Ermeni Soykırımı ile yüzleşemeyenlerin Kürt meselesinde duruşu da değişmiyor

  • 5.02.2016 00:00

Almanya Parlamentosu’nun kararını ‘Alman Ekolü’ne ve üst akıla bağlamış Afrika’nın Sultan'ı… Suriye’de Kürtlerin yaşadıkları topraklar için savaşmalarını da buna bağlamıştı, 17-25 Aralık’ı da… Paralel Yapı gibi bir şey bu üst akıl… İşportacıların limon pazarlamasına benziyor. Onlar ‘Çaya, çorbaya limon’ diye bağırırlardı; bu ‘‘Paralel Yapı, üst akıl’’ diye bağırıyor. Yaptığı yaramazlığın sorumluluğunu üzerine almaktan korkan bir çocuk gibi davranıyor.

 

Ulus-devletler masum değildir. Hepsinin kanlı bir kuruluş tarihi vardır. Bu doğru ama en kanlılarından biri maalesef bu topraklarda yaşanmıştır. Osmanlı’nın sivil-asker bürokrasisi, sayılarının 1 ile 1.5 milyon arasında değiştiği belirtilen Ermeni tebaasını, kadın-çocuk ve yaşlı demeden tehcir etmiş, tecavüz etmiş, katletmiş; malına-mülküne çökmüş. Bugün IŞİD denilen örgütün Irak ve Suriye’de yaptığından çok farklı değil 1915’te yapılanlar. Medyanın gücü bu denli büyük olmadığı, bütün dünya kendi derdine düştüğü için bugünün koşullarında çekeceği tepkiyi çekmemiş.

 

Yazan yazmış… Tarihe not düşmüş…

 

Sonuç itibariyle Selçuklular Anadolu’ya geldiğinde bu topraklarda yaşayan bir halk, sadece Hıristiyan olmaları nedeniyle topluca yok edilmiş. IŞİD ve benzerlerinin bugün komşu coğrafyada yapmaya çalıştıkları da budur tam olarak. Sünni olmayanı sürmek, öldürmek, karısını ve kızını seks kölesi yapmak. Başka topraklarda yaşanan katliam karşısında tüyleri diken diken olanlar, bu olayın daha korkuncunun 100 yıl önce bu topraklarda yaşandığı gerçeğini kabule yaklaşmaya yanaşmıyorlar.

 

Niye?

 

Çünkü bugün Ergenekon dediğimiz yapı, aslında İttihat ve Terakki zihniyetinin bir devamı. Hala hayranlıkla baktığı, örnek aldığı kadroların Soykırım gibi yüz kızartıcı bir suçla tarihe geçmesinden şiddetle rahatsız. Türkiye’nin çoğu ilinde bu korkunç kıyımın baş sorumlularının adının verildiği caddelerin, sokakların olması; kimsenin bu isimlerin değiştirilmesini bile teklif edememesi bunun göstergesi. Katilleri ile övünen, onlara sahip çıkan bir toplum burası.

 

AKP’nin ve Saray’ın Ermeni meselesine giderek daha fazla sahip çıkması; 17-25 Aralık sonucu Ergenekon ile geliştirdikleri ilişkinin kaçınılmaz sonucu. MİT ve Dışişleri Müsteşarlığı’nda yapıldığı iddia edilen tayinler gerçek çıkarsa, bu durum daha da netleşmiş olacak. Ondan sonra geriye sadece Yüksek Askeri Şüra kararları kalacak. Oradaki atamalar, sistemin gerçek patronunun kim olduğunu ortaya koyacak.

 

Evet, Ermeni meselesi parlamentoların işi değildir ama siz işin gereğini yerine getirip gerçekle yüzleşmezseniz, devreye başkaları girer ve gereğini yapar. Alman Parlamentosu’na esip gürleyen Somali Sultanı, şimdi tekrar yanaşmaya çalıştığı Putin’in Rusya’sının da Ermeni Soykırımı’nı kabul ettiğini, Putin’in Soykırım’ın 100’üncü yıl dönümünde Erivan’a gidip anma törenlerine katıldığını bilmez görünüyor. Almanlar'ın Soykırımı kabul etmesi kabul edilemez, Ruslar’ınki edilir standartı var herhalde.

 

Sayıları giderek artan Meclislerin Soykırım kararını kabul etmesinin bir anlamı var mı? Elbette var. Birincisi, Türkiye’nin tepkisinin artık bir ağırlığının olmadığı, kimsenin ciddiye almadığı gerçeği. İkincisi şantaj üzerine kurulan bir dış politikanın ilk tökezlemede yüzünüze patlayacağı.

 

Türkiye’de milyarlarca Euro yatırımı bulunan, ticaret ilişkileri milyarlar ile ifade edilen, milyonlarca Türkiyeli’ye ev sahipliği yapıp her yıl milyonları Türkiye’ye tatile gönderen bir ülke, gözünü kırpmadan sizi çok rahatsız eden bir karar alabiliyorsa, öteki ülkelerin neler yapacağını düşünün.

 

Bu meselenin tarihi ilgilendiren yönü…

 

Soykırım'ın bir de bugünü, Kürtleri ilgilendiren yönü var.

 

Bugün Kürt coğrafyasında yürütülen yıkım politikası, geçmişle yüzleşememenin kaçınılmaz sonucu. Toplumsal sorunları sadece şiddetle çözmeye alışmış, ne yaparsa yanına kar kalacağına ikna olmuş bir devlet aklının, 100 yıl sonra aynı coğrafyanın kimlik taleplerine benzer yöntemlerle çözüm bulmaya çalışmasının nedeni budur. Mehmet Altan’ın deyimiyle esneyemeyen bir devletin tek sonu kırılma olacaktır.

 

Cizre için Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri’nin devreye girmesi, Rusya’nın IŞİD’e kimyasal silahlarımızda kullanılan kimyasalları satan Türk firmaların listesini Birleşmiş Milletlere sunması, Amerikan yönetimin IŞİD’e karşı müttefik olarak sizi değil de Kürtleri seçmiş olması, 100 yıl önceki koşulların olmadığın göstergesi. Buna ilaveten Kürtlerin Irak’tan sonra Suriye’de de bir devlet kuruyor olmaları gerçeği var.

 

Suriyeli Arap'ları alıp Kürtleri bu topraklara gönderme fikrinin devlet aklına sıcak geldiği, terör bahanesiyle Kürtlerin yerleşim merkezlerinin yakılıp yıkıldığı bir dönemden geçiyoruz. Evlerini terk eden Kürtlerin yerine Sünni Arap'ların yerleştirilmesi planlarını anlatıyor herkes.

 

Bu yol doğru bir yol değil. Sicilinize yeni bir leke eklemekten başka sonuç vermez. Çare, demokrasi, hukuk ve insana saygıdır.

 

ERGUN BABAHAN / HABERDAR

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums