AKP, Ortadoğu siyasetini belirleme iddiasıyla çıktığı yolda, Türkiye’nin bütünlüğünü uluslararası bir konu haline getirmeyi başardı. Siyasi İslam’ı rehber edinen Erdoğan ve arkadaşları, Türkiye’yi bölgede yalnızlaştırırken Batı ittifakından uzaklaştırdı.

Batı kamuoyunda bugünkü Türkiye algısı şöyle özetlenebilir:

- Yolsuzluklara bulaşmış, yolsuzluk yaparken suçüstü yakalanmış bir yönetim.

- Yolsuzlukları örtmek adına baskıyla, şantajla veya parayla susturulan bir medya.

- Kendi istekleri doğrultusunda oluşturulup işletilen bir yargı sistemi.

- IŞİD ve radikal İslamcılara destek olmayı Sünnilik adına görev bilen bir anlayış.

- Batı’ya dost görünüp içten içe Batı ve değerlerinden nefret eden bir zihniyet.

- Kadını, ikinci sınıf vatandaşlığa iten, evine kapatmaya çalışan yaklaşım.

Erdoğan ve şürekası, bu anlayış üzerine kurdukları siyasetlerini, Batı’ya reform olarak pazarlamaya çalıştı ve başarısız oldu. Buna karşılık, IŞİD’e karşı direnişleri, nedeniyle Batı’da itibarı ve desteği hızla yükselen bir Kürt hareketi var.

IŞİD saldırısına uğrayan Irak Kürdistan’ına yardım elini uzatmayan AKP, Kürt ulusal birliğinin kurulması yolunda en büyük desteği sağladı.

Erdoğan, ‘’IŞİD ve PYD-PKK aynı şeydir’’ dedi, daha tükürüğü kurumadan Amerika, Kobani’ye havadan operasyon ve silah yardımı yapmaya başladı.

Kobani’ye, Soma’ya gösterdiği duyarsızlığı gösteren Erdoğan bunun uzun vadedeki bedelinin ne kadar ağır olacağını göremedi.

KOŞULLAR DEĞİŞTİ 

PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’in şu sözlerini dikkatle okumak lazım:

‘‘Demokratik değerleri bölgedeki Kürtler, Asuri, Süryani ve Hıristiyanlar temsil ediyor. Kürtler artık Ortadoğu'da bir aktör. Hem de çok önemli bir aktör. Herkesin bunu görmesi gerekiyor. Şimdiye kadar bütün güçler Türkiye, İran ve Irak yoluyla Kürtlere yön veriyordu. Ancak şu anda koşullar tamamen değişmiş durumda. Kürtler kendi siyasetin kendisi yapıyor. Eski kalıplar yıkılmıştır. Ama yeni bir siyasetin nasıl olacağı da hala oturmuş değil. Bunun için ulusal bir birlik ve tek bir ses gerekiyor Kürtler arasında.’’

Amerika, Irak veya Suriye’ye asker sokmadan, bölgede hava desteğiyle yeni bir düzen oluşturmayı amaçlıyor. Bu yeni düzenin karadaki silahlı gücünün Kürtler olacağı ortada.

Elbette, Boğazları, NATO’daki yeri, Amerikan üsleri, ekonomik gücü nedeniyle Türkiye bir gecede gözden çıkarılacak bir ülke veya müttefik değil. Ama unutulmaması gereken gerçek, büyük devletlerin planlarını kısa değil, uzun vadeli yaptığıdır. 6-7 Ekim olaylarının gösterdiği asıl gerçek tehlike burada yatmaktadır.