- 7.02.2016 00:00
Suriyeli mültecilerin vatandaşlığa alınmasına içinde birazcık insanlık kırıntısı kalmış kimse karşı çıkamaz. Bu insanlar sebebi olmadıkları kanlı bir iç savaşın kurbanı. Gittikleri çoğu ülkede hoşgeldin diye karşılanmıyorlar. Medeniyetin beşiği kabul edilen ülkeler onlar gelmesin diye Türkiye'nin faşizan uygulamalarını bile içlerine sindiriyorlar.
Bu koşullarda, Erdoğan'ın Suriyeli mültecilerin vatandaşlığa alınacağına ilişkin açıklamasına kafadan karşı çıkmak gayriahlakidir. Burada sorgulanması gereken Erdoğan'ın niyetinin ahlakiliğidir.
Bu topraklarda yaşayan herkes çok iyi biliyor ki, Suriyelilerin yerinden yurdundan olmasında, çoluk çocuk demeden öldürülmesinde, Erdoğan'ın politikalarının çok ciddi bir rolü var. Erdoğan, politikayı insana verdiği değere göre değil, verdiği kararın kendi iktidarına yararlılığına göre veriyor.
Bakın, düne kadar MİT tırlarının Bayırbucak Türkmenlerine silah yardımı yaptığı iddiası vardı. Havuz Medyası hemen her gün Bayırbucak Türkmenlerini haber yapıyor, Rus vahşetinden söz ediyordu. Erdoğan, Putin'e bir mektup yazıp ‘‘Beni affedin'' dedi, bütün tablo değişti. Artık Bayırbucak Türkmenlerinden söz eden yok. Rusya ve Suriye ordusunun Türkmen Dağı'nı ağır bir bombardımana tabi tutması haber bile olmuyor.
Aynı şekilde, Suriye'de düşürülen Rus uçağının pilotunu öldüren gence o gün koruma veren AKP iktidarı, bugün aynı genç adamı cinayetten soruşturmaya tabi tutuyor.
Bu tabloya bakarak söyleyeceğimiz tek söz vardır: Erdoğan'ın hiçbir kararının insaniyetle ilgisi yoktur. Kararın kendi iktidarına yararlılığı söz konusudur. Suriyelilere vatandaşlıkta, Ulusalcı kadrolarla ortaklık da söz konusudur, çünkü üç milyon Arap yurttaşın hızla artan Kürt nüfusa bir önlem olacağı düşünülmektedir.
Erdoğan'ın başkanlık hayali yolunda birkaç milyon oyla, Ulusalcıların Kürt nüfusa önlem arayışının birleştiği bir noktadayız. Bunun insanlıkla falan ilgisi yok. Suriyelilere acıma hissi duyan bir insanın 80 yaşındaki insanlara, çocuğu memedeki kadınlara karşı bir üzüntü duymaması mümkün müdür!
Erdoğan sadece iktidar oyununa odaklanmış, bu uğurda herkesi bir piyon olarak gören acımasız bir siyasetçidir. Bu uğurda, herkes kurbanı veya kurtaracağı insanlar olmaya adaydır. Ergenekon'un savcısı olmakla avukatı olmak; Mavi Marmara'ya sahip çıkmakla anında satmak arasında onun için hiçbir fark yoktur. Hangi koşula hangisi uygunsa, onu kabul edip savunmakta tereddüt etmez.
Aslında başarının sırrı da budur. Kapitalistle, acımasız siyasetçiyle vicdanlı insanın farkı budur. Söylediğiniz her sözü yutmaya hazırsanız, yola çıktığınız her insanı her an satmaya hazırsanız, iktidar olmanın, zengin olmanın yolunu açmışsınız demektir. Hayat; varlık, güç ve insanlık arasında bir sınavdır. Herkes tercihini kendi yapar ve sonucuna katlanır.
Erdoğan tercihini açıkça insani değerlerden yana yapmamış bir siyasetçi. ‘Kardeşim Esad'dan, Esed'e, bugün tekrar Esad'a savrulmasının tek nedeni bu. Esad'a karşı olmasının nedeni, Sünni bir coğrafyanın halifesi olmak gibi absürt bir hayalin sonucuydu. Bugün tekrar ‘Kardeşim Esad'a dönmesi, bu hayalin saçmalığını ve kendisine verdiği zararı görmesinden.
Eğer, dünya tarihi Erdoğan gibi siyasetçiler ve felsefecilerle dolu olsaydı, insanlık bir arpa boyu yol alamazdı. Erdoğan, insanlık ve medeniyet tarihinin temsil ettiği her şeyin karşısındaki bir siyasetçidir ve tarihe de böyle geçecektir.
Yorum Yap