- 2.04.2014 00:00
Seçim gecesi balkonda verdiğin fotoğrafla tarihe geçeceksin. ‘‘Babacım hepsini sıfırlayamadık, kalan 30 milyon Euro ile daire alalım mı?’’ diye soran Bilal’le, Rıza’nın önüne yatan, Rıza’dan milyon liralık saat ve 10 taksitle milyon dolarlar alan, çikolata kutusunda doları götüren bakanlarınla…
Görünen o ki, sadece onunla da değil… Seçim gecesi kedilere kestirttiğin elektriksonucu Ceylanpınar’dan Ankara’ya kadar bütün Türkiye’de bir bir ortaya çıkan ‘oy hırsızlıkları’ ile de anılacaksın.
Hukukun, halk iradesinin, basın özgürlüğünün, yeşili savunmanın göz göre göre çalındığı bir dönemden geçiyoruz.
Seçimi ne yolla kazandıkları ortalığa saçılanların, kaybettiklerini düşündüklerini pervasızca tehdit ettiği bir fetret devri bu.
Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluklarına tanıklık ettiğimiz, yolsuzluk yapanların pişkince davrandığı bir dönemden geçiyoruz.
Tanzimat’tan bu yana hedef aldığımız Batılı değerlerden hızla uzaklaştığımız, yönetici kliğin çıkarları uğruna hızla içine kapatıldığımız bir dönemden geçiyoruz.
Korkudan Twitter, Youtube gibi sosyal medya araçlarının kapatıldığı, internetin hızının düşürüldüğü bir dönem bu. Günümüzün matbaasına karşı çıkıyorlar, çünkü hırsızlıklarının duyulmasını istemiyorlar.
Kopenhag Kriterleri diyerek çıktıkları yolu, gayet güzel Ankara kriterleriyle döşediler. Ankara kriterlerinin yolsuzluk, hukuksuzluk, vurgun, çocukları sokakta vurma olduğunu gösterdiler bize.
Sorun, Kopenhag Kriterleri’ni savunmanın bir grup kentli aydın ve Kürtlere kalmış olmasında. Muhalefet bloğunun da Kopenhag Kriterleri ile çok ilgisi yok açıkçası.
Türkiye’nin Doğusu’ndan da Batısı’ndan da oy çalmaya ilişkin haberler geliyor. Ceylanpınar halkı, sandıkta çalınan iradesi için sokakta ama Ankara’da iradesinin çalındığını iddia eden CHP, bu gerçeği görmezden geliyor.
Eğer CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ile biraraya gelip sandıktaki soyguna karşı çıkma cesareti gösteremezse, CHP sandıkta hüsrana uğramaya devam eder.
CHP’nin laikliğin kalesi olarak gördüğü İzmir’in Kürt siyasetçilere nasıl muamele ettiğine hep birlikte tanıklık ettik. CHP’nin Kemalist damarı, bu ülkenin sağlıklı bir demokrasiye ulaşmasının yolunun Kürt siyasetçilerle işbirliği yapmak olduğunu göremedikçe, iktidara gelme şansı olamaz.
İddia ediyorum, bugün bir İzmirlinin kendini en rahat hissedeceği kent Diyarbakır’dır.
Dağda kızlı-erkekli savaşan gençler, kentte kızlı-erkekli, eşitliğe dayalı toplumsal bir modeli hızla kuruyorlar. Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlüğüne verdiği önem ve değer, Kürt hareketini bölgenin en güçlü feminist grubu yapıyor. Diyarbakır’da PKK’nın yarattığı kültür, özgürlüğü ve eşitliği besliyor.
Yaşam tarzına, kadının kılık-kıyafetine olan hassasiyeti nedeniyle AKP’ye karşı olan CHP zihniyeti ise, özerklik talebi nedeniyle kendisiyle aynı değerleri savunan Kürt hareketine mesafeli duruyor.
Oysa, içinde yaşadığımız dönem, faşizan baskının arttığı, toplumun tek renk ve sese büründürülmek istendiği günümüzde, siyasi ittifakları çok değerli ve anlamlı kılıyor.
Bu ittifakların en önemlisi olarak ise, İzmir-Diyarbakır ittifakı görünüyor. CHP’nin Güneydoğu’da Kürt özerkliğinden korkmasını gerektirecek tek bir neden yoktur.Kürtlerin özerk olduğu Güneydoğu, Erdoğan zihniyetinin tekçi baskılarından kurtulmuş, gençlerinin ufkunu açan bir bölge olacaktır.
CHP’nin Kürtlerle ittifakı üzerine ölü toprağı serpildiği anlaşılan teşkilatına dinamizm katacak, partiyi Kemalizm’den sosyal demokrasiye doğru itecektir.
CHP’nin Kürtlerle ittifakı, kendilerini kaybetmiş gören herkese yeni bir alternatif yaratacak ve muhafazakar oyların AKP’ye, milliyetçi oyların MHP’ye, modern ve özgürlükçü kesimin oylarını bu ittifaka kaydırarak, siyasi partiler yelpazesine denge getirecektir.
Güneydoğu’nun özerkliği, Ege’nin, Akdeniz’in özerkliği demektir. Ankara’nın baskıcı politikasının çok yakın zamanda bu bölgeleri de yaşanmaz kılması kaçınılmazdır. Çözüm, yerinden yönetimdedir ve Kürtleri bu topraklara bağlı kılacak olan da, İzmirlinin rakısını özgürce içmesini sağlayacak olan da bu formüldür.
Sorun, CHP’de bu yürek ve akılda bir siyasi aklın olup olmadığında yatıyor zaten.
Yorum Yap