Tartışmaya katkı

  • 24.12.2011 00:00

 Halil Berktay, “Tartışmanın özeti (1) : Murat Belge” (08.12.2011) başlıklı yazısında benim“Bıktıran ‘sol’ eleştirisi” (1.12.2011) yazıma da atıfta bulunarak Nabi Yağcı ve Roni Margulies’le birlikte “tökezlediğimi” söyledi. Tökezlememin nedeni ise “sol ve sosyalizm sorunları”nın “hiç tartışılmamasını” istemiş olduğumu düşünmüş olması.

Doğrusu bu köşenin adı gibi yazılarımın da bir “arayış” hattında olması Halil’in yönelttiği “sol ve sosyalizm sorunlarını” “tartışmak istemediğim” gibi bir eleştiriyi kabul etmemi önlüyor. Kaldı ki sözkonusu yazımdaki itiraz, “sol ve sosyalizm” konularının tartışılıyor olmasına değil, aksine “sol ve sosyalizmin” ideolojik alanı içindeki kesimlerdeki “değişimi” farketmeyen ve bütün solu“homejenleştiren” bir anlayışla yanlış tartışılıyor olmasına ilişkin bir itirazdı.

Sık sık değişimden sözederken sanki Türkiye solu değişmiyor gibi bir mantıkla solun konuşuluyor olması gerçekten bana ilginç geliyor. Oysa bugün bu siyasi alanda benim adlarını dahi buraya yazamayacağım kadar çok sayıda ve küçük ve üstelik de önemli konularda birbirleriyle zıt yönlerde farklılaşmakta olan bir sol kesim var. Kimisi “ulusalcı” bir çizgiye, kimisi “demokrat”, kimisi de“liberal” bir çizgiye doğru evrilirken, kimisi de “yeni bir arayış”ın peşinde.

Dolayısıyla da örneğin “sol bugün ulusalcıdır” dendiğinde, diyenin eğer gerçekten de gerçeği anlamak gibi bir derdi varsa, bu “kanaati”, solun değişen karakteri karşısında gerçeği yansıtmayacağı gibi ulusalcılıkla hiç ilgisi olmayan solculara da en azından haksızlık etmek anlamına gelecektir. Benim o yazımdaki maruzatım bu idi.

Maruzatım bu olmakla birlikte yazıyı yazmama neden olan konu “bazı yazarların PKK şiddetini kınamıyor” olmasına yönelik eleştirilerdi. Ama o yazıda bu konuya girmek istemediğimi söylemiştim. Gerçekten de böyle bir eleştiriyi hak eden yazarlar olabilirdi ama sonuçta sözü edilen yazarları gözönüne getirdiğimde bu eleştirilerin biraz abartılı olduğunu düşünüyordum. Hâlâ da öyle düşünüyorum ve bu yazıda o konuya da değineceğim.

2008’in ilk günlerinde AKP’nin başörtüsü yasağını kaldırmaya yönelik girişiminin engellenmesine tepki olarak aydınlar arasında bir farklılaşma ortaya çıkmıştı. Farklı imza metinleri olarak ortaya çıkan bu ayrışmada ilginç bir durum vardı. Kimi aydın ve yazar, ki bunların çoğu öğretim üyesiydi,“başörtüsüne özgürlük” imza metnini kimin başlattığına bakmaksızın imzalamışlardı. Kimileri ise yine “başörtüsüne özgürlük” talebinin altını çiziyorlardı ama ilk imza kampanyasını başlatanların metnine değil de kendi hazırladıkları metne imza atmayı yeğlemişlerdi.

Burada bir sorun var mıydı? Bence burada bir sorun vardı ama bu sorun “özgürlüklerinsavunulması” bakımından çok da önemli bir sorun değildi. Her ne kadar farklı metinlere imza atılmış olsa da imza atılan metinlerin ortak bir amacı vardı ve amaç yerine getirilmişti: Başörtüsü yasağının insan haklarına ve demokrasiye aykırı olduğunun yaygınlaştırılması ve yasağın kaldırılmasına yönelik talebin yükseltilmesi.

Bu olayda bu kesimler neden farklı davrandılar diye düşündüğümde benim gördüğüm; ilk imza metnine imza atanların başörtüsü mağdurlarıyla “yan yana olmaktan” rahatsızlık duymayarak bu tepkilerini dile getirmeyi yeğledikleri, diğer metinlere imza atanların ise aynı tepkiyi başörtüsü mağdurlarına belirli bir “mesafe alarak” göstermeyi yeğledikleri.


Dolayısıyla aralarındaki fark, “özgürlüklerin savunulması” bakımından değil ama bu savununun yapılış biçimiyle ilgili bir “değerlendirme farkı”ndan başka bir şey değildi.


“PKK’nın uyguladığı şiddet”
 konusuna gelirsek bence durum yukarıda anlattığım olaydakinden çok da farklı değil. Birçok aydın ve yazar bugün PKK’nın şiddetine karşı olmakla birlikte bu karşı oluşlarını Kürt siyasetinin “yanında yer alarak” yapmayı yeğlemekte, bazıları da Kürt siyasetine “mesafe alarak” yapmayı... Ama bu yazarların hemen tümünün Kürtlerin yaşadıkları asimetrik durumdan rahatsız olduklarını ve Kürtlerin kimlik taleplerinin karşılanması gerektiğinde hemfikir olduklarını da biliyoruz.

Dolayısıyla burada bir sorun var mı var. Ama bence bu sorun çok da önemli bir sorun değil. Çünkü aralarındaki “değerlendirme farkı”, eğer “tek bir doğru” olduğu iddiasında değilsek kabul edilebilir ve meşru bir farktır. Bence asıl önemli olan bu yazarların, Kürt sorununun,özgürlüklerin genişletilerek çözülmesinde hemfikir olmalarıdır.

Aralarındaki “değerlendirme farkı” konusuna gelince...

Ben bunun da tartışılmasına karşı hiç değilim. Ama tartışacaksak bunu daha duyarlı ve daha dikkatli bir anlayış içinde yapalım derim.


erolkatircioglu@gmail.com

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums