- 24.01.2015 00:00
Geçen ay kalaşnikofla bir dergiyi basan Cezayir asıllı iki kardeş, ellerine bir fırsat geçmiş olsa ve Hizmet Hareketi’nin okullarında eğitim almış olsalardı, emin olun şiddete başvurma yolun seçmez, radikal unsurların elinde oyuncak olmazdı.
İslam coğrafyasının en büyük sorunlarından biri, eğitimin mollaların eline kalmış olması ve bu sistemin sürekli olarak şiddet ve nefret hareketlerini desteklemesinde yatıyor. Başta Pakistan ve Afganistan olmak üzere, bilimden, akıldan uzak yetişen bu çocuklar, kökten dincilerin tam aradığı şekilde, sorgulamayan, yaratamayan bireyler olarak yetişiyorlar.
Fethullah Gülen’in başlattığı eğitim seferberliği, Kenya’dan Türkmenistan’a, Amerika’nın Kuzey’inden Güney’ine uzanan bir coğrafyada bu açığı kendi gücü ölçüsünde yetiştiriyor.
ASKER HATASINI ANLAMIŞTI
Bu okullar, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası alandaki soft power dediğimiz yumuşak gücünü oluşturuyor, tanınırlığını sağlıyor. Buradan yetişen çocuklar, genelde ülkelerinin siyaset ve iş dünyasında önemli yerlere gelmeye aday bireyler olarak yetişiyorlar.
Bu okulların devlet üzerinde bir yükü yok. Hizmet’e gönül vermiş insanların bağışlarıyla kuruluyor, hayata geçiyor ve çoğu bir süre sonra kendi yağıyla kavrulmayı başarıyor.
28 Şubat ara rejimi sırasında askerler de başta bu okullara kafayı takmış ve kapatılması için girişimler başlatmışlardı. Sonradan yaptıkları hatayı fark ettiler ve bu sevdadan vazgeçtiler.
Şimdi başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu bu okulları kapattırma seferberliğine girmiş bulunuyor. Çirkin, yanlış ve ayıp bir yaklaşım. Sivil toplumu zayıflatıcı, devleti güçlendirici bir hamle. Bu coğrafyayı demokratik değerlerden uzaklaştıran eksikliklerin başında ise sivil toplum kuruluşlarının zayıflığı veya yokluğu geliyor.
Türkiye’de devlet kendi toprakları içinde eğitim hizmetini tam olarak veremiyor henüz. Büyük gürültü kopartarak başlatılan tablet projesi rafa kalkmış durumda, yaz-boza döndürülen eğitim sistemi, giderek medrese eğitimine benzemeye aday görünüyor.
HİZMETİN OKULLARI MARKA
AKP, Hizmet’i gördüğü yerde kafası ezilmesi gereken bir sivil toplum kuruluşu olarak değerlendiriyor. Sırf Hizmet’i değil elbette. Kendisini rahatsız eden baroları da, Mimarlar ve Mühendisler Odası’nı da, TÜSİAD’ı da. Kimse icraatlarına ses çıkarmasın, sadece gazetelere ilan veren şakşakçılar olsun derdine düşmüş durumda.
Yanlışı şu, hiçbir ülke Osmanlı benzeri bir kapitülasyon rejimi ilişkisi içinde değilse, yabancı bir devletin kendi topraklarında eğitim hizmeti vermesini istemez. Devlet ile sivil toplum kuruluşları ayrıdır. Ülkemizdeki eğitim sisteminin seviyesine baktıklarında zaten izin vermeme nedenlerine bir yenisi daha eklenir.
Hizmet hareketinin okulları, gerek eğitim seviyesi, gerek laik içeriği, gerekse bulunduğu ülkenin kurallarına uyumu sayesinde bu başarıyı sağlamış ve bir dünya markası haline gelmiş bulunuyor. Dilerim, AKP içinde bu yanlışı seslendirecek vicdan sahibi insanlar çıkar.
Yorum Yap