- 20.01.2015 00:00
AKP, İmralı’daki Abdullah Öcalan’ı Kandil’den koparıp PKK’y kendi şartlarında silah bıraktırma çabası içinde. Buna karşılık bulduğu çözüm yolu ise başkanlık sistemi içinde 1921 Anayasası’na dönüş. AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesi, Anayasa hukukçusu Osman Can, çözüm sürecinde izlenecek yolu Hürriyet gazetesine şu sözlerle özetlemiş:
‘‘1921 Anayasası Türkiye’nin ortak paydası olan bir anayasaydı. 1920 Meclisi hiçbir ideolojik ayrım yapmaksızın bütün Türkiye’nin temsil edildiği bir mekândı. Kürtçe de konuşuluyordu, Kürdistan mebusu da vardı. 24 maddelik anayasa tek bir kişinin muhalefetiyle çıkmıştır.
Orada özerklik vardır, şûra esası vardır, vilayetler vardır. Bugün asla düşünemeyeceğimiz konular. 1920’de Kürtler kader birliği içinde bu toplumun bir parçası olmayı kabul ettiler, çerçeve 1921 Anayasası’nın ruhuydu. Reçete işte orada. O toplum sözleşmesini yeniden tozlu raflardan indirmemiz gerekiyor.
Sadece bir bölgeye isim takmamıza gerek yok. Türkiye’de yaşayan her bir bireyin kendi yaşadığı köyden, mahalleden, ilçeden, ilden, merkeze doğru katılımını içeren kararların halka yakın yerden verilmesini mümkün kılan idari bir ademi merkeziyetçi sisteme geçilmesi en doğrusu.’’
AMAÇ BAŞKANLIK SİSTEMİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Anayasa’nın kendisine verdiği yetkinin sınırlarını zorlayarak kabineyi Ak Saray’da topladı. Bu hamlenin amacı, saraya meşruiyet kazandırmak kadar kamuoyunu başkanlık sistemine alıştırmak.
Metropol araştırma şirketinin sahibi Özer Sencar’a göre, HDP’nin seçim barajını aşması veya aşmaması durumu değiştirmeyecek. AKP, 2015 seçimleri sonrası başkanlık sistemini getirecek anayasa değişikliğini yapacak çoğunluğa ulaşacak Meclis’te.
Sorun, bu anayasanın düzenlediği adem-i merkeziyet ilkesinin Kürtlerin beklentisini karşılayıp karşılamayacağı noktasında. Amerika’nın desteğiyle Kobani’de kanton yönetimini koruyan PKK’nın bölgesel idareye daha geniş yetkiler, başkan babanın ise daha kısıtlı yetkiler vermek isteyeceği kesin.
Ayrıca, yasaları canının istediği zaman, canının isteyeceği şekilde değiştiren AKP’nin bir süre sonra yerel yetkilerinin içini boşaltabileceği de büyük bir ihtimal.
HUZUR BEKLENTİSİ
YOK Bu güvensizlik ortamında, hem iktidar hem de örgüt, bir yandan barış müzakerelerini yürütürken bir yandan da çatışmalı bir dönemin hazırlığını yapıyor.
İktidar bu durumun farkında. Yalçın Akdoğan’a yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi dünkü yazısında, daha öncekilerden farklı bir tablo çizerek, Cizre nedeniyle ortaya çıkan tablonun kendisini karamsarlığa ittiğini ifade ediyordu.
PKK’nın Amerika tarafından tanınan PYD ile birleşip uluslararası tanınırlık kazanma peşinde olduğunu yazıyordu. Gelişmeleri karanlık ele bağlayan Akdoğan’a atıf yapan Selvi’nin asıl dikkat çektiği nokta, çözüm süreci sona erse bile bölgeye ve ülkeye huzur gelmeyebileceği noktasında.
Yorum Yap