- 18.04.2016 00:00
1915 Ekim'inde İngilizler Gelibolu'da sıkışmış, Sırbistan İttifak Devletleri taradından alınmış, Almanlar Kabul'da sorun çıkarmaya başlamıştı. Hatta tarafsız Pers devleti bile Türk-Alman ittifakına yaklaşmaya başlamıştı. İngilizler için iyi bir sonbahar olduğu söylenemezdi.
Townsend'in komutasındaki Hint Ordusu, Osmanlı Ordusu karşısında başarı kazanmış ve Bağdat'a yaklaşmıştı. Şimdi sorun, Bağdat'a saldırıp saldırılmayacağı idi. Townsend, Bağdat'a gelene kadar verdiği kayıplar ve lojistik hatlarındaki sıkıntı nedeniyle kışı Kut'ta geçirmekten yanaydı.
Ancak Genel Komutan Nixon, İngilizler için oluşan kötü havayı dağıtmak için Bağdat'ın alınmasında ısrarcı oldu.
Osmanlı Ordusu, adını Hz. Muhammed'in berberi Süleyman'dan alan Salman Pak'ta sıkı bir savunma hattı oluşturmuştu. Enver Paşa'nın amcası Halil Bey, Alman Goltz Paşa'nın komutası altında çalışmak için bölgeye yeni gelmişti.
22 Kasım 1915 sabahı, hava Mezopotamya koşulları için bile soğuktu. Sabah 8'de İngilizler üç koldan saldırıya geçti. Osmanlı sayıca daha fazla asker kaybetmesine rağmen (Osmanlı Ordusu 6188, İngilizler 4200 kayıp vermişti ama Osmanlı'nın 18 bin, İngilizlerin ise 11 bin askeri olduğu göz önüne alındığında İngilizlerin kaybı oransal olarak daha yüksekti.) siperlerde tutundu.
İstediğini elde edemeyen İngilizler 1 Aralık günü çekilmeye başladı. Salman Pak'ta güçleri tükenen İngilizler Kut'a vardı. Çamur, ağır silahları taşıyan araçların hareket etmesini engelliyor, bu silahlar İngilizleri kovalayan Osmanlı'nın eline geçiyordu.
11 bin 600 İngiliz askeri, sadece altı günlük gıda stokuyla Kut'un çamurlu duvarları içinde sıkışıp kalmıştı. Sonunda çaresiz teslim oldular.
Gelibolu ile birlikte Osmanlı'nın zafere ulaştığı muharebelerden biriydi Kut. Mustafa Kemal'in öne çıktığı ve savaşın kaderini gerçekten değiştiren Gelibolu yeni Cumhuriyet döneminde destanlaşırken, Kut biraz da komutanın Enver Paşa'nın amcası Halil olması nedeniyle unutturuldu.
Bugün AKP, Kut savaşını geçmişin parlak bir sayfası haline dönüştürmek istiyor.
Neden?
Çünkü AKP meşruiyetini Cumhuriyet'e değil, Osmanlı'ya ve İslam'a dayandırmak istiyor. Gelibolu'nun çehresini İslamileştirirken Osmanlı'nın son büyük zaferi gördüğü Kut'a sahip çıkıyor.
Abbasi İmparatorluğu'nun yerini alan Türk devletleri de, yabancısı olduğu halkı yönetebilmek için İslam ve Asya'daki hayali veya gerçek mitlere yaslanmıştı.
Cumhuriyet'i, Türk-İslam geleneğinden sapma olarak gören bu anlayış, 16 Türk devletinin giysileri ve bayraklarıyla simgelenen bir altın çağ üzerinden geleceği kurma hayali içinde.
Okulun yerini mektep ve medreseye bırakacağı yeni dönemde, 2. Mahmud ile başlayan Batılı kurum ve değerleri benimseme siyaseti de terk edilecek.
Ancak, Türklerin İslam'ın da desteğini alarak tarih sahnesine girdiği dönemden çok farklı. Silah ve teknoloji Batı'da. Hamaset, yozluk ve hukuksuzluk ise İslam toplumlarında. Altın Çağ ise geri gelmemek üzere batmış durumda.
(The Ottoman Endgame, Sean McKeekin ve A History Of Islamic Societies, Ira Lapidus kitaplarından yararlandım bu yazıda.)
Yorum Yap