Erkek egemen, Sünni mezhepçi bir dille yaklaşıyor kadın sorununa da maalesef. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin son ret kararında vurguladığı üzere, herkesi tek tip din eğitiminden geçirip tek tip insan yapmakta kararlı. O nedenle, sözlerini sorgulayan herkese öfke ile tavır alıyor.

Bu öfkeli eleştiri dalgasından nasibini, Özgecan Aslan’ın hunharca öldürülmesine tepki gösteren feministler de nasibini aldı: “Kadının, Allah’ın erkeklere bir emaneti olduğunu söylüyorum, bu feministler filan var ya, bunlar da çıkıyor ‘Ne demek, kadın emanetmiş’ diyor, ‘Bu, bir hakarettir’ diyor. Ya senin bizim medeniyetimizle, bizim inancımızla, bizim dinimizle ilgin yok ki.”

LAİK ÇİZGİDEN AYRILIŞ 

Demokratik, laik bir hukuk devletinde kimseninin başkasının dini inancıyla ilgisi olma zorunluluğu yoktur. Dileyen dilediğine inanır, istemediğine inanmaz. Buna din dahil.

Ama Türkiye hızla laik çizgisinden uzaklaşıp Sünni bir devlet görünümü aldığı için artık bu konular tartışılmıyor bile. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın din referanslı tüm açıklamaları doğal kabul ediliyor.

Feminizm, modern çağ kadın hareketinin en önemli felsefi akımlarından biridir. Kadın hakları konusunda atılan pek çok önemli adımda feministlerin imzası vardır. Erkek egemen bir toplumdan eşitlikçi bir topluma geçişi yönünde atılan adımlarda bu hareketin izleri vardır.

Ayrıca her toplumsal olayı getirip din penceresinden tartışmak, hem laiklik ilkesini zedelemekte hem de tartışmayı kolaylıkla dine ve inanca saygısızlık çizgisine taşıma riski taşımakta. Eğer, inancınıza saygı istiyorsanız, her konuyu inançlar üzerinden tartışmaktan vazgeçmeniz gerekir.

“EŞİTLİK FITRATA TERS!” 

Erdoğan, Kürt’ü, Alevi’yi, laik olanı, kadını, çocuğu sadece Sünni inanç boyutunda görüyor ve ‘öyle yetişsin’, ‘öyle yaşasın’, ‘ona uygun giyinsin’ istiyor. Hasan Cemal dün t24.com.tr’deki köşesinde AKP’lilerin kadınlara yönelik şu sözlerini derlemişti:

‘‘Tayyip Erdoğan demiş ki:

‘Makyaj yapan kadının kaportası bozuktur.’

Demiş ki: ‘Kadın mıdır, kız mıdır bilemem.’

Demiş ki: ‘Kadın erkek eşit olamaz, fıtrata ters.’

Bülent Arınç buyurmuş:

‘Kadın iffetli olacak.’

Buyurmuş: ‘Kadın mahrem, namahrem bilecek.’’

Kadınlara yönelik böyle bir dil kullanan yöneticilerin kendileri gibi düşünmeyen kadınların tepkilerini baskı ve tehditle sindiremeyeceğini bilmesi gerekir. Bu tip aşağılanmalara sessiz kalan, tepki vermeyen, boyun eğen kadın zaten kadın olma hakkından vazgeçmiş demektir. Anlamıyorlar…