çocukların kaçta kaçının ilk aşamada “taş atan çocuk” kategorisine, daha sonraki aşamada da alfabenin çeşitli harflerinden oluşan örgütlerde kahraman ağabeylerinin yanına geçtiğini ölçüp biçtiler mi acaba? 

Ya da mesela bu çocuklar arasında Arafat’ın dediğine benzer şekilde “general” sıfatına sahip olanların olup olmadığına bakmışlar mıdır acaba? 

Devlet katına çıktıkça, bir ihtimal bilgiçlikten ve kibirden “ilgilenilmiyormuş” gibi yapılsa da, herhalde 80’li ve 90’lı yıllarda izlenen politikaların işe yaramak bir yana, “Kürt milliyetçiliğini” daha da coşturduğu, zihinsel olarak neredeyse tamamen kopulduğu farkedilmiyor olabilir mi?

Peki bugün?

Tabii ki Ankara’da olup bitenler unutulmayacak... Orada hafızlarımıza dünya kadar resim kazındı... Kulakları sağır eden bomba, oluk oluk akan kan ve tabii ölmekte olan insanlara gaz sıkan polis mesela... Arkalarında “sık ulan sık”ın rahatlığı ve acımasızlığıyla... 

Abdullah Gül’e Demirtaş’a başsağlığı dilediği için hayatı zehir etmeye çalışanlar...

Diyarbakır Suriçi’ndeki ablukada Kürt kadını siyah maskeli eli silahlı Rambo’ya evin anahtarını verip, “kırma, anahtarla aç” diyor; ama maskeli adam (ki muhtemelen bir sonraki aşamada korku dolu bakışlara sahip bir çocuğa çikolata ikram etme performansı sergileyecek olan kişidir), sadece nefret olsun diye kapıyı kırıyor; TV’ye ateş ediyor, Kuran’ı kurşunla deliyor, klima cihazına ateş ediyor.

Bir zamanlar, 28 Şubat’ta, Kayseri belediye başkanı Şükrü Karatepe’ye Atatürk rozeti takmaya çalışan laikperestlerin mantığına benzer şekilde, medya-siyaset-yargı totalitarizmi, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ye karşı toptan linç harekatına girişiyorlar. Elçi "PKK terör örgütüdür” demediği için... 

Yok, hayır daha fazla kıvırtmayalım. 

Bu memleketi birileri bölmeye çalışıyor. Hayır, -bir sürü insan bunu dile getirdi zaten- bu memleket bölündü... Ve bu şimdiki hükümete “kısmet oldu”! Koskoca İslami hareketten hayat bulan bir parti devletinin aciz bir partisi haline gelirken, içindekiler de o devletin istihdam ettiği taze, yeni kadrolar oldu. 

Daha fazla şeytan aramayalım. PKK’nın şiddetle ilişkisinin yarattığı kullanışlı gerekçeler bol miktarda devlet müstahdeminin işine yarıyor ama bölmek bir yana Kürtleri Türkiye’ye daha çok yapıştıran HDP’den günah keçisi yaratmaya çalışmaları nafile çaba...

Devlet şeytan değil ama şeytan bizzat bu devletin içinde... Tam olarak nasıl bir koalisyondur, kim kimin can alıcı organından tuttu ve dayattı, bilemem ama, bir fraksiyon, klik ya da fraksiyonlar ve çeteler koalisyonu bu memleketi bölmek istiyor. 

90’lardan sonra bugün gene, “oluk oluk kan” vaatleriyle, Kürtleri o kadar çok ama o kadar çok nefret ettirmek, umutsuz kılmak istiyorlar ki...

İnsan sonrasını telaffuz etmeye korkuyor...

FERHAT KENTEL / HABERDAR

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums