Heyecanlı bir gerilim romanı gibi: Biz seçime giderken etrafımızdaki sular ısınıyor…

  • 2.02.2018 00:00

  Neyse, muhalefet cephesi sonunda seçime ‘geniş ittifak’ halinde girmeye karar verdi ve bunu açıklamaya da hazır hale geldi: HDP’nin kendi başına hareket etmesi, geri kalanların -CHP, İYİ Parti, Saadet ve Demokrat Parti’nin- genel seçimde aynı listede sandığa gitmesi öngörülüyor…

Bu yolla ‘Cumhur İttifakı’ karşısında bir eksiğiyle tek cephe oluşturmuş oluyor muhalefet…

Ne diyelim, hayırlı olsun…

Şu aşamada diyeceğim şu: İyi ki, seçim tarihi olabildiğince erkene alınmış…

Netahyahu işareti verdi

Etrafımızda sular fena halde ısınıyor ve bölgeyle ilgili en kötü senaryo için kolların sıvandığı kendini belli ediyor.

Hedefte İran’ın bulunduğu ve Tahran yönetiminin köşeye sıkıştırılma işleminin İsrail’in güdümünde başlatıldığı ve etrafımızdaki ‘devlet niteliğini kaybetmiş devletler’ arasına bir yenisinin daha eklenmesiyle sonuçlanabilecek bir senaryo bu.

Zihnimde bu yazıyı canlandırırken bir Robert Ludlum romanı okuyormuşcasına heyecan duyduğumu bilmenizi isterim.

Kapısına her an savcıların göndereceği polislerin gelmesini eşiyle birlikte bekleyen ülkesinin adalet mekanizması tarafından suistimal iddiasıyla takibata uğrayan İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu önceki gün (Pazartesi) ekranlar karşısında bir şov yaptı.

Grafikler eşliğinde gerçekleştirdiği sunumda, İran’daki ‘gizli belgelerin’ saklandığı bir depoya gerçekleştirilmiş saldırıda elde edildiğini söylediği belgeleri elinde sallayarak, dünyaya karşı, ‘‘Kendisiyle nükleer anlaşma imzalanmış bu ülke yalan bilgilerle sizleri aldattı, anlaşmanız o yalan bilgilere dayandığı için geçerli olmamalı’’ tezini savundu Netanyahu

Netanyahu, bu şovunu, ABD’nin Kongre tarafından onaylandığı için görevine ancak başlayabilmiş yeni dışişleri bakanı Mike Pompeo’yla görüşmesi öncesine denk düşürmüştü. 

Bir de, Avrupa troykası haline dönüşen Almanya-Fransa ve İngiltere’nin ‘‘İran’la imzalanmış nükleer anlaşma devam etmeli’’ çıkışını gölgede bırakma niyetiyle de yakından ilgiliydi bu şov. Mossad’ın başındaki Yossi Cohen, yine Netanyahu’nun yönlendirmesiyle, Beyaz Saray’a uğramış, ellerindeki 183 CD’de kayıtlı 55 bin sayfalık ‘belgelerin’ bilgisini Donald Trump ile paylaşmıştı.

Özel Savcı Robert Mueller’in her an ipini çekmesi tehdidi altındaki Trump da, bir yandan İsrail’de bulunan Pompeo’ya Netahyahu ile tam işbirliği talimatını verirken, bir yandan da Beyaz Saray sözcüsüne İran anlaşmasının iptal edilmesini düşündükleri açıklamasını yaptırdı.

Sanki ‘belge’ denilenler İran ile imzalanan anlaşma öncesi durumu değil de bugünü resmediyormuş havası verilerek yapıldı o açıklama.

Hemen ardından ‘‘Pardon’’ denildi, ama niyetin ne olduğu belli.

Fas düdüğü çaldı, Suud ve Bahreyn ile Katar da…

ABD-İsrail eksenindeki bu gelişmeyi kayda geçirdikten sonra bölgemize bakalım isterseniz:

Pazar-Salı aralığında o eksende bunlar olurken, Fas da birdenbire İran’la diplomatik ilişkileri kestiği kararını duyurdu. 1975 yılında Fas topraklarına katılan Batı Sahra’ya bağımsızlık kazandırmak için uğraşan Polisario örgütünün İran güdümlü Hizbullah’tan silah ve mali destek gördüğü iddiası yüzünden…

Fas’ın elinde bu desteği ispatlayacak belgeler varmış…

O ‘belgelerin’ nereden geldiğini tahmin etmek hiç de zor değil.

Ardından, Hizbullah örgütünün Polisario’ya para ve silah desteği iddiasını derhal reddetmesine rağmen, Suudi Arabistan ile Bahreyn Fas’ın yanında yer aldıklarını açıkladılar. 

Bir süredir Suudi Arabistan ile Bahreyn’in ambargo kıskacı altında bulunan Katar da İran’ı suçlayanlar kervanına katıldı.

‘Heyecanlı bir roman gibi’ deyişimin sebebini herhalde anladınız.

Taşlar yeniden yerinden oynuyor.

Pompeo CIA’den dışişlerinin başına geldi. ‘Kalbimin ülkesi’ diyecek kadar İsrail hayranı biri. Başına geldiği bakanlık, ondan önce, en kilit müzakereleri yıllardan beri yürütmüş olan kıdemli diplomatlarıyla yolunu ayırmıştı.

Ronan Farrow yeni çıkan ‘War on Peace’ (Barışa Savaş) adını verdiği kitabında, Trump’ın seçimi kazanmasıyla birlikte dışişleri bakanlığına çekirge sürüsü gibi dalan adamlarının tasfiyeler başlattığını, İran’la nükleer anlaşmayı kotaranlar da dahil bütün kilit diplomatik kadroların erken emekliliğe maruz bırakıldığını anlatıyor.

Trump’a, ‘‘Bu yaptığınız yanlış’’ diyecek diplomat kalmadığı anlaşılıyor.

‘‘ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma’’ iddiası bile ABD geleneksel politikalarından sapma.

Büyükelçilik bu ay içerisinde Kudüs merkezli hale gelecek.

Sular ısınıyor ve giderek Türkiye’nin kıyılarına da vuruyor.

İran yeni hedef. İran karşıtları saflarını sıklaştırıyor. Ortadoğu’da Suudi Arabistan ve Mısır gibi etkili ülkeler cephede yerlerini alıyorlar. Avrupa da ABD tarafından cepheye katılmak üzere sıkıştırılıyor. Sonuçta amaçlanan, Irak, Suriye, Libya, Yemen gibi ‘devlet niteliğini kaybetmiş devletler’ arasına bir yenisini daha katmak gibi görünüyor.

Evet, gündemimiz ağırlıklı olarak seçim, ama bu gelişmeden de haberdar olun istedim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums