- 4.02.2014 00:00
Rıza Zarrab garip bir adam. Şüpheli ilişkileri, değişik bir evliliği var. Bakanlara 800 bin liralık saat aldığı, kutu içinde para yolladığı iddia ediliyor ve işin fenası izah edilmeye muhtaç görüntü ve konuşmalarla yakalanıyor. Bugünlerde ‘‘Beni hemen bırakmazsanız, konuşurum’’tehditleri savurduğu iddiaları ortalıkta dolaşıyor. Konuşmasından korkanların, kendisini bir sağlık raporuyla tahliye etmesini beklediği söyleniyor.
Profesör Hilmi Hacıoğlu ölüm döşeğinde tahliyeyi beklerken Rıza Zarrab tahliye olursa, şaşırmayın. Adamın savunması kuvvetli; ‘’Konuşurum! Her şeyi anlatırım…’’
‘‘Her şeyi Erdoğan’ın emriyle yaptım’’ diyen Erdoğan Bayraktar’ın bile Başbakan ile yarım saat görüşmesinin ardından özür dilediği günlerden geçiyoruz.
Kimsenin bırakın sözünün, kamuoyu önünde açıkladığı istifasının bile arkasında duramadığı bir dönem.
Bir medya kuruluşunun satış işlemine katkıda bulunanlara kamu ihaleleri sözü verildiği, bir dönem Alaattin Çakıc'nın da uzandığı kamu ihalelerini Mehmet Cengiz’in dağıttığı, Nihat Özdemir'lerin, Cengiz Kalyoncu'ların falan zenginliklerine zenginlik kattığı ileri sürülen bir dönem.
Kim Atatürkçü, kim muhafazakâr, kim hırsız, kim namuslu birbirine karışmış durumda.
Atatürkçü olmakla övünen Fenerbahçe’nin Aziz Yıldırım’dan sonra en önemli adamı kabul edilen Nihat Özdemir, kendi dünya görüşüne tamamen ters adamlarla ihale, medya alma işine soyunmuşsa, ortada ideolojik savaş falan yoktur.
İddialara göre olsa olsa bir yağma vardır ve kim bu yağmadan elim daha dolu çıkarım kavgasındadır.
Şimdi, Fenerbahçe yönetimi Atatürkçü mü, Erdoğancı mı anlamakta zorluk çekiyorum doğrusu. İkinci adamın Erdoğan’ın hık dedici başıcısı olduğu, at 100 milyon dolar dendiğinde attığı br kulübe Erdoğan niye düşman olsun? Babasının malı gibi kullanır adam. Ya da Atatürkçü Nihat Özdemir’in Atatürk’e nasıl baktığı bilinen Milli Görüşçü Cemal Kalyoncu ile ortak noktası ne?
Medya karartması sayesinde, Türkiye’nin ciddi bir bölümü Sabah-atv nasıl satıldı farkında değil. Çoğunluk Rıza Zarrab’ın Zafer Çağlayan’a milyon liralık kol saati aldığı iddialarından habersiz. Yapılmayan ihalelerin hep mahşerin 4 atlısına verildiği iddialarının, bunun bedelinin benzine, telefona, içkiye zam olarak kendi cebinden çıkacağının farkında bile değil.
Farkında olanlar, ‘‘Allah’ın vasıflarını taşıyan adama helal olsun’’ diyor zaten.
Bütün bu garipliğin ortasına kabak her zaman olduğu gibi yine muhabirin başına patlıyor. Bakın dün ne oldu?
Başbakan Tayyip Erdoğan, Almanya'ya hareketi öncesi havalimanında yaptığı basın açıklamasında kendisine MİT'in Rıza Zarrab hakkında rapor sunduğunu hatırlatan Zaman gazetesi muhabirine, şu cevabı verdi:
‘‘Paralel yapının temsilcisi durumuna düşüyorsunuz. MİT'in raporunu bilecek kadar paralel çalışıyorsunuz. Tabii sen değil patronların. Burası çok tehlikeli. Bu vatana hizmet değil, ihanettir.”
Muhabirin Başbakan'a söylemesi gereken "Bu aslında bir gazete haberi. Ben onu okudum, soruyorum’’ demek ama Erdoğan’ın basın toplantısına katılmakla Hitler’in toplama kampında sorguya çekilmek arasındaki fark hızla azaldığı için elbette soramıyor.
Vatana ihanet, her türlü sorunun, hırsızlığın, yolsuzluğun önünü kesen bir karalama. Ne diyecek çocuk, ‘‘Ben vatan haini değilim’’ mi?
Erdoğan gazı almış, konuyu çarpıtmaya uğraşıyor. Amaç, 15 kanalın aynı anda verdiği yayını izleyecek salaklıkta olanların kafasını karıştırmak. Çünkü MİT, hükümeti Zarrab konusunda uyarmış, adamın tekin olmadığını vurgulamış. MİT’in suç duyurusu değil ama bilgi notu ta Başbakan’ın önüne gitmiş. Ama hala ne diyor Erdoğan? "Zarrab hayırsever…"
Ali İsmail Korkmaz vatan haini, onu öldüren polis vatansever.
Rıza Zarrab hayırsever, onun hakkındaki MİT'in bilgi notunu soran gazeteci hain.
Paralel yapıyı bırak, Soyan Yapı’ya bak bence.
Kamuoyu araştırmaları bu yalanlara, vatan hainliği suçlamalarına her geçen gün daha az insanın inandığını, yolsuzluk iddiaları konusundaki kuşkuların arttığını ortaya koyuyor. Rakamlara göre Erdoğan’ın halkoyuyla cumhurbaşkanı olması hayal ötesi bir durum, bu gidişle aday olma ihtimali da hızla azalıyor.
Burada kritik soru şu: Abdullah Gül, geçmiş dönemin üzerine sünger çektirecek mi, çektirmeyecek mi!
Yorum Yap