Dikkat Ergenekon var, derhal siyaset üretin

  • 3.06.2013 00:00

 Hiç kimse, hiçbir zaman bir sabaha gözlerini delirmiş olarak açmaz. Bu zamanla oluşur ve oluşurken haklılık üretir. Delirmenin son aşaması, kendi haklılığını üretmesinden kaynaklı bir zevk alma halidir. Dolayısıyla bugün Gezi Parkı’nda yaşananlar yeni oluşmuş bir durum değil, zamana yayılmış, sindire sindire ilerlemiş bir delirme halinden başka bir şey değildir.

Bizim ülkede devletle toplum arasında, cumhuriyet kurulduğundan beri süren bir gerginlik ve güvensizlik vardır. Devlet kendini haksız bir şekilde “toplumun üstünde ve toplumdan bağımsız” bir konuma yerleştirdiği için sürekli bir tedirginlik içinde yaşıyoruz. AKP hükümeti bu devletin “üstünlüğünden” çekmiş bir tabandan geldiğinden desteklendi. Bu zamana kadar topluma hizmetle görevli bir örgüt olduğu halde kendini “toplumun efendisi” olarak kabul ettirmiş devlet her şeyi temelden nasıl bozduysa, bu devletin dışından iktidara gelmiş AKP’de devletin dengesini temelinden bozdu. Bu nedenle AKP’ye savaş açan devlet, her koldan AKP hükümetini iktidardan indirebilmek için elinden geleni yapıyor, AKP hükümeti de buna fazlaca malzeme üretiyor.

AKP iktidar koltuğuna oturalı tam 11 yıl oldu. Bu 11 yıl içinde attığı her adım bizzat Başbakanlık koltuğunun “asıl” sahibi olan devlet içindeki silahlı bürokrasi tarafından mütemadiyen engellendi. Ölümlerden başımızı kaldıramadık. AKP hükümetine karşı üretilen karşı dil hep “şeriat gelecek” oldu. Referandumda da bu ortaya çıkmıştı, şimdi 30 yılı aşkın bir süredir birçok insanı öldüren iç savaşı çözerken de aynı dil üretiliyor. Hükümet bu dilin üretilebilmesi için oldukça fazla malzeme verdi. Alkol yasası bunların başında geliyor.

Alkol düzenlemesi gereklidir. Hatta akşam 22.00’den sonra satışından ziyade Amerika’da olduğu gibi sokaklarda içilmesi yasaklanmalı. Destekliyorum. Ancak insanların bu kadar tedirgin olduğu, kendi yaşamlarının güvence altına alındığı bir anaysa yapılmadan bu tip çıkışlar yapılmasının neticeleri ağır oluyor. Bu yasa düzenlemesi gündeme geldiği andan itibaren Ergenekon’un yayın organlarından “Aydınlık gazetesi” tarafından yapılan yayınlarla direk “alkol yasağı” olarak yaygınlaştırıldı. Tabi bu sadece “Aydınlık gazetesi” ile sınırlı değil. Birçok medya organında hatta bir zamanlar güne “bugün Taraf’ın manşeti nedir acaba” diye başladığım, kapanma tehlikesi ile karşılaşıldığında ilanlar yayınlayarak desteklediğim, asker tehdit ettiğinde önünde sabaha kadar beklediğim gazetem Taraf’da bu yayınlara iştirak etti. Dolayısıyla Alkol Düzenlemesi bir yasak olarak herkese sindirildi. Eğer mesele “Alkol yasası” ise ve bu yasak, “şeriat geliyor eyvah” şeklinde algılanıyorsa şunu belirtmek isterim ki, o bahsettiğiniz şeriat Amerika’ya çoktan gitmiş.

Bu tepkilerin yanlışlığına hükümetin malzeme üretmesi ise cidden anlaşılır değil. Hükümet adeta devlet içinde “şiddeti yükseltmek” isteyenlerin destekçisi gibi davranıyor, “şiddetten başka yol yok” diyenlere malzeme sağlıyor ve barışın gelmesini istemeyenlerin yolunu açıyor. İnsanların endişelerini yatıştırmak yerine saldırgan bir tutum izliyor. Gözünü “muhalif” medyaya ve “muhalefete” dikmiş, vatandaşlarını değil sadece onları muhatap alarak, marjinal örgütler, provokatörler var diyor, bu eylemler ideolojik diyor.

İyi de, öyle de, peki hükümet olarak sen ne yapıyorsun? Bu tip örgütleri ortaya çıkarman gerekirken, vatandaşına sokakları dar ediyorsun. Polisler ile insanların üzerine saldırıp, ölümle burun buruna getiriyorsun. O “marjinal” örgütlerin başarıya ulaşmasının dışında ne yapıyorsun? Gezi Parkı eylemi sadece birkaç kişinin parka gidip ağaçların kesilmesini önlemekten ibaretken bir vahşet çıkarmayı bizzat o “marjinal” grupların değirmenine su taşıyarak siz yaptınız. İnsanların evlerine gidemediği, bazı mekânların sırf insanlara yardım etmek için kapanmadığı, hemen herkesin neredeyse ilk yardım uzmanı haline geldiği, apartman girişlerinin dahi küçük sığınma evi ve gaz şokuna karşı acil tedavi merkezi haline dönüştüğü, insanların buralara sığınmak zorunda kaldığı bir savaş alanı yarattınız. Oraya gidenler Kemalist sloganlar atmamışlardı ve Gezi Parkı için “somut” şikâyetlerini yönetime duyurabilmek için demokratik haklarını kullanmak için örgütlenmişlerdi. Bundan bir vahşet çıktı.

Ergenekon davasının arkasında dik durulmadığından bugün çözüm sürecini sabote etmek için her türlü alan kullanılıyor. Bu savaşı bitirmeye karar vermiş bir hükümetin daha dikkatli bir siyaset üretebilmesi gerekir.

Gezi Parkı eylemleri, bu toplum nasıl zorla modernleştirilemediyse, zorla muhafazakârlaşmayacak bunun kanıtı olsun.

Gezi Parkı eylemleri, Türkiye’nin en önemli sorunun yeni bir anayasa olduğunun kanıtı olsun.

Gezi Parkı eylemleri, Kürt sorununda silahların susmasının, barış ilanının sadece bir başlangıç olduğunun, asıl kavgaya yeni başlandığının kanıtı olsun.

Gezi Parkı eylemleri, toplumun her istenilen kalıba giremeyeceğinin kanıtı olsun.

Gezi Parkı eylemleri, Ergenekon’un nasıl hala ayakta, nasıl hala güçlü olduğunun kanıtı olsun ve hükümet derhal çözüm sürecini sabote etmek isteyen bu azılı katilleri ortaya çıkarıp, yargılasın. Derhal siyaset üretsin. Biber gazına yatırım yapmayı bırakıp, vatandaşına yatırım yapsın ve bu en önce doğru siyaset üretmekten ve kriz yönetimini iyi bilmekten geçer. Biber gazından değil!

Hiç kimse ahırda kaybettiğini sokakta aramasın.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar