AKP ve Erdoğan, Türkiye’de tankı ve topuyla üzerine gittikleri Hizmet Hareketi’ni yurtdışında etkisiz hale getirme çabalarında o kadar başarılı olamadı. Neden?

Birincisi, Hizmet bulunduğu ülkelerde yıllardır var ve varlığı o ülkelere hiçbir zaman tehdit olmadı.İstihbarat örgütlerinin yakından takip ettiği Hizmet hareketi, o ülkelerin müfredatına mutlak şekilde uyan eğitim ve diyalog çalışmalarına odaklandı, ülkeler arası ticari işbirliğini destekledi. 

Hizmet, bu ülkelerin herhangi birinde en küçük bir yanlış yapsaydı, oralarda barınması mümkün olmazdı.

İkinci olarak, bu okullar uzun zamandır orada. Öğrencileri ya ülke yönetiminde etkili elitlerin çocukları ya da buradan mezun olup devlet kademelerinde yükselmiş insanlar. Böyle bir halka, Hizmet’e açık koruma sağlıyor. 

Üçüncüsü ise AKP’nin uluslararası şöhreti. Adı, yolsuzluk, hırsızlık, baskı ve hukuksuzlukla anılan, IŞİD’in yatak arkadaşı olarak öne çıkan AKP’nin söylediği hiçbir sözün değeri yok, itibarı ayakkabı kutularındaki paralar gibi sıfırlanmış durumda. 

Hizmet öfkesinden gözü dönen AKP kadroları şimdi dünyaca ünlü bir hukuk firmasıyla anlaştı ve Amerika’da davalar açıyor. Bu davalar, Hizmet’in AKP’yi ve Siyasal İslamcı çizgisini mahkûm ettirmek için büyük bir fırsat ve büyük ihtimalle de öyle sonuçlanacaktır. 

Nedeni gayet açık: Bugün İslam dünyasının yaşadığı sıkıntının temelinde, Avrupa’nın Akıl Çağı’nı yakalayamamış olmak yatıyor. Seküler eğitimden uzak yetişen Müslüman gençlik, farklı şekilde yorumlanmaya açık kutsal metinlerin Batı ve medeniyet karşıtı yorumuyla yetişiyor. 

Paris’in banliyösündeki gençle, Afganistan’daki genci birleştiren nokta, seküler eğitim eksikliğinin fanatik imamlar, dini kanaat önderleri tarafından doldurulmuş olması ve yoksulluk. 

AKP, gerek Türkiye’de giderek dinileştirdiği eğitim sistemi, gerekse özellikle Suriye’de desteklediği radikal İslamcı örgütlerin eğitim sisteminin Hizmet’in eğitim sistemiyle kıyaslanmasına, hem de Amerikan yargısı önünde fırsat verdi. 

Amerika’da görülecek davada milyonlarca dolar ödenen hukuk firmasının karşısına, Obama’nın da almış olduğu Nobel Barış Ödülü’nün sahibi Tunuslu’nun tanıklığıyla çıkılabilir mesela. 

CNN International’a konuşan Nobel Barış Ödülü sahibi Tunus Genel İşçi Sendikası Başkanı Hüseyin Abassi, “IŞİD’in arkasında Türkiye ve Katar’ın olduğunu, her türlü desteği verdiklerini zaten herkes biliyor”deyiverdi. Amerikan yönetiminin teşvikiyle son dönemde bu ülkeye yakın bir politika izleyen CNN, yayını anında kesti. Ancak mahkeme salonunda böyle bir imkân olmayacak tabii. 

AKP yönetimi, Amerika’da açtığı dava ile kendi Siyasi İslam’ını; Batı nefreti, kadın erkek eşitliğini inkâra yaklaşan bir temele oturtulmuş İslamcı eğitim sistemiyle Hizmet’in eğitim anlayışını karşılaştırma fırsatını sağladı. 

Bu Siyasi İslam’ın eğitim anlayışıyla Hizmet’in eğitim anlayışının yargılandığı bir davadır. Amerikan mahkemesinin vereceği hüküm, Batı’nın, aklı mı yoksa dini fanatizmi mi tercih ettiğinin göstergesi olacaktır.