Aydınlarımız telaşta

  • 21.03.2013 00:00

 Çok eğlenceli bir tartışma yaşanıyor. AKP iktidarı Kürt meselesini çözmek üzere iki aşamalı bir planda Öcalan ile anlaşmış gözüküyor ve Kürt siyaseti de ana blok olarak bu anlaşmaya destek veriyor.

Birinci aşama silahların susması ve sonrasında bırakılmasını ifade ediyor ve temel hakları engelleyen anlayışın bu süreçte iktidarın atacağı adımlarla temizleneceğini söylüyor. İkinci aşama ise Kürtlerin temel hakların dışındaki taleplerinin siyaset üzerinden dillendirilmesi ve Türkiye’nin geneline uyarlanacak şekilde ele alınmasının yolunu açıyor. Ancak bu karşılıklı siyasetin sonucunda hangi ilave hakların idari ve hukuki yapıya entegre olabileceğini hayat gösterecek. Tartışmanın özü şu: Acaba bu süreç ülkenin demokratikleşmesini mi sağlayacak, yoksa demokrasiyi daha geri mi götürecek? Böyle bir kuşkunun niçin doğduğunu da biliyoruz: AKP başkanlık sistemi istiyor ve aydınlarımız bu sistemin demokrasiyi ortadan kaldıracağını düşünüyor. Ne var ki AKP ile Kürt siyaseti arasındaki hak pazarlığı, Kürtlerin de başkanlık sistemini desteklemesine neden olabilir ve BDP ile yapılacak bir anayasa demokrasiyi tümüyle rafa kaldırabilir. Diğer taraftan aydınlar muhalefet partilerinin iktidara nazaran daha antidemokratik olduğunu da teslim ediyorlar. Dolayısıyla soru şu: Bu muhtemel demokrasi karşıtı süreci kim ve nasıl durduracak?

İşin eğlenceli kısmı şurada: Başkanlık sisteminin gelmesini istemiyorsanız Kürt meselesinin çözümüne de karşı çıkmanız, barış sürecinin akamete uğramasını istemek durumunda kalıyorsunuz. Ama ‘aydınlar’ olarak Kürtlerin haklarını almalarına karşı olmanız düşünülecek şey değil. Dolayısıyla Kürtleri uyarma ihtiyacı içine giriyor, onlara KCK’dan taviz vermemeleri gerektiğini, çıtayı yüksek tutmalarında yarar olduğunu, AKP’nin çözüm formülünün belirsizliğini hatırlatıyorsunuz. Ancak Kürtlerin bu tavsiyeleri anlamlı bulması halinde ne olacağını pek öngöremiyorsunuz… Çünkü Kürtler çıtayı yükselttiğinde, bunu barıştan vazgeçmeyerek yapmak zorundalar. Bu ise kendi hak taleplerinin karşılığında AKP’ye ‘bir şeyler’ vermeyi gerektiriyor. Ve de verilebilecek en kolay ve apaçık ‘şey’ başkanlık sistemi…

Kısacası ‘maalesef’ yine her şey AKP’ye yarıyor. Başbakan’ın gücünü azaltmak için düşünülen her strateji, dönüp dolaşıp Başbakan’ın gücünü artırıyor. Sonuçta aydınlar da, Kürt siyasetinin radikal unsurları da bir tuzağın içine düşmüş oluyorlar. Çünkü şimdi kendinize sormanız gereken şu: Ya başkanlık sistemi AKP ve Erdoğan için sanıldığı kadar elzem değilse? Önce bir örnek olayı hatırlayalım: Anayasa Komisyonu’nun öngörülen zamanda anlaşmaya varamayacağı belli olduğunda AKP başkanlık sistemi önerisini ortaya attı ve kendi anayasa teklifi ile referanduma gitme niyetinde olduğunu söyledi. (O noktaya kadar başkanlık sistemini sadece spekülatif olarak gündemde tutmaktaydılar.) Ancak birkaç hafta sonrasında aynı AKP, birçok yetkilinin ağzından, eğer Anayasa Komisyonu’nda anlaşma sağlanırsa başkanlık sistemi tekliflerinden vazgeçeceklerini deklare ettiler. Yani AKP kendisine bir ‘kart’ yarattı ve bu kartı oynamamayı da işin doğal akışını sağlamak uğruna vazgeçilen bir taviz gibi sundu. Ya aynı taktik Kürt meselesinde de benzer şekilde uygulanırsa?

Mesut Yeğen’in son dönemde farklı ortamlarda vurguladığı üzere, AKP’nin başkanlık sistemini çok istediğini varsaymak ve siyaseti bunun üzerine oturtmak, Kürt siyaseti için büyük bir hüsran yaratabilir. Aynı akıbet aydınlar için de geçerli olacaktır… Belki de başkanlık talebi AKP’nin kendi çıtasını yükseltmesinden başka bir şey değil. Çünkü bugünkü parlamenter yapıda meclis çoğunluğuna sahip bir iktidarın gücü, hiçbir başkanlık sisteminde sağlanamaz. Eğer Erdoğan’ın artık başbakan olmayacağı için bu sistemi istediği düşünülüyorsa, şunu öngörmekte yarar var: Parlamenter sistem devam ederse, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığında öyle bir başbakan(lık) olacaktır ki Erdoğan aynen bugünkü gibi yönetecektir. Ama dahası da var: Ya AKP başkanlıktan şimdi vazgeçer ve üç yıl sonra ayrı bir düzenlemeyle başkanlığa geçilirse? Erdoğan’ın başkanlık süresi yeniden belirlenecek ve doğal olarak daha da uzayacaktır.

Aydınların şu gerçeği içselleştirmesi lazım: Kürt meselesinin çözümü Kürtlerin tatmini ile bağlantılı ve o toplumun isteklerinin ille de aydınların kafasındaki demokratik düzenle çakışması gerekmiyor. Dahası Kürt meselesinin çözümü kendi başına Türkiye’yi tam anlamıyla demokratikleştirecek bir unsur da değil. Belki de aydınların artık biraz da CHP ile uğraşması lazım…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums