NEVRUZ(NEWROZ) ERKÂNI

  • 28.02.2016 00:00

 Nevruz ya da Newroz; Dünya’nın Güneş çevresinde dönmesine göre düzenlenmiş eski İran takvimine göre, geceyle gündüzün eşit uzunlukta olduğu 21 Mart günü başlar. Nevruz Farsça, Newroz Kürtçe’dir; her iki terimin de anlamı yeni gün demektir. Doğa bugün doğmuştur; bu ortak anlam dışında Nevruz terimine yüklenen anlamlarla Newroz terimine yüklenen anlamlar farklılıklar gösterir.

Nevruz ya da Newroz, doğanın değişiminden-dönüşümünden kaynaklanan, zamanla halkın yaşamına, yaşam felsefesine sızan ve toplum vicdanında ortak bir yargı durumuna dönüşen gülme, sevinme, ışıkla bezenme, ateşle yıkanma gücüdür. Bir bakıma kışın soğuğundan, karından, çamurundan kurtuluş; yeşeren, can bulan doğaya çığlık çığlığa bir öykünmedir.

Bu nedenle Nevruz ya da Newroz, dünyanın canlanmasını, karanlık günlerin geride kalmasını, sıcak günlerin devreye girmesini, aydınlığın çoğalmasını, bolluğu-bereketi ve en önemlisi de karanlıktan ışık olarak doğumu temsil eder.

Tanrı olarak algılanan doğa, bugün doğmuştur; bu doğumla görünmeyen tanrısal öz, bugün görünüşe taşınmış; hava, su, toprak ve ateş Tanrı’nın çocukları olarak bugün dünyaya gelmiştir.

Hatırlayalım: İnançta, doğmayan ve ölmeyen doğa bir olanaksızlıktır; doğan ve ölen doğa ise bir olanaktır. İlk doğum ürünü ışıktır: Işığı içen gebe kalır ve zamanı geldiğinde doğurur. Çünkü ışık, doğanın doğurma gücünü simgeler; inançta, Tanrı’nın spermalarıdır bir bakıma.

Şimdi de Nevruz ve Newroz terimlerinin açılımını yapalım:

Nevruz(21 Mart); doğa-tanrıcılık ve insan-tanrıcılı temelli tasarımlarda, Hz Ali’nin doğduğu ve evlendiği gün olarak algılanan, Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür. Bâtınîlikte, biyolojik doğum gününün iptal edilerek taşınılan kültürel doğum günüdür. Sûfi gelenekte, yaşam ve ölümsüzlük deposu olarak algılanan doğanın doğum günü ya da gebe kalan kışın çocuğu olan ateşin doğum günüdür. Türklere ve Moğollara bağlanan tasarımlarda, toplumsal yeniden diriliş olarak algılanan Ergenekon’dan çıkış günüdür.

Nevruz bayramı, Alevilerin-Bektaşilerin büyük bayramıdır. Sabahleyin nevruz erkânı yapılır; nevruziyeler okunur, nefesler söylenir, semah dönülür. Daha sonra topluca kırlara çıkılır; hazırlanan yiyecekler yenir, epik yanıyla belirgin eğlenceler düzenlenir. Gece meydan açılır; nevruz cemi tutulur; isteklilere nasip verilir.

Hızır erkânı kapsamında Hızır Gülbangı okunur:

-Aşk ile…

Gebe kalan doğaya göz-kulak ya Hızır: Yetiş ya Hızır doğa değişsin-dönüşsün; biz değişelim-dönüşelim.

Gel artık, havaya, suya, toprağa el ver; darda olanlarımıza elini uzat. Destur alıp cümle varlık doğurmak üzere; onlara ebelik yap. Girdiğin evlere dert girmesin; bastığın yerlerde güller açsın, ekinler yeşersin, bülbüller ötsün. Dokunduğun canlar dertlerden, uğursuzluklardan ve hastalıklardan arınsın.

Gel artık bir türlü gerçekleştiremediğimiz isteklerimiz, dileklerimiz berekete dönüşsün; özlemlerimiz kırılsın yeni özlemler oluşsun.

Gel artık özlem denen atımıza bindirelim seni, düşlerimizde gezdirelim. Ali ol, Hace Bektaş Veli ol; dondan dona bürün, bize öğretmenlik yap.

Senin için oruç tutuyoruz gel artık: Umudumuzu doğurtalım; gerçekçi olup olanaksızı koşalım.

Dil bizden, nefes hizmet pirlerimizden olsun. Gerçek erenler demine Hû! Eyvallah!

 

Hem sabah, hen gün içinde, hem de akşamları cem tutulduğunda Nevrua ya da Newroz Gülbangı okunur:

-Aşk ile…

Ruhsat verdiğin için cümle varlık gebe kaldı Tanrım. Işık oldun havaya düştün hava, suya düştün su, toprağa düştün toprak ateş aldı; her yer ateş oldu. Kışın çocukları bugün destur aldı: Doğa doğurdu; biz yaşarken doğurduk, Hakk’a yürüyenlerimiz yeni bedenlere taşınarak yeniden dünyaya geldi. Hepimiz, her şey bereket oldu. Bereketi-bereketimizi hakça paylaşalım. Cümle varlığın doğum gününü kutlayalım. Mezarlıklarımızı ziyaret edelim: Yeni bedenlerde dirilememiş, beden beden diye çığrışan Hakk’a yürümüş canlarımızın feryatlarına kulak verelim; oları doğuma hazırlayalım. Dağların-taşların, suların-bulutların hatırcığın soralım.

Hizmet pirlerimizin himmetleri üzerimizde olsun, doğuran doğanın olanaklarından yararlanmada bizlere yardımcı olsun. Sıcak Hızır günlerinde, bereket hasadında Pirimiz Hünkârımız Hace Bektaş Veli ihsanını bizlerden esirgemesin.

Gerçek erenler demine Hû! Eyvallah!

 

Newroz’a gelince Newroz(21 Mart); doğa-tanrıcılık ve insan-tanrıcılık temelli tasarımlarda, Zerdüşt’ün toplumsal önder durumuna dönüştüğü, Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür. Mazdaizm’de ve Zerdüştlük’te, doğanın kendi kendini döllemesiyle oluşan ve doğanın, ilk doğum ürünü olarak algılanan Ahuramazda’nın doğum günü ya da Ahuramazda’nın Ehrimen’e galip gelerek canlı-cansız her şeyi yarattığı gündür. Mithraizm’de, doğanın kendi kendini döllemesiyle oluşan ve doğanın ilk doğum ürünü olarak algılanan, ışık-tanrı Mithra’nın doğum günü ya da ışık-tanrı Mithra’nın kozmik boğayı öldürerek canlı-cansız her şeyin yaratılmasını sağladığı gündür. Kassitler’in(İ.Ö. 1896-1176), Babil’i ikinci kez işgal ederek kralları Cemşid’i bir taht üstünde bu kente götürdükleri gün olarak alarak algılanan zafer günüdür. Medler’in İ.Ö. 612 yılında, Demirci Kawa önderliğinde Asurlular’ın başkenti Niniv’i ele geçirdiği gün olarak algılanan zafer günüdür.

Bir taht üstünde Babil’e götürülen kral Cemşid’in yüzü o kadar parlar ki halk O’nu Güneş’e benzetir ve -Gökte iki güneş göründü!, derler ve Bugün yeni bir gündür, anlamına gelen Newroz sözcüğünü kullanırlar. Bu olay, izleyen dönemde takvime bağlanır; her yıl zafer ve bahar bayramı olarak kutlanmaya başlanır.

Demirci Kawa, Cemşid’in Babil’i ele geçirmesinden bu yana kutlanagelen bahar ve zafer bayramından yararlanır; bayram için toplanan halkı dağlara çıkarır ve ateşler yaktırarak isyanı başlatır. Zamanla, Newroz bayramı ile başkaldırı olayı bütünleşir.

Söylenceye göre Med kralı Feridun’un babası Abitin, bir arslan tuzağına düşürülerek yakalanır ve beyni, zalim Dahhak’ın yılanlarına yedirilir. Çünkü Zalim Dahhak’ın omuzunda iki yılan vardır ve her biri her gün birer insan beyni yiyerek yaşamak durumundadır. İnsaflı kişiler, 17 oğlunun beyni Dahhak’ın yılanlarına yedirilen çocukların babası Demirci Kawa’ yı kurtarmak için O’nun beyni diye bir hayvan beynini zalim Dahhak’a sunarlar ve genci ölümden kurtarırlar; O’nu dağlara salarlar. Genç, Med halkını çevresinde toplar ve 18. oğlunu kurtarmak için zalim Dahhak’ın sarayını basar. Saraydan çıktıktan sonra oksitlenmeye bağlı olarak oluşan sarı, yeşil, kırmızı renkli deri önlüğünü bayrak gibi kullanarak, isyanı zaferle sonuçlandırır.

Demirci Kawa’nın bayrak olarak kullandığı deri önlük, savaştan sonra İran’a götürülür ve kutsal bir anı olarak saklanır; her yıl kutlanan Newroz törenlerinde, krallar tarafından bu önlük üzerine mücevherler takılır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums