DHKP-C, adını daha çok devlet bağlantılı eylemlerle duyuran bir grup. Özdemir Sabancı Suikasti

bunun en çarpıcı örneklerinden biriydi...
 
‘Derin devlet’ dediğimiz yapının mesaj vermek, gündem değiştirmek amacında yurt içi ve yurt dışında devreye soktuğu, uyuşturucu ticaretine bulaştığı iddiaları hiç eksik olmadı.
 
Özdemir Sabancı Suikasti’nde Fehriye Erdal’a güvenlik belgesinin Susurluk kazasında ölen bir polis müdürünün verdiği ortaya çıkmıştı. Erdal, suikast sonrası NATO Gladyosu’nun merkezi Brüksel’e kaçmış ve Türkiye iadesi için ciddi girişimde bulunmadığı için orada kalmıştı.
 
Şimdi bu örgüt dün öğle saatlerinde adliyeye silahla girip Berkin Elvan davasına bakan savcı Selim Kiraz’ı rehin aldı, Twitter hesabından savcının ağzı bantlı, kafasına silah dayanmış bir fotoğrafını yayınladı. Ben bu yazıyı kaleme aldığımda terörle mücadele ekipleri, özel timler savcının odasının bulunduğu katı abluka altına almış, operasyona hazırlanıyordu.
 
STALİN VE HİTLER ÖRNEKLERİ
 
Şimdi, bu çocukları bu eyleme gönderen ‘üst akıl’, devletin bu talepleri kabul etmesinin imkansız olduğunu baştan bilir. Teslim olmadıkları takdirde, ‘intihar eylemi’ olarak nitelenecek bir girişimde
bulundukları kesin. Eylemcilerin istekleri de dikkat çekici.
 
Berkin Elvan’ı öldürmekle suçlanan polislerin halk mahkemesinde yargılanması, kendilerinin serbest kalması. Bu arada da, İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile görüşme... Tuhaf bir şekilde, taleplerini yerine getirecek bir iktidar yetkilisi yok.
 
Sonu kanlı bitmesi muhtemel bir eylemin sonuçlarına bakmak için erken olabilir ama Türkiye’de hakim paranoyak atmosferi daha da kirleteceği ve her türlü hak talebini terör eylemlerine destek olma suçlaması kapsamına sokması muhtemel...
 
Rusya’nın Kirov Suikasti, Stalin’in Komünist Parti içindeki muhaliflerini temizleme yolunu açmıştı, Almanya’nın Parlamento yangını da Hitler’e benzer bir uygulama imkanı sağlamıştı.
 
Seçime 60 gün kala, şaibeli bir örgütün Gezi muhalefetinin simgesi haline gelmiş bir çocuk adına böyle bir eyleme girişmesi, insanın aklına benzer olasılıkları getiriyor.
 
KAFALARDA DEMOKRASİ YOK
 
Ergenekon ve Balyoz davalarını rafa kaldırarak derin devlet unsurları ile barış yapanların kafasında daha fazla demokrasi, hukuk veya adalet olmadığı kesin.
 
Seçim öncesi yapılan kamuoyu araştırmaları kafaları karıştırıcı nitelikte. AKP’ye mutlak çoğunluk sağlayan yandaş anketler kadar, hükümet kurmasını zorlaştıracak bir çoğunluk veren tarafsız araştırmalar yayınlanıyor.
 
Erdoğan’ın Kürt meselesinde 180 derece çark etmiş olması, AKP tabanından MHP’ye bir kayış olduğunu gösteriyor.
 
Kabataş yalanının herkesin yüzüne çarpıldığı dönemde, demokratik muhalefeti zora sokacak böyle bir eylemin kime yarayacağına bakmak en doğru ipucudur.
 
PKK’nın ateşkese uyduğu, CHP’nin ön seçimiyle gündem olduğu, MHP’nin çıkışa geçtiği dönemde bu eylemin karlısı kim olur sizce…