- 23.03.2016 00:00
Amerika'nın Türkiye Büyükelçisi olarak görev yapmış Morton Abromowitz ve Eric Edelman geçen ay Washington Post'ta, Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben “Ya reform yapmalı ya da istifa etmeli” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazının çıktığı gün “Bu bir dönüm noktası. Bu yazıyı kesip saklayın” diye bir tweet attım. Çünkü yazanlar da yazının içeriği de sıradan değildi. Ağır, önemli ve ciddi uyarılar taşıyan bir yazıydı.
Yazının yayınlanmasının ardından Saray'ın basın danışmanı İbrahim Kalın da bir tweet attı ve iki büyükelçiye verdi, veriştirdi: “Kendisini sömürge efendisi zanneden iki eski ABD Büyükelçisi, ‘Erdoğan istifa etsin' diye yazı yazmış. Türkiye'ye talimat verdiğiniz günler geçti beyler.”
İnsan önüne Beyaz Saray'ınki gibi bir kürsü konup arkasına da iki bayrak asılınca kendisini Süper Güç'ün Sözcü'sü zannediyor herhalde. Öyle olmadığını dün patlayan haberle gördük. Türkiye'de Paralel Yapı, darbe, FETÖ yaygarasıysa kapatılan, polis ve savcıların tutuklanmasına neden olan 17-25 Aralık soruşturması Amerika'da açıldı.
Amerikan adalet sisteminin parlayan yıldızı olarak gösterilen Savcı Preet Bharara, Reza Zarrab'ın Amerika'ya ayak basması için beklettiği iddianamesini açıverdi. Miami'ye inişinde gözaltına alınan Zarrab, cumartesi günü mahkemeye çıkarıldı ve ‘İran'a yaptırımları by-pass ederek ABD'yi dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve kara para aklama suçları'ndan tutuklandı. Zarrab'ın tutuklanmasının ardından bir açıklama yapan FBI Başkan Yardımcısı Rodriguez de “Bu suçlamalar, gerçek iş ortaklarını saklayanlar için de bir mesaj olmalı” yorumunu yaptı.
Eğer perde arkasında gizli pazarlıklar olmazsa, Türkiye'nin tepe yönetimini, AKP iktidarını ve bakanlarını, bankalarını çok ciddi sıkıntıya sokacak bir gelişme bu.
Kendi bakanlarını, vakıflarını korumak için polis ve savcıları görevden alan, mahkeme kararlarını uygulamayan, hukuku devre dışı bırakıp yolsuzluk ve hırsızlıkları kendisine darbe girişimine bağlayan zihniyetin New York'ta görülecek bir davaya böyle bir müdahale şansı yok. Savcıyı görevden alıp New York Times'a kayyım atayamazlar.
AKP iktidarı, dış politikadaki hataları sadece Suriye ve bölgede yapmadı. Başta ABD olmak üzere, NATO müttefiklerine karşı da yaptı. Uyarıları ciddiye almadı, “Bana bir şey yapamazlar” duygusu içinde despotlaşan yönetim, bölgede uluslararası sistemi zora sokacak tüm adımların arkasında yer aldı.
Önce İran'da Zencani idama mahkum edildi, şimdi Reza Zarrab ABD'de 75 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Ortada kayıp 3 milyar dolara yakın bir para olduğu konuşuluyor. Amerikan filmlerinden bilirsiniz, orada savcı daha büyük balığı yakalamak için zanlıya pazarlık yapar. Konuşkan, suç ortaklarını ele veren bir sanığın cezası ciddi oranda düşürülür, serbest kalması bile gündeme gelebilir. Kendini kurtarmak için konuşması muhtemeldir.
Zaten küresel oyunun bu aşamasında Reza sadece bir piyondur. Bu dava giderek ‘rouge state' olma yolunda ilerleyen Türkiye'ye bir balans ayarıdır.
Görüşmelerle, yazılarla, uyarılarla Washington'ın mesajını almayanlar için kara ve sıkıntılı bir dönem başlamış bulunuyor. Türkiye bir parantezi kapatma dönemine geldi. İslamcı fanatizmin bölgeyi ve dünyayı kana buladığı bir dönemde bu grupların en iyimser bir terimle, bir kısmına sempatiyle bakıp onlara tırlarla silah gönderdiği bir zihniyetin işbaşında kalmasının sakıncaları hem Türkiye'de, hem Brüksel'de patlayan bombalarla bir kez daha ortaya konuldu.
Bu gelişme, Türkiye'nin kurucu ayarlarına dönmesini sağlayacak bir tek kurumun bile kalmadığının, yargı sisteminin iflas ettiğinin, Meclis'inin devre dışı kaldığının da göstergesi. Türkiye'yi rayına oturtmak sonunda ABD adalet sistemine düştü. Bir dönem büyük ihtimalle kapanıyor. Artık yarına umutla bakmak için çok önemli bir nedenimiz var. Biz kalacağız, onlar kaçacak.
Yorum Yap