- 16.12.2015 00:00
Türkiye’nin Güneydoğu’sunu kan götürüyor. Sınıra yakın bölgelerde devlet gücünü tankla, zırhlı araçla gösterebiliyor. Cizre’ye, Diyarbakır’a bakan biri buraların Amerikan işgalindeki Irak’tan olduğunu sanabilir.Tablo öyle vahim.
Daha da vahimleşeceği çok açık. Riskler çok yüksek. Türkiye’nin Cerablus takıntısı, çatışmaların Suriye’nin Kürt bölgesini de kapsaması ihtimalini içinde barındırıyor. Sınırların ortadan kalkacağı böyle bir tablonun bölge halkına ağır bedel ödeteceği kesin ama Türkiye’nin böyle bir gelişmeden kalıcı bir yara almadan çıkacağını düşünmek saflık olur.
Ankara’nın radikal dinci unsurlarla dansı, başta Amerika olmak üzere Batılı güçleri Kürtlerle işbirliğine zorladı.Sonuçta da NATO üyesi olan Amerika’nın silah verip eğittiği PYD’ye, bir başka NATO ülkesi olan Türkiye terörist demekte ısrar etti. Suriye’de ‘‘Kim, kimdir?’’ konusunda bile anlaşamayan Stratejik Ortakların, bölgenin geleceğine ilişkin tasavvurlarının tamamen farklı olduğu ortada.
Rus jetinin düşürülmesinin ardından güçlü komşu Rusya’yla da bölgeye bakıştaki farklılıklar ortaya çıktı. Şu anda yüksek sesle dile getirilmese de, her iki ülkenin tercihi Suriye’nin kuzeyinde laik bir Kürt bölgesi oluşturulması.
Türkiye’nin lümpen Siyasi İslam’a savrulmasıyla, bölgede şu anda seküler tek siyasi güç olarak Kürtler kaldı. Kadına verdikleri değer bile onları Batı dünyasının gözünde bambaşka bir yere koyuyor.
Irak Kürdistan’ında müttefik seçtiğiniz Barzani, görev süresi dolmuş, içeride desteği ciddi biçimde azalmış bir figür. Ankara’ya güvenle yaptığı hamlelerin o bölgede de yeni sorunlar yaratması muhtemel.
Böyle bir tabloda AKP, kendi sınırları içindeki gerilimi daha da artıracak, siyaseti sahneden tamamen çıkaracak adımlar atıyor. Kürt siyasetçilerin yok sayılması, hakaretlere maruz bırakılması, yeniden müzakerenin ancak kanlı bir çatışma döneminden sonra başlayabileceğine işaret ediyor.
Kazananı olmayacak, kaybedeni çok olacak bir çatışma dönemi bu. Türkiye’nin sadece doğusu ile sınırlı kalmayacak bir çatışma dönemi.
Çatışmacı atmosfer Erdoğan’ın baskıcı politikalarını sürdürmesini, muhtemel bir başkanlık referandumunu MHP’nin desteğiyle kazanmasını mümkün kılacak gibi görünüyor.
Karşınızda bir grup silahlı genç yok. Arkasında güçlü bir halk desteği olan bir hareket var. Bombalar, Kanaslı suikastlar bu desteği daha da artırma sonucundan başka bir şey vermiyor. Verse, 40 yıl önce alırdınız zaten.
PKK’yı bir müzakere masasında muhatap alarak, bir terörist ilan ederek geldiğiniz nokta ortada. Diyarbakır’da öldürülen herkes PKK ve Kürt bayrağına sarılı tabutlarla toprağa veriliyorsa, bu törenlere katılan binlerce insan ‘Biji Apo’ diye bağırıyorsa, bu mücadeleyi havadan bombardımanla kazanamazsınız.
Türkiye büyük bir yangına doğru hızla ilerliyor. Bu ülkenin Meclis’i televizyon programı izler gibi gelişmeleri izliyor. Vebali üzerinde olacak bu sessizlik ve duyarsızlığın.
Yorum Yap