- 30.09.2015 00:00
Hiçbir yargı kararı olmadan, keyfi şekilde ‘Paralel’ diye suçladığı Bugün TV, Mehtap TV ve Samanyolu’nu sözde özel Tivibu’dan iktidarın talimatı doğrultusunda çıkarmak onlarda...
Kürtçe yayın yapan Dicle Haber Ajansı ile Azadiye Welat gazetesinin merkezini sudan bir sebeple basıp 32 çalışanını gözaltına aldırmak onlarda…
İktidarı kızdırmayayım diye ekran ve sayfalarını Kürtlere kapatan, beyefendiyi rahatsız edecek haber yapmamaya özen gösteren Aydın Doğan’a, PKK’lı, Paralelci, Almancı, Amerikancı diye daldırmak da onlarda…
Dönüp bakarsanız, kepaze yayın yapan Havuz Medyası ile sosyal medyada beyefendiyi eleştirenleri küfür bombardımanına tutan Aktroller dışında kimseyi beğenmiyorlar.
Hep övgü bekliyor, bir tek eleştiriyi kaldıramıyorlar. Yolsuzluklarını yazanlardan nefret ediyorlar.
İktidarı kaybetme korkusunun iyice paronayaklaştırdığı iktidar kadroları, başta Kürt medyası olmak üzere tüm muhalifleri susturmak için seferber oldu.
SİNDİRMEK SUSTURMAK...
Amaç, 1 Kasım’da hileyle hurdayla da olsa tek başına iktidar olacak sayıyı yakalamak ve Meclis’te hesap verme sıkıntısından kurtulmak. Her gün çıkıp “PKK’yı ezdik” diye naralar atan, ardından verilen şehitleri görmezden gelenler en çok Kürt coğrafyasında ölen sivillerin haberlerini yapan DİHA’dan rahatsızdı. Terörist diye yaftaladığı insanların aslında bebek veya yaşlı kadınlar olduğunun ortaya çıkmasını istemiyordu.
Dünya değiştiği için artık gazeteler, matbaaları ve binalarıyla havaya uçurulamıyor. Onun yerine çalışanları gözaltına alınıp tutuklanıyor. Mehmet Baransu, Hidayet Karaca, Gültekin Avcı derken şimdi 32 gazete ve ajans çalışanı birden gözaltında.
Haklarında Cumhurbaşkanı’na hakaretten dava açılan benim gibi isimlerle, soruşturmaları süren onlarca gazeteci de cabası.
Sindirmek, korkutmak, susturmak ve de keyiflerince hüküm sürmek istiyorlar ama nafile çaba.
GERÇEKLERDEN KORKANLAR...
Teknolojinin ulaştığı bu aşamada özgür sesleri kısmak mümkün değil. Gerçek, tıpkı dağdan gelen kar suları gibi yatağını bulup sonunda hedefine ulaşıyor. Nehrin denize kavuşması gibi, geniş yığınlarla bir şekilde buluşuyor.
Gerçeklerden, ayıbı ve açığı olan korkar…
AKP özellikle son beş yılda yaptığı haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzlukların hesabını vermekten korkuyor. Gazeteler doğruları yazar, televizyonlar doğruları söylerse gidişleri hızlanır diye düşünüyor.
Ama öyle değil…
Bakın, kimse artık şehit düşen evladının arkasından “Vatan sağolsun” diyerek sessizce sineye çekmiyor. Rütbeli subayların yakınları bile isyan edip bu savaşın nedenini sorguluyor.
Çünkü artık can verenler kentli çocuklar. Geleceğe dair umutları, geride bıraktığı şeyler olan insanlar. Gariban köylüler gibi sessizce gitmiyorlar. Üstelik gazeteler böyle istediği için olmuyor bu, halk doğruyu gördüğü için oluyor. Sonları geldi.
Yorum Yap