Doğruyu söyleyen, memleketin ayakkabı kutularına sıkıştırılan dolarlarla soyulmasına karşı çıkan herkes hain… Selahattin Demirtaş da hain, Fethullah Gülen de, Can Dündar da… ODTÜ’nün seküler eğitime sahip çıkan öğrencileri de hain. 

Şehirleri parsel parsel satanlar, hukuku oyuncağa çevirenler, kupon arazi peşinde koşanlar ise vatansever. Onlar vatanın toprağını seviyor ama paraya çevrilecek toprağını seviyor. Vatan toprağı onlar için Katar’da, Malezya’da açılan hesaplara aktarılacak dolar anlamına geliyor. 

Vatanı işgal edilmiş düşman toprağı gibi görenler, soygunlarına, hukuksuzluklarına karşı çıkan, insan onuruna sahip çıkan herkesi hain, düşman ilan ediyor. 

Bu ülkenin bir dönem akıllı uslu kabul edilen adamları bile vurgundan paylarına düşecek kırıntı için 17- 25 Aralık’a darbe girişimi diyor, Güneydoğu’da yaşanan kıyımın sorumluluğunu Kürtlerin sırtına yüklüyor.Kabe’nin sınırını koruyan gazetelerinin sıcak ortamında cebine bakmayı tercih ediyor. 

Bu yılbaşına sadece muhalif oldukları için, “kral çıplak” deme cesareti gösterdikleri için çok sayıda insan demir parmaklıklar arkasında girecek. Diyarbakır’dan Silivri’ye uzanan bir yelpazede hırsızı yakalayan polisler, haklarında işlem yapan savcı ve hâkimler, gerçeği yazan gazeteciler, Kürt kimliklerine sahip çıkan gençler, kadınlı-erkekli hapiste. 

Herkesin birbirinden nefret ettiği bir toplum yaratmayı başardılar. İnsanları Paralel, Kürt, Alevi diye ayırıp kanlı bir ortama sürüklediler koca ülkeyi. İttihatçılar ne yapıyorsa aynısını yapıyorlar bugün. Sadece düşman, Ermeni değil; Kürt veya onlar gibi düşünmeyen Müslüman. 

Gerçekten o kadar korkuyorlar ki, Kürdistan’da yaşananları da, yolsuzluklarını gizler gibi gizliyorlar. Bayrampaşa’da patlayan bombayı da, Sabiha Gökçen Havaalanı’na yapılan havanlı toplu saldırıyı da, Haydarpaşa yangınını da yazamayan, sadece bir kişiyi, bir ekibi mutlu etmeye çalışan bir medya yarattılar.

Diyarbakır’a polisin zırhlı aracıyla girebilenlerden okuyoruz Kürdistan gerçeğini. 

O yüzden Suriye’de Türkiye’nin kırmızı çizgisinin falan kalmadığından da haberi olmuyor geniş kitlenin, Adana’da yakalanan ekibin aslında sarin gazı yapacak kimyasal madde peşinde oldukları için mahkum edildiğinden de. 

Demokrasi doğru ve sağlıklı bilgi alabilen, bunun sonucunda da yönetici sınıf konusunda kararını özgürce verebilen insanların yaşadığı bir toplumda var olur. Yalanlar, iftiralar üzerine kurduğunuz düzenin adı demokrasi olmaz. Sadece sandık bir sistemi demokrasi yapmaz. 

Türkiye, çok kısa bir an için yaşadığı demokratik sistemi çoktan geride bıraktı. Ülkenin batısında otoriter bir yapı, doğusunda açık faşizm var. Evinde uyuyan bebeklerin, elinde beyaz bayrakla yürüyen 80 yaşındaki insanların infaz edildiği bir rejime demokrasi denilemez. 

2015 karanlık ve kanlı bir yıl oldu. Dilerim 2016 umutlara, barışa ve özgürlüklere vesile olur. Hepinize mutlu yıllar.