Hizmet Hareketi’ne “Düşman Ceza Hukuku” uygulanıyor

  • 4.02.2016 00:00

 Orhan Kemal Cengiz'in Zaman gazetesi için Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru, Cemaat'e yönelik cadı avını tek tek örnekleriyle ortaya koyuyor. Bu dilekçe, iktidarın hukuk dışı uygulamalarına maruz kalan herkes için önemli çünkü Türkiye'de tecellisi artık imkansız hale gelen adaletin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde sağlanmasının altyapısı bu başvuruda yer alıyor. Bu hususu tekrar vurguluyorum, eğer buradaki başvurularınızdaki gerekçeleriniz, delillendirmeli ve hukuk mantığınız sağlam olmazsa, ne kadar haklı olursanız olun, AİHM'den sonuç almanız mümkün olmayabilir.

Yemek fabrikasından okullara kadar bu gaspa maruz kalan herkesin yargı yoluyla adalet ararken nihai hedefin AİHM olduğunu hiç akıldan çıkarmaması, bütün dilekçeleri bu mantıkla hazırlaması çok ama çok önemli. İmkanı olan her kişi ve kurumun, AİHM uzmanı bir hukuk danışmanıyla çalışması, başarının ilk koşullarından biri.

 

Zaman ve diğer organlara el konulmasına gelince. Orhan Kemal Cengiz, bu eylemin gazeteleri öldürmeye yönelik bir girişim olduğunun altını çizip bu nedenle tedbir uygulanmasını isterken şu hususların altını çiziyor:

 

Başvurucular, yukarıdaki kriterler göz önüne alındığında iki temelde “doğrudan”, “sistematik”, “kurumsal”, “idari uygulama” halini almış bir ayrımcılığın mağduru olduklarını ifade etmektedirler. Bu temellerden birincisi Zaman gazetesi ve diğer yayın organlarının hükümet karşısında eleştirel bir konumda bulunmalarını konu almakta, yani başvurucular “siyasi görüşleri” nedeniyle ayrımcılığa uğramaktadırlar. Ayrımcılığın ikinci temeli ise başvurucuların varsayımsal cemaat üyelikleri olup, onların sahip oldukları düşünülen dini inançlar hedef alınmaktadır.

 

- Başvurucular bu bağlamda, uzun süreden beri maruz bırakıldıkları kurumsal mobbingin siyasi yapısına dikkat çekmektedirler. Başvurucuların kanısına göre, Türkiye'de bir süreden beri, hükümete muhalif ve eleştirel yayın yapan medya organları iktidar ve sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıkça hedef alınmakta, fiziksel saldırıya uğramaktan, gücün suistimalini işaret eden mali ve vergi denetimlerine uğramaya, reklam gelirlerinden mahrum bırakılmaktan, mahkemeler tarafından hedef alınmaya kadar çok geniş bir yelpazede ayrımcı bir şekilde yaptırımlara maruz kalmaktadırlar.

 

- Gerçekten de, hükümete yakın medya organları hiçbir vergi denetimine uğramazken, içinde Zaman ve diğer Feza grubu yayınların da olduğu, muhalif çizgideki yayın organları aylar süren vergi denetimlerine tabi tutulmaktadır. İktidara yakın yayın organları her türlü habere ulaşabilirken, muhalif yayın organlarına akreditasyon uygulanmaktadır.

 

Yine başvurucular, Zaman gazetesi ve diğer Feza grubu yayınların çalışanlarına karşı açılan yüzlerce ceza ve tazminat davasının hem muhalif siyasi görüşlerini ve hem de varsayımsal cemaat üyeliklerini hedef aldığını belirtmektedirler.

 

- Başvurucular, son olarak maruz kaldıkları, kayyım ataması görünümlü fiili el koyma/de facto kamulaştırma uygulamasının ise Gülen cemaatine yönelik olarak yürütülen cadı avının bir sonucu olduğunu belirtmektedirler. Gerçekten de şu ana kadar kayyım atanan Koza Grubu, Kaynak Grubu ve son olarak Feza Yayın Grubu, tamamıyla ve sadece bu şirketleri yöneten ve çalışan kişilerin Gülen cemaatine olan varsayımsal üyelikleri nedeniyle hedef alınmışlardır.

 

- Hükümet ve Sayın Cumhurbaşkanı, Gülen cemaati mensubu olduğu varsayılan kişilere farklı muamele ve hukuki standartların uygulanması gerektiğini bütün kamuoyunun önünde ve açıkça savunmaktadırlar. Bu cemaate mensup olduğu varsayılan kişilerle mücadele etmek üzere bütün hukuk sistemi baştan sona yeniden dizayn edilmiştir.

 

- Bütün devlet kurumlarına her gün ve bütün kamuoyunun önünde, Gülen cemaatiyle mücadele etmenin bir beka sorunu olduğu ifade edilmektedir. Yani, Gülen cemaati mensubu olduğu düşünülen kişiler adeta bir “düşman” konumundadır.

 

- Gerçekten de uygulamaya bakıldığında, bu cemaatin mensubu olduğu düşünülen kişilere bir tür “düşman ceza hukuku” uygulanmaktadır. Bu cemaat mensubu olmanın bizatihi kendisi bir “suç” haline gelince, bu cemaate maddi yardımda bulunmak gibi, herhangi bir demokratik ülkede din hürriyetinin en basit temellerinden biri kabul edilebilecek bir edim bile, terör örgütüne yardım etmek gibi ağır bir suça dönüşebilmektedir.

 

- Nitekim Zaman gazetesine el konulmasına gerekçe olan Sulh Ceza hakiminin kararına bakınca da aynı düşünme biçiminin dehşet verici bir örneği ortaya çıkmaktadır. Sulh Ceza hakimi hiçbir somut suç isnadında bulunmadan Türkiye'nin en büyük gazetesini bir terör örgütüne dönüştürebilmektedir.

 

Bu dava AKP'nin bütün hukuksuzluklarının AİHM önünde çöküşünün örneği olacaktır. Evrensel hukuka güvenenler kazanacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums