- 21.03.2015 00:00
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin önemli isimlerinin neredeyse tamamı İstanbul, İzmir’den aday olmaya kalkınca büyük küskünlükler ve kırgınlıklara yol açmamak için doğru bir karar verdi ve önseçim kararı aldı.
Partilerin bugünkü delege yapısıyla ne kadar sağlıklı olur bilemem ama sonuçta listenin, liderin talimatıyla değil de parti tabanının kararıyla belirlenmesi bile demokratik bir gelişmedir ama bu seçici kurulun ne kadar demokratik biçimde belirlendiği sorusunu akılda tutmak kaydıyla.
Bu sistemin partiye kayıtlı herkesin oy kullanma hakkına sahip olacak şekilde genişletilmesi ve parti içi mafyalaşmanın önlenmesi mutlaka gerekir. Yine de önseçim liderlik sultasını yıkma yolunda önemli bir adımdır.
ALKIŞLANACAK BİR TAVIR
Her partide önseçim kargaşasına sokulamayacak kadar değerli ve önemli isimler olacaktır elbette. Özellikle ekonomi, dış politika gibi uzmanlık isteyen alanlara yoğunlaşmış ama partinin çizgisine gönül vermiş insanlara her zaman kontenjan ayırmak gerekir. Aksi halde siyaset yerine yıllarca alanlarında çalışmayı seçmiş insanlara siyasetin kapısını kapatmış, uzmanlıklarından mahrum kalmış olursunuz. Bu partiye olduğu kadar, ülkeye de kötülük olur.
Şimdi CHP lideri kendisine bir kontenjan ayırmadı ve İzmir’den önseçime katılma kararı aldı. Siyasetin kendine has cilveleri nedeniyle listede birinci sırada yer almama ihtimali bile var.
Kılıçdaroğlu’nun buna rağmen önseçim kararı alması alkışlanacak bir tavırdır ve diğer liderlere de örnek olması gerekir. Türkiye’de parti içi demokrasi gelişip yerleşmeden gerçek demokrasinin yerleşmeyeceği ortada çünkü. Siyasi partilere anonim şirket muamelesi yaparsanız, siyaseti de sürekli kar payı alma uğraşı haline getirirsiniz, sonuç da bugün olduğu gibi eşi görülmemiş bir yolsuzluk sistemi olur.
PARTİ İÇİ DEMOKRASİ ŞART...
Burada sıkıntı, Kılıçdaroğlu’nun önseçime girmesi değil, partini ağırlıklı kesimi profesyonel siyasetçilerden oluşmuş Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyelerinin bu yarışa girmeme kararında yatıyor. MYK’nın aralarında Gürsel Tekin, Haluk Koç gibi tanınmış siyasetçilerinin de aralarında olduğu 15 isim kontenjandan aday gösterilme yolunu seçti.
Şimdi Sayın Gürsel Tekin bu partinin İstanbul İl Başkanlığı, Genel Başkan Yardımcılığı gibi en kritik görevlerinde bulunmuş bir isim. Bizzat yöneticiliğini yaptığı bir teşkilatın düzenleyeceği bir önseçime girmemesinin iki nedeni olabilir.
Birincisi, teşkilatın demokratik yöntemlerle seçilmiş olması delegelerin partililerin özgür iradeleriyle belirlenmiş olması yolunda duyduğu açık kuşku. Tekin, bu delegelerin parti içi oyunlar sonucu kendisine düşman bir ekip tarafından belirlenmiş askerler olduğuna inanıyor olabilir, o zaman CHP’nin yaptığı önseçimin bir anlam ve değeri kalmaz, çünkü parti içi demokrasiye hizmet etmesi mümkün değildir.
İkincisi ise bu delegelerin özgür iradeyle belirlenmiş, hiç bir parasal çıkar, etnik veya mezhepsel kaygı gütmeyen bir grup oluşturmasına rağmen, Tekin’in kendinde bu tabanı ikna gücünü bulmamasıdır.
İkisi de CHP’nin yönetim anlayışı ve geleceği açısından risk ve tehdittir.
Yorum Yap