- 14.11.2014 00:00
Hükümet ve HDP heyeti barış görüşmelerinin kaldığı yerden aynen süreceği konusunda hemfikir. İktidar partisinin İmralı heyetinin değişmesi konusunda bir talebi olmayacağı anlaşılıyor ama bu talep Abdullah Öcalan’dan gelebilir hala.
Barış süreci konusunda umut verici gelişmeler olurken iktidarın görüşlerini köşesinden aktaran Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, PKK’nın silah bırakmasının bile gündemde olduğunu yazdı dün köşesinde. PKK liderlik kadrosu, Türkiye’deki savaşçı sayılarını artırdıklarını açıklarken Selvi, PKK’nın Türkiye sınırları içinde silahlı mücadeleyi tamamen bırakacağını duyurdu.
Herkesin beklentisi bu yönde ama 6-8 Ekim olayları hiç olmamış gibi davranıp, bu olaylara yol açan nedenleri tartışıp ortadan kaldırmadan barış sürecine devam etmek mümkün mü!
Kitap imzalamak için Diyarbakır’a giden t24 yazarı Hasan Cemal’in bölge izlenimleri hiç bu olumlu havayı yansıtmıyordu aslında. Bölgede gerilimin had safhada olduğu anlaşılıyor.
GERİLİM HDP'YE YARADI
Ayrıca, gerilimin belli ölçüde HDP’ye yaradığı, Batı’da AKP’ye giden Kürt oylarının HDP’ye kaydığı Metropol araştırma şirketinin son saha çalışmasında görülüyordu. Türkiye partisi olma şansını son gelişmelerle zayıflatan HDP, Kürt partisi niteliğini ise pekiştiriyor yani.
Bu, toplumda giderek güçlenen kopuş duygusuna uygun bir gelişme ve üstesinden gelinmesi kolay değil.
Herkes AKP’nin Nisan ayına alınması beklenen erken seçimlere kadar bu konuda somut bir adım atmayacağı, atamayacağı konusunda hemfikir. Kürt oylarını HDP’ye kaptıran AKP, MHP’nin milliyetçi oylarını tırtıklama amacında.
Bunu yapmak için daha milliyetçi bir söylem tutturmak zorunda, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Erdoğan’ın milliyetçi kesimlerin gönlünü okşamak için başta Kobani olmak üzere Kürt hakları konusunda kullandığı dil, açıkça barış süreci önüne konulan bir engel olarak çıkıyor.
BÖLGE AJAN KAYNIYOR
Kandil ise Suriye’de pozisyonu güçlendirmiş olmasının yanı sıra uluslararası kamuoyunda kazanmış olduğu moral üstünlüğü somut kazanımlara dönüştürme amacını taşıyor.
Ayrıca eleğe dönen sınır ve milyonları aşan mülteciler sayesinde, bölgenin, barış sürecine taş koymak isteyen ülkelerin ajanlarıyla dolu olduğunu tahmin etmek de güç değil. Provokatif eylemler, uzayan süreci baltalamak için sık sık devreye sokulabilir ve 6-8 Ekim benzeri olaylar tahrik edilebilir.
Abdullah Öcalan’ın bir anda özgürlüğüne kavuşmak istediği ve kendisine bu yolda söz verildiği biliniyor. Bu sürecin ayakta kalması için önemli bir unsur, çünkü Öcalan’ın karizması Kürtler arasında tartışılmaz bir noktada bulunuyor.
Ancak sürüncemede kalan bir süreçte Öcalan’ın etkisinin de yara alabileceği açık. Barış isteniyorsa, sürat de lazım. Sürat her zaman felaket getirmez.
Yorum Yap