Bu demokrasiyle değil

  • 17.11.2011 00:00

 “AKP, gerilettiği vesayet rejimi yerine gerçekten herkes için yeni bir başlangıç anlamına gelecek daha özgürlükçü kural ve kurumların olduğu yeni bir rejim mi yaratacak, yoksa vesayet rejiminin baskıcı kurum ve kurallarını yenileyerek bu rejimin bir tür rönesansını mı gerçekleştirecek” diye sormuştum geçen hafta.

Benzer soruların başka köşelerde de sorulduğunu görünce o zaman, neden sanki Türkiye bir yol ayrımındaymış da ülkeyi yöneten AKP de hangi yöne gideceğini bilmiyormuş gibi bir izlenim var ortada sorusu özel bir önem kazanıyor bence. Öyle ya şunun şurasında AKP iktidarının yeni dönemi başlayalı beş ay bile olmadı. Bu soruları neden soruyoruz ki?


Soruyoruz çünkü son günlerde AKP, seksen küsur yıllık bir rejimi geriletme başarısına rağmen, bu rejimin yerine ne koyacağını tam olarak bilmiyor izlenimi veren işler yapıyor –en azından bazılarımıza göre bu böyle!
 O zaman da benim yazımın başında sorduğum gibi daha ileri bir demokrasiye mi doğru gideceğiz yoksa daha otoriter bir demokrasiye mi diye bir soru akla geliyor. Tabii burada seçimle elde edilen gücün toplumun dinamikleriyle daha da yoğunlaşıyor olması da bu tür soruları sorduran etkenlerden biri.

Yüzde 50 oyun açtığı yolun nasıl bir güç değişimine neden olduğunu anlamak için medyada olan bitenlere bakmak sanırım yeterli. Yeterli dememin nedeni, medyanın kendi başına bu değişimi yansıtabilecek bir sektör olmasından dolayı değil, medyanın bir zamanların egemen şirketler dünyasının en önemli holdinglerinin şirketlerinden oluşan bir sektör olmasından dolayı. Son olaylarla birlikte bu iş dünyasının en önemli holdinglerinin/ patronlarının da hükümete yakın pozisyonlar alması, ülkenin ekonomik ekseninde eski aktörlerin aleyhine, yenilerinin lehine inanılmaz bir tırmanışın olduğunun en çarpıcı örneği.

Ne yapalım onların da eski rejimi desteklemekten vazgeçmiş olmalarına üzülecek değiliz sonunda diyip geçebilirsiniz. Ama bu güç değişiminin pek de hayra alâmet bir değişim olmadığı da bir gerçek.

Bu resme ülkede güçlü hiçbir siyasi hareketin olmadığını ve varolan muhalefet partilerinin ülke realitelerinin dışında siyaset yapıyor oluşlarını da eklerseniz, AKP’nin sahip olduğu –kendi bu kadarını istememiş bile olsa– siyasi güçle ne yapacağını bilmez bir biçimde zaman geçirmesinden, ortalıkta önemli bir sorun çözümüne ilişkin adım atmamasından rahatsız olmamak mümkün değil.

Ama doğrusu, –AKP’nin denebilir mi bilmiyorum ama– Başbakan Erdoğan’ın bütün bu tedirginliklere, rahatsızlıklara, eleştirilere bir anlam veremediği ya da vermediği de ortada. Vermiyor çünkü kendi demokrasi anlayışının, içinde siyaset yaptığı eski rejimin sınırlarından çok daha ileri bir anlayış olduğunu biliyor.

Erdoğan sanki şöyle der gibi:

Eskiden askerlerin belirlediği birçok kararı şimdi toplum adına, seçilmiş kişiler alıyor. Bu, demokraside ilerleme değilse nedir ki? Eskiden Anadolu dağlarına “Ne mutlu Türküm!” sloganları yazmakla asimile edilmeye çalışılan Kürtler için ben “Asimilasyon bitmiştir. Bu ülkede Kürtler de vardır” dediğime göre bu, demokraside bir ilerleme değilse nedir ki? O zaman neden bu tedirginlik ve neden bunca eleştiri?

Sanırım sorun da burada. Başbakan Erdoğan’ın benimsediği ve ifade ettiği demokrasi (“temsili demokrasi”) tabii ki önceki vesayet rejiminin “otoriter demokrasi”sine göre bir ilerleme sayılabilir, ama bugün toplumun talep ettiği “katılımcı bir demokrasi” anlayışına göre eski rejimin yenilenmesinden başka bir anlam taşımıyor.

Temsili demokrasiler bugün, ortaya çıktığı ülkelerde dahi, istikrar ve ekonomik güvenliği sağlayamadığı, toplumun kendi geleceğiyle ilgili söylemek istediklerini söyleyebilecek demokratik kanalları yeterince oluşturamadığı ve toplumlardaki etnik ve kültürel farklılıkları yönetemediği için eleştirilmekte.


İşte tam da bu nedenlerle, istikrarın ve ekonomik güvenliğin sağlanmamış olduğu, toplumun kendi geleceğine ilişkin kararlardan dışlanmış olduğu, etnik ve inanç farklılıkların yaygın olduğu Türkiye, artık “temsili demokrasiyle” yönetilebilecek bir ülke değildir.


Ve birileri bunu Başbakan Erdoğan’a söylemelidir.


erolkatircioglu@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums