HDP Seçim Beyannamesi’ni tanıtmak için mütevazi bir salon, mütevazi bir sunum seçmişti. Salonu oluşturan kalabalık HDP’nin Türkiye’nin yeni çizdiği yeni yolun göstergesiydi. Salondaki kalabalık Türkiye’nin her rengini temsil eder nitelikteydi.

 Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın sahnedeki görüntüsü, ülkenin en büyük sorunu kadın-erkek eşitliği olan bir toplum için müthiş bir mesajdı. Türkiye’nin önde gelen kanallarının canlı yayınladığı, önemli gazetecilerinin gelip salonda izlediği bir toplantıydı bu.

Bu ilgi, gündeme gelen sorular ve HDP’nin duruşu, partinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iddia ettiği gibi terörle bağlantılı bir parti olduğu söyleminin temelsiz olduğunun açık bir göstergesiydi.

BEYANAMEDE SOL DEĞERLER...

HDP gerçekçi, ayakları yere basan bir program ortaya koydu. İşçiden emekliye, eşcinselden yoksula kadar herkesi kapsayan bir beyanname ortaya koydu. Esprilerle süslü, birlikten, bütünlükten yana bir programdı.

 HDP bildirisinde, özerklik ve Kürt meselesini tek başına öne çıkarmayan, bu meseleyi de genel demokratikleşme sorununun bir parçası olarak gören bir anlayışın yansımasını gördük açıkçası.

 HDP, seçim sandığının güvenliğinin, oyların çalınmasına izin vermemenin önemini kavradıklarını da gösterdi.

 HDP bu seçimin kilit partisi konumunda. Cumhuriyet’in dünkü manşetinde de görüldüğü gibi alacağı oylar, AKP’nin tek başına iktidar olmasını engelleyecek nitelikte.

 Demirtaş ve arkadaşları tüm Türkiye’yi kucaklayan bir dil ve programla çıktı seçmenin karşısına. Uzun zamandır unuttuğumuz sol değerlerle karşılaşmak beyannamenin bir başka hoş yanıydı.

 Yoksuldan, adaletsizlikten şikayetçi olarak iktidara gelen AKP’nin unuttuğu, sadaka ekonomisine bağladığı kitlelere hitap eden bir program sundu HDP. Asgari ücreti, DİSK’in 4 kişilik aile için belirlediği yoksulluk sınırı olan 3 bin 600 liranın yarısı olarak önermesi akıllıcaydı.

 AKP POLİTİKALARI DUVARDA...

 AKP, kendi başlatıp durdurmaya çalıştığı değişimin kurbanı oluyor. HDP, Kürt sorununun değil, Türkiye’nin tüm sorunlarının çaresi olarak sunabiliyor kendisini. Kürtçe kadar Türkçe sloganlarla koyuyor iddiasını ortaya.

 Ermeni meselesinden Romanlara, çocuğa şiddetten hapishanelerin durumuna kadar vicdanları rahatsız eden her konuda bir sözü olan bir parti HDP.

 Demirtaş’ın giderek yükselen kimliği, yumuşak üslubu, esprileri, Erdoğan’ın öfke nöbetlerinden, asık suratından bıkan halk için bir sığınak haline geliyor.

Gerek Demirtaş, gerek Kılıçdaroğlu, kavgadan, sıkıcılıktan uzaklaşmış kitleler için ciddi bir alternatif olarak ortaya çıkıyor.

 AKP’nin çevreyi yok sayan, kentleri yaşanmaz hale getiren ranta dayalı anlayışı, bir küçük grubu zenginleştirmeye dayalı politikaları, hukuk tanımazlığı gelip duvara dayandı.

 HDP’nin barajı aşıp Meclis’e doğru ilerleyen ayak sesleri sadece AKP ve Erdoğan’ın önünü kesme çabasından ibaret değil, yeni bir arayışın açık göstergesi...