Anayasa değişikliği ve döviz kuru

  • 26.02.2017 00:00

 Türkiye’nin sorunları saymakla, yazmakla bitmez ama şu iki konunun da son ayların favori konuları olduğunu görmek lazım: Anayasa değişikliği konusu yani yeni şekliyle 16 Nisan referandumu ve döviz kuru meselesi.

Vatandaş da, basın da haklı gerekçelerle bu iki konuya kilitlenmiş durumda.

Anayasalar ülkelerin en üst hukuk normları, dolayısıyla çok önemli belgeler.

Döviz kuru ise, bankada az ya da çok döviz tasarrufunuzun bulunmasından da bağımsız olarak, yaşama standartlarınızı, milli geliri, fiyatlar genel seviyesini belirleyen bir konu.

Sorun, bu iki konunun, anayasa yani hukuk ve döviz kuru meselelerinin sanki birbirlerinden bağımsız konularmış gibi ele alınıyor olmaları.

Oysa mesele çok daha girift ve özellikle de anayasa ideolojisi yani hukuka yaklaşımımız döviz kurlarını, ekonominin bütününü doğrudan etkileyen bir mesele.

Döviz kuru dediğiniz, en yalın haliyle, mesela bir ABD dolarının 3.7 TL olması, domatesin manavda on lira olması gibi bir fiyat.

Bu fiyatı da, domateste de, dolarda da, domatesin, doların arz ve talebi belirliyor.

Türkiye’de, orta vadede döviz kurunun yükselmesinin yani doların, avronun fiyatının artmasının altında dolar ve avro arzının talepten daha hızlı düşmesi yatıyor.

Dolar arzını arttırabilir isek mesele çözülür.

Kısa ve orta vadede turizm ve ihracata bel bağlamak kolay değil.

İhracat artık döviz kuruna değil yaklaşık tümüyle verimliliğe, teknolojik gelişmeye yani nitelikli eğitime endeksli ki, bu alanda maalesef nal toplamayı sürdürüyoruz.

Döviz arzını arttırmanın en doğru ve en mantıklı yöntemi, hukuk sistemimizi tüm kurum ve kurallarıyla batının demokratik hukuk devleti standartlarına getirmek ve böylece sermaye girişlerinin önünü açmak.

Özellikle de doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını arttırmak.

Hazine her hafta ekonomiye ilişkin çok düzgün veriler açıklıyor.

“hazine.gov.tr” de, sunumlar bölümünden ekonomi sunumunu (20 Şubat 2017 tarihli) indirin, 67. sahifede ülkemize doğrudan yabancı sermaye girişlerine ilişkin çok önemli bir basit tablo göreceksiniz.

Bu AKP iktidarının serencamını, zaman içinde başarısını ve başarısızlığını en iyi gösteren tablo.

En net gösterdiği ise, hukuk sistemimizin kalitesi, yatırımcının Türkiye’deki hukuk algısı ile sermaye girişleri arasındaki doğrudan ilişki.

AKP iktidara geliyor, sene 2003, doğrudan yabancı sermaye senelik girişi iki milyar doların altında ama bu süreçte hukuk sistemimizde AB çizgisinde çok önemli ilerlemeler oluyor, 2007 senesinde doğrudan yabancı sermaye girişi senede 22 milyar dolara geliyor, büyüme tavan yapıyor.

2016 senesinde ise doğrudan yabancı sermaye girişi 12 milyar dolara gerilemiş durumda yani 2007 senesindeki girişin yaklaşık yarısı.

Bu azalmanın yani döviz arzındaki düşüşün temel nedeni ise AB ile kavga etmeye başlamamıza paralel olarak hukuk sistemimizin tek kelimeyle başaşağı gitmesi.

Mülkiyet haklarının, bireysel hak ve özgürlüklerin bu kadar kötü gittiği bir yerde yabancı sermaye girişinin senede 12 milyar dolar olması bile şaşırtıcı, detayları ilginç olabilir.

Oysa mesele şu kadar basit idi: Batı ile kavga etmeden hukuk sisteminizi iyileştirip senede elli milyar dolar yabancı sermaye girişi sağlayacaksınız, döviz arzı artacak, TL büyük değer kaybetmeyecek, kişi başına düşen milli gelir yükselecek, istihdam artacak.

Türkiye yaşanacak bir yer olacak yani.

AKP 2007, 2008’e kadar getirdiği AB ve hukuk çizgisini neden bu kadar radikal bir biçimde anti-AB, anti-hukuk çizgisine çekti, önümüzdeki senelerde siyaset bilimciler için çok önemli bir araştırma konusu.

AKP’nin hukuk standartlarını bu kadar aşağı çekmesinin insani maliyetleri çok büyük.

Ama, ekonomik maliyetleri daha da büyük.

Acaba AKP içinde hukuk çizgisini yeniden AB standartlarına bire bir taşımadan büyüme oranlarının yüzde beşlere ve daha yukarılara tırmanabileceğini düşünen, bazı danışmanlar dışında, kimse hala var mı?

Anayasa değişiklik tercihi ile, evet de çıkarsa, Türkiye her vadede önemli sorunlarla baş başa kalacak.

Ama, bu önemli sorunların birincisi düşük ekonomik büyümeye bağlı sorunlar olacak.

Evrensel hukuk artık sadece adalet, yasalar önünde eşitlik, hakkaniyet demek değil.

Hukuk çok büyük ölçüde ekmek demek günümüzde.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums