Toplum olma arzusu

  • 3.01.2013 00:00

 Anadolu toplumu uzun yüzyıllar boyunca bir cemaatler hiyerarşisi şeklinde yaşadı.

Dinsel mezhepleri temel alan bu cemaatler, devletle doğrudan temas içinde olurken, idari sistem açısından birbirleriyle formel bağlar oluşturmadılar. Ulus devlete giden süreçte otoriter laiklikle dışlayıcı bir milliyetçiliği referans alan Cumhuriyet rejimi, bu yapıyı daha da güdükleştirdi. Devlet ön plana çıkıp vatandaşlığın normlarını belirlerken, cemaatler kendi içine çekildiler ve aralarındaki duygusal ilişki de koptu. Bu durumun siyasetteki yansıması, devletin sahibi olan kişi ve kurumların bütün temel meseleleri uhdelerine alması, toplumsal grup ve kesimlerin ise birer takipçi veya uygulayıcı konumuna indirgenmesiydi.

AKP'yi ortaya çıkaran dönüşüm bu siyasetin kırılmasına neden oldu. Ama aynı zamanda bastırılmış olan bir hedefin de yüz yıl sonra yeniden hatırlanmasını sağladı: Toplum olmak… Bugün Türkiye halkı geçmişi hatırlama ve geleceği inşa etme gayreti arasında bugünü içselleştiriyor ve belki ilk kez bir ‘toplum' olmanın yollarını arıyor. Geçen aylarda yurt çapında gerçekleştirilen TESEV çalışması, Türkiye halkının geliştirmekte olduğu zihinsel çerçeveyi bir nebze ortaya koymakta.    

Geçmişin üzerimizde yarattığı yükün en önemli maddeleri Kemalizm'i nasıl değerlendireceğimiz ve devletin bugüne kadar yapmış olduğu suistimallerin nasıl karşılanacağı. KONDA'nın yürüttüğü araştırmada ‘Anayasa'nın Türkiye'nin imzaladığı uluslararası anlaşmalar ve evrensel ilkelerle uyum içinde olmasını ve bu konuda hiçbir istisnaya izin verilmemesini' öneren cümle yüzde 75 gibi net bir destek bulmakta. Ancak ‘anayasa Atatürk ilke ve inkılapları ile Atatürk milliyetçiliğine yer vermelidir' diyenler yüzde 82,3ü bulabiliyor. Görünen o ki birçok kişi ideal durumla gerçek arasında bir ayrım yapıyor ve çatışmadan kaçma uğruna idealden ödün vermeyi yadırgamıyor. Diğer bir deyişle birinci tespit halkın toplum olmaya giderken çatışma istemediğidir.

İkinci olarak, yine her kesimde geçmişin ağırlığının hızla azaldığı, zihinsel özgürleşmeyi mümkün kılan bir özgüvenin yükseldiği tespitini yapabiliriz. Dersim, 6-7 Eylül, Sivas Madımak ve Uludere olaylarını bir araya getiren soruda en yüksek cevabın hem özür dilenmesi hem de tazminat ödenmesi olduğu görülüyor (45,2). Buna sadece tazminat veya özür isteğini de eklediğimizde oran yüzde 69'a çıkıyor. İlginç olan kendisine ‘Türk' veya ‘Sünni' diyenlerin de aynı desteği göstermeleri (65 ve 67). Diğer bir deyişle her alt kimliksel grupta çoğunluğun geçmişle ilgili zihinsel tortulardan kurtulmuş olduğu gözüküyor ki bu da Kürt ve Alevi meselelerinde daha hızlı yol alabilmenin psikolojik altyapısının mevcut olduğunu söylüyor.                 

Bugünle ilgili yapmakta olduğumuz temel tartışmalar laiklik/dindarlık ekseninde yer almakta. Dolayısıyla başörtüsü ve ahlak algısına ilişkin sorular özellikle anlamlı. ‘Öğretmen, hakim gibi kamu çalışanları da içinde olmak üzere örtünmek isteyen örtünmelidir' şıkkına yanlış diyenler yüzde 15 iken, doğru diyenler yüzde 76'yı geçiyor. Ahlaktan ne anlaşıldığına bakıldığında ise din-iman-namus üçlemesinin cevapların yüzde 15'ini oluşturduğu, oysa dürüstlük ve başkalarına saygılı olmak seçeneklerinin toplam yüzde 29,5 olduğu görülüyor. Buradaki önemli fark birinin dinden, diğerinin daha seküler sayılabilecek hayat pratiklerinden neşet ediyor oluşu değil. Din-iman-namus üçlemesi öznenin kendi inancından hareketle önerdiği bir ahlak anlayışı… Oysa dürüstlük ve saygılı olma başkaları üzerindeki etkimizi, dolayısıyla algılanma biçimimizi merkeze alan bir ahlak tanımına işaret etmekte. Genel toplumsal normları ve geleneği öne çıkaran, toplumsal değişim karşısında daha esnek olunabileceğini ima eden yanıtlar da toplam yüzde 39'u aşıyor. Bu tablo ahlak algısının giderek kategorik olmaktan uzaklaşarak birlikte yaşamanın doğal zemini olmaya yüz tuttuğunu akla getiriyor.   

Nihayet geleceğe bakarken Alevilerin haklarına geliyoruz. Diyanet'in yeni anayasada yer almasını destekleyen kişilerin oranı yüzde 84,3 iken bu grubun sadece yüzde 16,5'i hizmetin Sünnilere yönelik olmasını istemekte, geri kalan yüzde 83,5 ‘diğer mezhep ve dinlere de' hizmet verilmesini doğru bulmakta. Din dersleri konusunda ‘zorunlu' ve ‘seçmeli' tercihleri arasında bölünme yaşanırken, soru derslerin içeriğine geldiğinde Sünni Müslümanlığın yanı sıra tüm din ve mezheplerin de öğretilmesi büyük destek alabiliyor (77). Türkiye halkı toplum olmak istiyor… Ama bu tabloyla bir türlü birleşemeyen de bir Kürt meselesi var ve asıl kırılma orada.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums