CHP artık normal değil

  • 31.03.2013 00:00

 İnsanlar hastalandığında ne yapacağımızı kabaca biliyoruz, ama siyasi partiler hastalandığında elimizde pek fazla imkan yok.

Tarihsel anlamı olan, bir açıdan ‘antika' özellikler taşıyan CHP'nin de son dönemde parmaklarımızın arasından akıp gittiğini hissediyoruz. Partiyi sağlığına kavuşturacak olan güç muhakkak ki içeriden gelmeli ve dünyaya uyum sağlamasını kolaylaştırmalı. Kılıçdaroğlu'nun tam da bu misyonla partinin başına getirildiği görüşü bir zamanlar çok yaygındı, ama ortaya koyduğu performans sonrasında herkesin aklı karıştı. Görünüşe göre amaç yeni bir CHP yaratmak, giderek ‘yeni CHP'yi markalaştırmaktı. Ne var ki parti bir türlü yenileşemediği gibi, yeni olan her şeye alerjik hale geldi.

Son kurumsal çırpınış, parti içindeki ‘yenilikçi kanadın' ulusalcılarla hesaplaşacakları bir parti meclisini toplamaları oldu. Öncesinde yapılan açıklamalara göre CHP'nin barış süreci ve anayasa konusundaki politikasının madde madde yer alacağı bir bildirinin çıkması beklenmekteydi. Söz konusu karşılaşma CHP'li olmayanlar için de anlamlıydı, çünkü anayasa yapımına katılmamayı savunan ve her türlü yargı reformunu PKK'nın meşrulaştırılması olarak gören ulusalcılar karşısında sergilenecek bir ‘yenilikçi' duruş, Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından önemli bir umut ışığı yaratacaktı. Ancak ortaya bildiri olmayan bir bildiri, açıkça söylemek gerekirse siyasi bir ucube çıktı. CHP'nin niyet ve iradesini ortaya koyacak bir metin bir yana, AKP'yi muhatap alan bir dizi içi boş cümle ile karşılaştık. Hükümetin samimi ve şeffaf olması, hukuk dışına çıkmaması istendi. Bu arada dolambaçlı bir cümle ile de bütün bunların başkanlık sistemini yerleştirmek için yapıldığı ima edildi. Ancak bu noktaların hiçbiri somut taleplere dönüştürülmezken, CHP'nin ne istediğini anlamama halini sürdürmüş olduk. Görünen o ki parti içindeki çatışmayı kamufle etmenin tek yolu siyasetin terk edilmesinden geçmekte.

Siyaset üretemeyen ve her siyaset yapma adımında içeriden parçalanan CHP, böylece ‘siyaseti' mecburen hamasette aramak zorunda kalıyor. Söz konusu hamasetin iki ayağı var. Birincisi tarihe referans verme. Yani her fırsatta Atatürk'e gönderme yapmak, Cumhuriyet'i kuran parti olmaktan dem vurmak ve bu arada da iyi bir ‘sosyal demokrat' parti olarak Kürt meselesinde de esas adımı yıllar önce atmış olduğunuzu vurgulamak. Bu vesile ile sık sık 1989'da çıkmış olan bir Kürt raporuna gönderme yapılıyor. Ancak arada geçen 25 yılın bu raporu çoktan kadük ettiği, içindeki önermelerin arkaik kaldığı, bugün sahiplenildiği takdirde gülünç olunacağı idrak edilmiyor. Son parti meclisi sonrasında kamuoyuna sunulan bildiri de bu konuda “en radikal adımı atan, risk alan ve bedel ödeyen Sosyal Demokrat Hareket”ten söz etmekte. Geçmiş bazı partililerin hayalinde çok renkli bir tablo oluşturabilir, ama bu ibarenin bugünün Türkiye'sinde sadece CHP'nin psikolojik formasyonunun ne denli bozulduğunu göstermekten başka işlevi yok.

Ancak hastalanma hali genelde sadece hafızaya değil, mantığa ve dile de sirayet eden bir özellik gösteriyor. Yine aynı bildiri çok ilginç bir tespitte bulunuyor: “CHP'nin barışa katkıda bulunma taahhüdü ‘senin kredine ihtiyacım yok' diye geri çevrildi.” Ya CHP'liler toplumun bilgi edinme ve düşünmekten aciz olduğunu sanıyorlar, ya da bu özellikleri farkında olmadan kendileri benimsemiş bile. Çünkü bir süre önce AKP'nin Kürt meselesini birlikte çözme teklifinin bizzat CHP tarafından reddedildiğini, CHP'nin hükümetin bu yöndeki her önermesini karşılıksız bırakmaya halen devam ettiğini biliyoruz.

CHP'nin hali iyi değil… Dili anlamsızlaşmış, söylemi tükenmiş durumda. Olaylar karşısında normal bir kurumsal mantık ve zeka gösterebilme şansı giderek yok oluyor. Kılıçdaroğlu ‘yeni' CHP derken aslında “birbirini seven, yeniliğe açık” bir CHP kastettiğini, yoksa “elbette köklerinden memnun” olduğunu söyleyerek kendince denge kurmaya çalışıyor. Ama içeriksiz denge girişimlerinin ne tür hasarlar yaratacağı belli olmaz… Nitekim Kılıçdaroğlu toplumun her geçen gün CHP'nin ‘yol haritasının' önemini anladığını söyleyebiliyor. Kimsenin hatta kendisinin bile bilmediği bir ‘yol haritasından' bahsedebiliyor. Aynı şekilde partideki koltuk kavgası nedeniyle insanların üye yapılmadığından şikayet eden, ömrünü içerideki kavgaya ayıran CHP lideri Türkiye'yi ancak “kendi içinde barışık bir partinin yönetebileceğini” söyleyebiliyor. Bu kadarı gerçekten de fazla. Bu artık ‘siyasi' bir olay değil, başka bir şey...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums