Bireyci batıcılar

  • 17.07.2013 00:00

 Toplumsal dinamiği anlamlandırmak üzere kullandığımız ‘laik kesim' tabiri, İslami kesimden farklı bir formasyonu ima eder.

 

İslami kesim şu veya bu şekilde kendisini İslamiyet'le ilişkide olarak tanımlayan, kimliğini o öğretinin kodları çerçevesinde tanımlayan insanlara atıfta bulunur. Oysa laik kesim için böyle bir güçlü öğreti yok. Kemalizm bütün uğraşlara ve devlet politikalarına rağmen hiçbir zaman söz konusu kesimi toparlayan ve kuşatan bir ideoloji olamadı. Bu aslında Türkiye'nin şansıydı... Çünkü ‘laik kesimin' geçirgenliğini artırdı ve onu tanımlanmak zorunda kalınmayan bir ‘hayat tarzının' zemini haline getirdi. Bu hayat tarzı Batılı ve moderndi ama Batılı ve modern olmak da çok geniş bir yelpazeye yayılabilen nitelikleri ifade edebiliyordu. Böylece laik kesim birbirine benzediği kuşkulu olan en azından üç grubu bir araya getirdi: Bireyci Batıcılar, merkeziyetçi solcular ve mütedeyyin pragmatik sağcılar. Siyaset çok uzun süre bu grubun iç meselesi olarak yaşandı, bireyci Batıcılar sol ve sağ arasında bölündüler ve darbelerin de yönlendirmesiyle sivil iktidar dar bir alanda el değiştirip durdu.

AKP'nin iktidara yerleşmesi, söz konusu koalisyonun kimyasını bozdu... Çünkü mütedeyyin pragmatik sağcılar neredeyse blok olarak bu süreçte AKP seçmeni haline geldiler. Geri kalanların içinden de küçük ama epeyce etkili bir demokrat kanat ayrılarak yine AKP'nin yanında yer aldı. Bu durum ilk kez laik kesimi kendi içinde homojenleştirerek kimlikleştirmeye başladı. Atatürkçülük ve ulusalcılık, bugün söz konusu kimliğin genel ideolojik rengini oluşturuyor. Öte yandan laik kesimin tümünün ‘sert' bir ideolojik tutuma sahip olduğunu söylemek de mümkün değil. Hatta küreselleşme, kentleşme ve refah artışı sayesinde bireyci Batıcıların özellikle genç kuşaklarda daha da çoğaldığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla daha önce mütedeyyin pragmatik sağcıların yerine getirdiği işlev, büyük ihtimalle gelecekte bu bireyci Batıcıların bir bölümü tarafından sağlanacak. Yani bu grup ulusalcılık ile İslami duyarlılıktan beslenen siyasi duruş arasında bir tampon olacak.

Bunun anlamı AKP'nin söz konusu kesimi anlamadığı, ona hitap edemediği takdirde ülkeyi yönetmekte zorlanacağı ve Batı karşısındaki meşruiyetini de büyük ölçüde zora sokacağıdır. Ancak mesele iktidarın ‘bireyci Batıcıların ulusalcılığa meyletmemiş kısmının' duyarlılığına dikkat etmesiyle hallolmuyor. Karşımızda Kürt meselesini andıran bir analoji var: PKK'ya destek vermeyen, hatta karşı olan Kürtler bile devletin PKK'ya yaptıklarından olumsuz etkileniyorlar ve bu muamelenin salt ‘Kürt' olunduğu için yapıldığını düşünüyorlar. Aynı şekilde solculuğu veya ulusalcılığı desteklemeyen, hatta karşı olan bireyci Batıcılar da hükümetin bu gruplara karşı olan tutumundan olumsuz etkileniyor ve söz konusu muamelenin salt ‘laik' olunduğu için yapıldığını düşünüyorlar... Hükümetin laik hayat tarzı ile ilgili sınırlayıcı düzenleme ve hayallerinin böyle bir denklemde nasıl bir sonuç vereceği açık: Doğal olarak bireyci Batıcıların giderek sol/ulusalcı grup ve siyasetlere destek vermesi, kendisini orada korumaya alması ve Batı'ya konuşurken de korkularını öne çıkarması beklenir. Böyle bir psikoloji içinde yaşanırken aynı kesimin çocuklarının polis gazına ve resmi anlayışsızlığa muhatap olmasının, bu içe kapanma ve öfkelenme duygusunu artırması şaşırtıcı değil.  

Hükümet bu yanlışları yapmakla kalmadı, Gezi sürecinde karşısında ille de örgütlü bir muhatap görme arzusu nedeniyle sol/ulusalcı siyasetin, dağınık ve özgür bireyci Batıcıları da temsil ettiğini sandı. Bu yaklaşım hem hükümetin tampon işlevi gören toplumsal kesimi gözden kaçırmasına neden oldu, hem de o kesimi bu konjonktürde siyasi olarak sol/ulusalcı aktörleşmenin maddi ve manevi destekçisi haline getirdi.

Eğer AKP bu ülkeyi kendisi için tehdit ve tehlikeler üretmeden, bunları tetiklemeden yönetmek istiyorsa, dağınık bir sosyolojik taban olmayı sürdüren bireyci Batıcılara iletişim kanalları açmak zorunda. Bu kesimin kendini ifade edebilmesini mümkün kılan, talep ve tercihlerinin tüm toplumca duyulmasını ve konuşulmasını sağlayan bir zemine ihtiyaç var. Unutmamak lazım ki söz konusu kesim açısından ne sol/ulusalcı siyaset, ne de bugünkü CHP fazla bir anlam taşımıyor. Diğer bir deyişle laik hassasiyetin laik siyaset yoluyla kamusal alana çıkması çok olası gözükmüyor. Bu ise, o hassasiyetlerin sıkışmasına ve son olayda olduğu üzere gençlik üzerinden patlamasına neden oluyor. Türkiye'de cemaatçi siyasetin ömrü doluyor. Bunu anlarsa AKP'nin iktidarı en az bir on yıl daha sürer...  e.mahcupyan@zaman.com.t

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums