Geçtiğimiz günlerde (3 Mart 2016) Bayrampaşa Çevik Kuvvet merkezine iki kadın terörist saldırıda bulundu.

İki kadın teröristin öldürülmesi sonrası kimlikleri ve DHKP-C üyesi oldukları açıklandı.

Bu menfur saldırıyı, Allah’tan bir güvenlik görevlisi şehit olmadı, kınıyoruz ama mantığını da görüyoruz, DHKP-C gibi bir terör örgütünün güvenlik güçlerinin merkezine saldırması EŞYANIN, TERÖRÜN TABİATINA UYGUN.

Ama, her terör saldırısı tam da böyle olmuyor, bazı saldırıları kendi mantığımızla EŞYANIN TABİATINA UYGUN bulamıyoruz.

Çağlayan Adliyesi’nde gerçekleşen Savcı Mehmet Selim Kiraz cinayeti de kanımca EŞYANIN TABİATINA UYGUN OLMAYAN bir cinayet.

Cinayetin tetikçileri DHKP-C’li iki genç.

Buraya kadar her şey normal gözüküyor, DHKP-C on gün önce Çevik Kuvvet Merkezine saldırmış, yaklaşık bir sene önce de Adliye binasında bir menfur saldırı gerçekleştirip bir savcıyı katletmiş.

Ama, rahmetli Savcı Mehmet Selim Kiraz Gezi olaylarında işlenen Berkin Elvan cinayetini soruşturan, donmuş gibi gözüken dosyayı harekete geçiren, tetiği çeken polislere çok yaklaşmış bir savcı.

DHKP-C’nin bu savcıyı öldürmesinin mantığı ne olabilir?

Terörün, DHKP-C’nin TABİATINA UYGUN gözüküyor mu?

Bu sorunun basında tartışılmamasını da hayretle karşılıyorum.

Bu EŞYANIN TABİATINA UYGUN OLMAYAN durumun araştırılması hepimize çok ilginç bilgiler üretebilir.

Berkin Elvan cinayetinin üzerinde neden bu kadar duruluyor diye sorulabilir.

Türkiye’de her gün çok sayıda insan ölüyor, bunların bir bölümü de çocuk.

Ama yine de her cinayetin, hele çocuk cinayetinin üzerine gitmek şart. 

Berkin Elvan cinayetini başta cinayetlerden ayıran temel faktör bu cinayetin devamında bir savcının da bir cinayete kurban gitmesi.

Ve benim için en ilginci de bu konunun üzerinde durulmaması.

Berkin Elvan cinayetinin bininci gününü geride bıraktık, Savcı Kiraz cinayetinin üzerinden bir sene geçti ama rahmetli Kiraz’ın arkasında bıraktığı dosyanın akıbeti bilinmiyor.

Üstelik Savcı’nın katili de DHKP-C’li militanlar.

1978 senesinde de Savcı Doğan Öz öldürülmüş idi.

Zanlı da 2006 senesinde öldürülen ülkücü kesime yakın İbrahim Çiftçi.

Zanlı diyorum zira nihai olarak Çiftçi beraat etti.

Savcı Doğan Öz 1978 koşullarına ışık tutan çok önemli bulgulara ulaştığı için öldürüldü.

Zanlı İbrahim Çiftçi, yanılmıyor isem dört kez idama mahkum oldu, Askeri Yargıtay da dört kez bu kararı bozdu.

Ve en sonunda da askeri mahkeme çok da ilginç bir gerekçe ile İbrahim Çiftçi’yi beraat ettirdi.

Mahkeme sürecinde İbrahim Çiftçi’nin MSB’de dosyası olduğu (!) söylenmiş ve ilginç bir hukuki korunmaya konu olmuş idi.

Savcı Doğan Öz cinayeti çok ilginç bir cinayet idi.

Savcı Mehmet Selim Kiraz cinayeti de.

Devlet Çağlayan Mahkemesi’ne merhumun adını verdi.

İyi de yaptı.

Peki ama, rahmetlinin geride bıraktığı Elvan dosyası bugün hangi aşamada?

Bu dosyanın takibi ve konunun sonuca ulaştırılması kanımca yerleşkeye Mehmet Selim Kiraz adını vermekten daha önemli olabilir.

Haberdar sitesinin okurlarından naçiz istirhamım, özel bir çabaya gerek yok, internet ortamından Savcı Doğan Öz ve Savcı Mehmet Selim Kiraz cinayetlerini araştırsınlar.

İbrahim Çiftçi’nin 2006’da bombalama sonucu ölmesi de ilginç bir konu.

Belki hepsinden de önemlisi Sabancı cinayetinin serencamı.

Geçtiğimiz aylarda Türkiye’ye giren ve yakalanan Sabancı cinayetinin üç temel sorumlusundan birinin sorgulaması ne gibi sonuçlar veriyor acaba?

Basın bu konuya da nedense pek ilgi göstermiyor, fikr-i takip adeta sıfır.

Eh, biraz da, hala yakalanamayan Fenerbahçe otobüsüne kurşun sıkan kişiyle ilgilenirseniz eminim çok farklı bir

Türkiye ile karşı karşıya kalacaksınız.

Konu en acımasız terör de olsa, bazı gelişmeler EŞYANIN TABİATINA UYGUNDURLAR.

Bazıları da değillerdir.

EŞYANIN TABİATINA UYGUN OLMAYAN, polisin, adliyenin sonuçlandıramadığı terör olayları daha da ilginçtirler.

ESER KARAKAŞ / HABERDAR