Biz mi medeniyetleri buluşturacağız

  • 11.10.2012 00:00

 Ne ilginçtir hâlâ tarihin içinden konuşarak siyaset yapan bir siyasi elitimiz var. Bu durum yalnızca siyasi eliti mi kapsıyor yoksa tüm toplum olarak zihniyet dünyamızda bu tarihî tartışmalarla mı yaşıyoruz bilmiyorum. Ama bildiğim ya da anladığım bir şey varsa o da biz bugünü konuşurken dünü, dünü konuşurken de bugünü konuşuyoruz aslında.

Her ne kadar, bu, “grup konuşmaları” denen ve televizyonlarda yayınlanan liderlerin konuşmaları formatından çok hoşlanmıyorsam da bazen de düşündürücü ve öğretici oldukları kesin. Özellikle bu salı günkü liderlerin konuşmaları böyleydi.

Suriye ve tezkere konusunda konuşan liderlerin ifade ettikleri düşüncelerin önemli bir kısmı insana sanki Cumhuriyet’in kurulduğu günlerde yapılan tartışmaları dinliyoruz duygusu veriyordu. Kılıçdaroğlu’nun “Siz 1923’ü anlamıyorsunuz, anlamamışsınız” derken Kemalist Batıcı bir fikriyatın içinden “Batı”ya işaret ederek konuşuyordu. Erdoğan da “Suriyeli kardeşlerimiz bizim ecdadımızın mirasıdır” derken Osmanlıcı (hatta belki de İslamcı) bir fikriyatın içinden konuşarak“Doğu”ya işaret ediyordu.

Kılıçdaroğlu “Ne işimiz var bizim Ortadoğu’da?” derken Kemalist bir dış politika düsturu olan“Yurtta barış, cihanda barış” fikriyatı içinden konuşuyordu, “Güçlü bir devletin çevresinde olan bitenlere seyirci kalamaz” diyen Erdoğan da yine bir Osmanlıcı zihniyet dünyasının içinden söz söylüyordu.

Kılıçdaroğlu’nun “Batı”yı gösteren zihniyetinin hangi Batı’yı gösterdiği ile Erdoğan’ın “Biz” diyerek ifade ettiği “Biz” in hangi “biz” olduğu düşündürücü değil mi? Bu durum, “köprü”lüğü ile övünen, bu nedenle de “Medeniyetler Buluşması” toplantılarına önderlik ve evsahipliği yapan Türkiye’nin hâlâ bir köprü olamadığını, köprünün bir tarafında olmak isteyenlerle diğer tarafında olmak isteyenlerin hâlâ kavga ettiklerini göstermiyor mu?


Evet bütün “köprüler” iki yakayı birleştirirler ama, unutmayalım ki “köprüler” aynı zamanda iki yakayı ayırırlar da. 
O nedenle de, bunca zaman sonra konuştuğumuz siyasi konuların bu denli temel tarihî ve kültürel kodlar ve konular içinden yapılıyor olması Türkiye’nin daha henüz“köprü” olup olmayacağı konusunda karar vermemiş bir ülke olduğunu gösteriyor.

Doğrusu yazının başında da söylediğim gibi bu siyasi konuların böyle ele alınışları toplum sath-ı mailinde de böyle midir bilmiyorum. Ama benim hissiyatım toplumun bu tartışmalardan bıktığı ve yeni bir toplum tasavvuru arzuladığı yönünde. Ben bu nedenle de “Arap Baharı” denen “baharın” yalnızca “Araplara” özgü bir “baharın” değil aslında tüm dünya halklarının “baharı” olduğu fikrindeyim. Bir başka deyişle, toplumların sıradan insanları artık kendi geleceklerine ait kararlarda kendilerinin de katkıları olması gerektiğini düşünerek davranıyorlar. O nedenle yarın çok daha kabaranlarını da göreceğimiz bugünün isyanlarının Batı toplumlarını da içine alarak genişlediğine tanıklık ediyoruz. Bugün Amerika’da, Britanya’da, Yunanistan’da, İtalya’da, İspanya’da yükselen itiraz seslerinin giderek artacağı açık.

Bütün bu nedenlerle Türkiye toplumunda yeni bir insanlık ve hayat tasavvurunu toplumun önüne koyacak yeni siyasetlere ihtiyaç var. Umarım Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin Yeşiller Partisi’yle önayak olup giriştikleri yeni siyaset böyle bir ihtiyacı karşılayacak yeni bir siyaset olur.


Alex üzerine

Pazartesi günü, her Fenerbahçeli gibi Alex’in basın toplantısına kilitlendim. Alex’in bir futbolcu olmanın ötesinde ne kadar sahici ve samimi bir insan olduğunu görmekten çok mutlu oldum. Mutlu olmamın nedeni ise daha çok haklı olduğumu görmekten dolayı idi. Çünkü ben Alex’i zaten öyle düşünmüştüm. Gururlu, samimi, düzgün ve bir futbolcuyu aşan özellikleri olan biri...

Ama gerek bu basın toplantısının öncesinde, gerekse sonrasında Fenerbahçe yönetiminin, başta Aziz Yıldırım olmak üzere, gösterdiği tavırdan, ne başkanın ve ne de bu yönetimin Alex’i hiçbir biçimde hak etmediklerini düşündüm. Sonrasında da bu “Arap Baharı”nın hiç mi Fenerbahçe’ye uğramayacağını ve bu yönetimi alaşağı etmek için daha ne kadar bekleyeceğimizi…


Sahi, Fenerbahçe Cumhuriyeti’ne “bahar” ne zaman gelecek ey Fenerbahçeliler?!


erolkatircioglu@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums