- 20.09.2015 00:00
Anketler 1 Kasım seçimlerinde de mevcut tablonun değişmeyeceğini gösteriyor. AKP, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da bir çılgınlık yapıp Kürt oylarını manipüle etmeyi denemezse, Meclis yine dört partili olacak. Dört partili bir Meclis’te AKP’nin tek başına iktidar olması ise mümkün değil.
Anketler, namuslu bir koşulda yapılacak bir seçimde AKP oylarının 40’ın altına inmesinin kuvvetli bir ihtimal olduğunu da gösteriyor. Andy-Ar, Metropoll gibi namuslu kamuoyu araştırma şirketlerinin çalışmaları bu olasılığı ortaya koyuyor.
Rusya’nın tüm ağırlığıyla Suriye denklemine dahil olması, uçak, tank, askeri personel, helikopter göndererek Esad’ın düşmesine izin vermeyeceğini göstermesi, Suriye’de bir savaş çıkarıp seçimleri erteleme ihtimalini devre dışı bıraktı.
EĞER AKP DAHA DA GERİLERSE...
Aslında bu ihtimal hiç bir zaman var olmamıştı ama AKP’nin seçimi bir kez daha kazanamamasına dayanamayacak üst yönetimin böyle bir seçeneği düşündüğünü iddia edenler vardı.
Seçim olur ve AKP bugünkü durumunu korur veya daha da gerilerse, Erdoğan ne yapar?
AKP’nin içinde olmadığı bir hükümet formülünü düşünmek gerçekçi olmaz. Yeniden bir erken seçim kararı ise halkta infial yaratır. HDP denkleme dahil edilmeyeceğine göre, CHP veya MHP ile koalisyon gündeme gelecektir.
Erdoğan böyle bir koalisyona razı olabilir mi?
Saray’ının giderlerinin Meclis’in elinde olmasına, örtülü ödeneğinin kaldırılmasına, Meclis komisyonlarının 17-25 Aralık başta bütün yolsuzluk ve hukuksuzluk dosyalarını açmasını kabul edebilir mi?
SEÇİM ÇÖZÜM OLMAYABİLİR!
Sadece bu değil…
Koalisyon ortağı partinin Saray’ı ve kendisini kabul etmemesini içine sindirebilir mi?
Erdoğan’ın gücünün bu kadar açık olduğu AKP, bu koşullarda koalisyona evet diyebilir mi?
Dese bile, böyle bir Meclis çoğunluğu, Türkiye’nin acil ihtiyacı olan Kürt reformunu gerçekleştirebilir mi? Bu reformu, mevcut çatışma ortamından bağımsız düşünüp bölge halkını tamamen şiddet karşıtı yapacak bir anayasal düzenlemeye gidebilir mi?
Sorular çoğaltılabilinir.
Ama açık olan bir gerçek var. Seçimin Türkiye’yi düze çıkarmayacağı, acil sorunlarına bir çözüm bulamayacağı.
Türkiye büyümenin düşük, çatışma ve gerilimin yüksek olacağı gri bir döneme giriyor. Siyaset kurumu dertlere deva olmaktan giderek uzaklaşıyor. Bu demokratik sistem açısından çok ciddi bir sıkıntı.
Elbette Adalet Bakanlığı’nın Saray'ın sıkı denetiminden çıkarılması, mahkemelerin normal işleyiş düzenine dönme ihtimalinin olması bile nefes aldıracak bir gelişme.
Ancak ülkenin önünde olan devasa sorunlara bir çözüm değil. Abdullah Gül’ün işaret ettiği gibi, Türkiye’nin G-20 üyeliğinden düşmesi artık an meselesi.
Yorum Yap