- 27.03.2015 00:00
Erdoğan Ailesi’nin dava açtığı gazeteciler arasına ben de katıldım sonunda. Türkiye’de Erdoğan Ailesi ile davalı hale gelmeden namuslu gazetecilik yapmak giderek imkansız hale geliyor. Yargı sisteminin içinde bulunduğu durum adaletin bir silah olarak iktidar tarafından hoş görülmeyen fikirlerin susturulmasında etkili bir araç haline gelmesine imkan sağlıyor. Yargı açısından kimilerinin beğenmediği 12 Eylül reformunun fersah fersah gerisine düştük.
Türkiye’de ve dünyada Türkiye ile ilgili kesimlerde bu davaların, alınan kararların amaçları gayet iyi biliniyor. O yüzden Türkiye her geçen gün daha parçalı, daha itibarsız bir ülke haline geliyor.
Bu haliyle Türkiye giderek Abdülhamid İstibdadı’nı andıran bir döneme girmiş bulunuyor. Aydınların sürgünle hapis arasında bir tercih yapma zorunda kaldığı, bir çok insanın Avrupa’nın başkentlerine dağıldığı, ruhunu Sultan’a satanların ise zenginlik ve refaha kavuştuğu bir ülke.
ZENGİNLEŞME ARACI: MEDYA
O dönemde Sultan’a bayrak açıp yurtdışına çıkan nice isim arasında zorluklarla başa çıkamayan, paranın tatlı yüzüne dayanamayıp teslim olan nice isim olduğunu biliyoruz. Ama sonuna kadar haklı mücadelesinde direnen, önüne konulan paraları elinin tersiyle itenler olduğunu da.
Sultanların adı değişse de, amacı değişmiyor;
Muhalefeti susturmak, yolsuzluklarının ortaya çıkmasına engel olmak, keyfi yönetimlerine engel olarak gördüğü kişi ve kesimleri imha etmek…
Türkiye bir türlü demokratik olgunluk dönemine erişemediği, bu yolda bir ileri iki geri gittiği için dönüp dolaşıp benzer noktada buluşuyoruz.
Medyayı kişisel zenginleşme aracı olarak kullanma geleneği bu iktidarla başlamadı. Yakın dönemde benzer yöntemleri kullanarak insanlara hayatı zindan edenler hiç bir hesap ödemedikleri için AKP de aynı yöntemi pervasızca kullanmakta sakınca görmüyor.
Başörtülü genç kadının yerini Erdoğan’a biat etmeyen gazeteciler alıyor, sansür ve baskı tarihte eşi benzeri görülmemiş şekilde artıyor. Tüm fark bu.
TEMİZ BİR İSİM BIRAKMAK!
Dışarıdan bakınca, Amerika’ya gelip ülkemizi yakından takip eden insanlarla konuşunca insanın içi daha da kararıyor açıkçası.
Herkes Türkiye’de ne olup bittiğinin, yasa dışı yollarla elde edilen servetlerin, baskı rejimlerinin, ülkenin başı boş bir mayın gibi bölgede dolaştığının farkında. Ama İran’la nükleer pazarlıkta Ukrayna’ya, IŞİD’den Yemen’e kadar daha acil çözüm bekleyen sorunlar var. Türkiye her türlü sıkıntısına rağmen bu listenin en üstlerinde yer almıyor.
Ama dikkatlice izleniyor, yapılanlar bir bir not ediliyor.
Kürt meselesinden insan haklarına, ekonomiden dolar kuruna kadar her gelişme radar altında. Popüler desteği olan bir otoriter rejimle mücadele yöntemleri tartışılıyor.
Türkiye 12 Eylül faşizmini, yargısız infazları aştı geldi. İnsanlar işkencelerde can verdi, gençler bir hakka sahip çıktığı, ana dilini konuştuğu için öldürüldü. Bana açılan dava, ödenen bu ağır bedeller karşısında konuşulması ayıp bile kaçabilecek bir gerçekliktir. Çocuklara para bırakmaktansa, temiz bir isim bırakmak uğruna her türlü bedeli ödemeyi haklı kılar açıkçası.
Yorum Yap