İdlibe pirince giderken evdeki bulgurdan olmak

  • 5.02.2020 00:00

 Erdoğan rejimi, Rusya gerçeğiyle İdlib’de yüz yüze geldi. AKP yandaşı kalemler çaresizlik içinde yüzlerine tekrar Batı’ya dönmüş ve Amerika ve Avrupa’dan destek arıyorlar. Aşağıdaki satırlar Sabah yazarı Burhanettin Duran’ın 1 Şubat günlü yazısından:

“Batı başkentlerinin anlaması gereken Moskova-Şam ikilisinin sadece Türkiye sınırına yönelik bir göç dalgası tehdidi oluşturmadığı. Avrupa demokrasilerini de tehdit eden bir dalgayı zorluyorlar. Washington ve Brüksel’in harekete geçerek Moskova üzerinde baskı oluşturması lazım. Erdoğan-Putin diplomasisi sayesinde İdlib krizi bu zamana kadar artısıyla eksisiyle bir şekilde yönetildi. Gelinen noktada ateşkes işlemiyor. Esad rejimi sadece sahadaki askeri güçten anlıyor. İdlib’deki çatışma halinin başka bölgelere sıçrama ihtimali de var. Bu haliyle Astana süreci durdu, Cenevre sürecinin adı bile edilemez. Erdoğan’ın önerdiği gibi önce Astana sonra Cenevre sürecinin canlandırılması için ABD ve AB’nin devreye girmesi gerekir.” 

Aynı kalemler, S-400’lerin alınma sürecinde başta Amerika olmak üzere Batı’ya meydan okuyor, Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılması halinde Rusya’ya döneceğini iddia ediyorlardı. Ecdatlarının yaptığını yapıyorlar aslında, akla ve tarihe dayanan, yetişmiş kadroların görüşlerini dikkate almayan bir dış politika sarkacında bir Moskova’ya, bir Washington’a yöneliyorlar.

Oysa gerçek ilk günden beri ortadaydı. Rusya, Suriye üzerinden Akdeniz’de sıcak sulara inmiş, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bu yana ilk kez yeniden büyük güç rolünü oynamaya başlamıştı. Bölgeye yönelik politikaları sadece Putin-Erdoğan dostluğuna dayalı olarak kurulmamış, tarihsel bir perspektifle geleceğe dönük olarak inşa edilmişti. Bu planda Esad olmasa da, mevcut Suriye rejimi önemli bir ortaktı.

Rusya’nın amacı ilk günden itibaren açıktı: Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak, başta ileride kendisine sorun çıkartacak İslamcı teröristleri temizlemek ve Batı kaynaklarıyla Suriye’nin inşasına başlamak. Türkiye ile Soçi’de bu amaçla buluştu, Astana sürecini bu nedenle başlattı. Türkiye, İdlib’de verdiği sözleri yerine getirmedi, getirmesi ilk günden mümkün değildi. Kürt karşıtlığıyla birleşmiş siyasi İslamcı duruş, Suriye rejimi ile masaya oturmasına izin vermedi. Erdoğan’da şahsileşen Türkiye dış politikası Rusya’yı İdlib’de istediği kadar oyalayabileceğine inanmıştı. Ta ki, Rusya oyalanmayacağını gösterene kadar.

Ankara, Rusya’nın etki alanına Moskova’nın onayı olmadan yeni birlikler soktu ve bu birlikleri rejim ve Rusya’nın hedefindeki İslamcı teröristlerin yanına konuşlandırdı. Moskova dünkü saldırıyla buna izin vermeyeceğini net bir şekilde ortaya koydu. Ankara, Libya ve Ukrayna’da Rusya’yı rahatsız edecek hamlelere girişirken, Putin böyle bir bilek güreşine hazır olduğunu gösterdi.

Türkiye, enerji politikasını Rusya’ya bağımlı hale getirdi, düşürdüğü uçağa karşılık Putin’in gönlünü almak için milyar dolarlık S-400 savunma sistemini almayı kabul etti, Amerika Başkanı Trump dışında tüm Amerikan karar vericileri ve kamuoyunu karşısına aldı. Özetle bütün yumurtalarını tek sepete koydu. Şu anda Moskova’ya karşı Batı’dan destek aramak dışında bir şansı yok ancak böyle bir desteğin gelmesi mümkün değil.

Dış politikada bir gün Rusya’ya bir gün Amerika’ya dayanarak yürüyemezsiniz hem de iki ülkenin de bölge Kürtlerinin önemini kavradığı, Suriye’de onlarsız bir barış kurulamayacağını fark ettiği dönemde. Türkiye’nin Rusya ile rekabet alanı işbirliği alanından daha fazla ve Moskova rekabette gücünü göstermekten çekinmeyen bir ülke.

İdlib hava sahasının kapatılması Türkiye’ye bu alanda daha fazla oynama şansı verilmeyeceğinin göstergesi. Elbette Türkiye ile doğrudan bir savaşa girmez ama bileğinin bükülmesine de izin vermez. Ankara’nın burada yapabilecekleri çok sınırlı. Şikâyet edip Batı’dan destek aramak ve Avrupa’yı yeniden mülteci şantajı ile sıkıştırmak dışında.

Erdoğan rejimi Suriye politikasını ilk baştan yanlış kurdu, altı ayda bitireceğine inandığı Esad rejimi Rusya ve İran desteğiyle ayakta kaldı. O rejim bugün Türkiye’nin bölgedeki oyun alanını daraltan hamlelere imza atıyor, atmaya devam edecek. Rusya uzmanı Kerim Has’ın da altını çizdiği üzere İdlib’in düşmesi kaçınılmaz, ardından sıra Afrin’e gelecek. Rusya, Afrin’de hava sahasını kapattığı an oradaki güç dengeleri de kaçınılmaz olarak değişecektir.

Erdoğan rejimi çaresizlik ve öfke içinde bugüne kadarki yalpalanma ve hatalarına yenilerini eklemeye kalkışırsa ülke için gerçek bir felaket olur. Ancak İdlib gelişmeleri, 15 Temmuz sonrası kurulan koalisyonun çökmekte olduğunun da bir göstergesi. Sonuçlarını sadece dış politikada değil, içeride görmemiz muhtemel. Yeni bir tasfiye süreci başlarsa şaşırmayın. 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums