Diyanet gayrimeşruluk yolunda

  • 15.07.2012 00:00

 Geçtiğimiz on yıl, ordunun siyasete müdahalesinin gayrimeşru olduğunu tescil etti. Kritik adım Ergenekon ve Balyoz davaları değil, o davaların açılmasını mümkün kılan zihniyet değişimiydi. Bunu gerçekleştiren iktidarın gücü ise iki kaynaktan beslendi:

 

Alınan oy sonucu Türkiye'nin en büyük partisi haline gelinmesi ve İslamî kesimin 1997 sonrasında bir özeleştiri sürecinden geçmiş olması... Diğer bir deyişle AKP'nin askerin üzerine gidebilmesinin sırrı, daha önce kendi meşruiyet alanını genişleten bir hesaplaşma yaşamasıydı.

Buna karşılık ordu tam zıt yönde ilerlemiş ve adım adım kendisini bir meşruiyet krizinin içine sokmuştu. Çünkü demokrasinin norm olduğu bir dünyada, her fırsatta sivil siyaseti vesayet altına alma ve temel meseleleri kendi karar mekanizması içinde çözme isteği kabul edilebilir olmaktan çıkmıştı. Unutmamak gerek ki ordunun askerî alandaki etkinliğinin ve tasarruflarının denetiminden hâlâ çok uzak olan ve bunun ne parlamento ne de geniş halk yığınları tarafından talep edilmediği bir ülkeden söz ediyoruz. Yani ordunun kendi alanında ne denli meşru bir şekilde faaliyet gösterdiği sorusuyla ilgili değiliz. Meşruiyet sınırının aşılması bir hukukî veya etik normun ihlal edilmesiyle ortaya çıkmıyor. Ordunun kendi alanını diğer aktörler aleyhine genişletme arzusu nedeniyle ortaya çıkıyor.

Bu kendine has meşruiyet algısı Osmanlı geçmişiyle epeyce uyumlu. Siyasetin bir merkezî otorite etrafında döndüğü bu ataerkil sistemde, her kurum ve onun içindeki her hizipleşme, siyaseti bir alan genişletme ve merkeze yaklaşma faaliyeti olarak görmekteydi. Herhalde bu nedenle bizde demokrasi fikri de hâlâ halkın katılımından ve belirleyici olmasından ziyade, kurumlar arası adil ve karşılıklı dengenin yaratılması olarak algılanıyor.

Kıssadan hisse, kendi işini yapan ve kurumlar arası dengeleri bozmayan kurumların, atıl hale gelseler bile Türkiye'deki demokratik teamüller çerçevesinde uzun süre kalıcı olabilecekleridir. Ancak bu kuralı ihlal edenlerin meşruiyet sorunu ile karşı karşıya kalmaları şaşırtıcı olmaz... Son dönemde Diyanet böyle bir konuma yaklaşıyor. Bir taraftan gerçekten yetkin bir bilim adamı tarafından yönetiliyor ve kurumun iç yapısında olumlu bir değişimin yaşanması mümkün hale geliyor, diğer taraftan da AKP iktidarının da etkisiyle sürekli olarak kendi dışına müdahil olmaya davet ediliyor.

Kürtaj konusunda fetvaya zorlanması Diyanet'e zarar verdi, çünkü Sünni Müslümanların bir bölümü için dikkate alınabilecek bir görüş, siyasetçilerin söyleminde genel bir doğru olarak sunuldu ve sorumluluk da Diyanet'e yıkıldı. Kurumun bu durumun farkında olduğunu tahmin edebiliriz, çünkü kürtaj konusunda yeni bir açıklama yapmaktan uzak durdular. Bugünlerde aynı şey Alevilik meselesinde tekrarlanıyor. Meclis'e bir cemevi yapılması isteğini değerlendirmek üzere Diyanet'in görüşü soruluyor ve kurum da doğal olarak basmakalıp yaklaşımını yineliyor. Kısaca, Aleviliğin bir mezhep olmadığı, Sünniliğin içinde telakki edilmesi gerektiği söyleniyor ve buradan hareketle Meclis'teki Alevilerin camide ibadet etmeleri tavsiye edilmiş oluyor.

Diyanet'in bu konumunun bir meşruiyet zaafı yok. Müslümanlığı Sünniliği temel alarak okuyan bir kurum olarak, bu fikirde olması çok normal. Ancak bu fikrin başkalarınca ve özellikle Alevilerce de kabul edilmesini beklemek gayrimeşru bir yaklaşım. Çünkü Diyanet'in Meclis'in, dolayısıyla siyasetin alanına girmesini ifade ediyor ve kurumun saygınlığını sağlayan sınırın ihlal edilmesine neden oluyor. Meselenin özü Diyanet'in temsil yeteneğinin çok sınırlı olması ve esas olarak vatandaşların algısı sayesinde meşruiyet kazanmasıdır. Diyanet'in meşruiyeti bu kurumu bir 'otorite' olarak gören vatandaşlardan kaynaklanıyor ama söz konusu vatandaşlar toplumun tümü değil, hiçbir zaman olmadı ve bundan sonra da hiç olmayacak. O nedenle Diyanet ancak kendisini rehber olarak gören vatandaşlara konuşma hakkına sahip.

Aleviler ise bırakalım Diyanet'in belirli bir konudaki düşüncesine, kurumun kendisine bile olumlu bir anlam atfetmiyorlar. Dolayısıyla Diyanet'in, Alevi konusuna girdiği ölçüde gayrimeşru bir zemine sürükleneceğini söylemek kehanet olmaz. Demokratik hassasiyet Diyanet'in sadece Sünni cemaate yönelik bir hizmet sunmasını ve bu hizmetin sınırının da yine Sünni cemaat tarafından belirlenmesini ima ediyor. Diyanet'in Alevilik hakkında bir kanaati olabilir... Ama Aleviler hakkında laf edemez. Bu siyasetin işi ve Diyanet'e dayanarak Alevileri Sünni bağlama oturtma hevesi AKP'yi de gayrimeşru bir zemine çekmeye aday.

 

e.mahcupyan@zaman.com.tr  
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ad Soyad Giriniz...
    Ad Soyad Giriniz...
    11.06.2013 00:49

    seni lağvettik biz zaten ..bir kutu boyaya patladı maliyeti, hayde yallah..

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums