- 13.12.2013 00:00
Akçakoca tabiat harikası bir yer.
Akçakocalılarda bunun farkında.
Ancak bu tabiat harikası memleketlerine sahip çıkabilmeleri için önce birilerinin illaki zarar veriyor olmaları gerekiyor.
Verilen zarar gözle görülür hale geldikten sonra harekete geçiliyor.
Tahribat başlamadan kimse harekete geçmiyor.
Kendi kendilerini tahribat başlamaz diye inkâr ediyorlar sanırım.
500 kilometre ötedeki HES’lerin yapılmaması için internetten paylaşımlar yapıyorlar yapılan eylemlere destek çıkıyorlar.
Ama iş Akçakoca’ya gelince derin bir sessizliğe giriyorlar “hele bakalım, hele bakalım” tavrı her şeye hâkim oluyor.
Büyük bir mum gibi dibimize ışık vermekten aciz kalıyoruz.
Tahribata sebep olacakları tanıyor olmak ya da onlarla birlikte aynı siyasi potanın içerisinde yer almak bu durumun en büyük gerekçeleri.
Partimizin önde gelenleri bu işe taraftar onlarla ters düşemeyiz y a da bu konuda çıkış yaparsam ayıp olur hesabı yapılıyor.
Değerli Akçakocalılar bu ufak hesapları yaptığımız sürece şehrimizi bölgemizi ve güzelliklerimizi bir bir kaybedeceğiz..
Parti içi demokrasi, gerçek demokrasinin olmazsa olmazlarındandır. Yapacağınız çıkış ile demokrasiye katkıda bulunuyor olmak da güzel değil mi?
Hele yerel seçimler geçsin bu işe bakarız tavrı geçersizidir, çünkü arkasından başka seçimler gelecek aynı dayatmalara maruz kalacaksınız.
Benim tavrım çok net, Akçakoca’ya OSB yapılmasını istemiyorum.
Bir yatırım yapılacaksa bunun OTB(Organize Tarım Bölgesi) olmasını istiyorum.
Bunun tartışılmasını, kamuoyunun bilgilendirmesini istiyorum.
OSB’nin nasıl tahribatlar yapacağının da gözler önüne serilmesini istiyorum.
14 Aralık günü belediye nikâh salonunda Akçakoca kent Konseyi tarafından düzenlenen OSB ile ilgili bir panel var.
Panelin mimarı Akçakoca Kent Konseyi başkanı Adnan Yaman.
Önce bir yanlış anlamayı düzelteyim. Adnan Yaman ile tanışıklığım kent konseyi toplantıları dolayısıyladır. Kendisi ile kent konseyi toplantılarının dışında bir yerde karşılaşmadım. Daha öncesinden tanışıklığım bile yoktur.
Kendisi ile tartışmalarım ya da aleyhinde sayılabilecek yazılar yazmamın sebebi Akçakoca’ya yapmak istediklerini yanlış ve tahripkâr bulmam sebebiyledir.
Kendisinin etrafına anlattığı ya da lanse etmeğe çalıştığı gibi şahsi bir meselem olmamıştır.
Adnan Yaman’a en çok karşı çıktığım nokta Akçakoca Kent Konseyini olması gereken yapıdan çıkararak belediye başkanının çizdiği sınırlar içerisinde davranan rengi son derece belli bir noktaya taşımasıdır.
Ve de Akçakoca kent Konseyinin kurumsal kimliğini sonuna kadar kullanarak Akçakoca’da OSB kurulması için her şeyi çarpıtarak Akçakoca kamuoyunu ikna etmeye çalışmaktadır.
OSB’lerin kurulmasını sağlamak için kent konseyince demir-çelik sektörü içerisinde ne temiz ve düzenli olan boru fabrikalarını ziyaret ettirmekte bakın OSB’deki fabrikalar böyle olacaktır çarpıtmasını dayatmaktadır.
Bu kocaman bir yalandır.
OSB’ler çevreye zarar veren işsizleri en ucuza çalıştırmaya çalışan ve de arsa spekülasyonları ile birilerini zengin eden kuruluşlardır bir yanıyla da.
Ereğli OSB yıllardır hala dolmamışken Akçakoca ‘da OSB yapılmasının OSB’leri ihtiyaç olarak bakanlar tarafından da tartışılması gerekmez mi?
İşte Adnan Yaman misyonu bu tartışmayı bile engellemek ve OSB Akçakoca için vazgeçilmedir dayatmasını hayata geçirmektir.
Bu konuda elimden geldiğince gücümün yettiğince bildiklerimi anlatmak için sosyal medya üzerinden 14 Aralık’a ki panelde panelist olma istediğimi duyurdum.
Hatta Akçakoca Kent Konseyi yürütme kurulu üyelerinden sosyal medya üzerinden yardım istedim, ancak bir sonuç yok.
Değerli Akçakocalılar diyelim ki; durum Adnan Yaman’ın dediği gibi olsun, kendisine kişisel husumetim olmuş olsun, panelde böyle bir tavrım olduğu takdirde salondaki çoğu OSB yapılması için ikna edilen kişilerce gereken ders verilmez mi, elbette verilir değil mi?
Ancak mesele panelistler masasında OSB yapılmasın diyen birinin yer alacak olmasına olan tahammülsüzlüktür. OSB ‘ya karşı çıkan birinin panelist olarak masada yer almasından korkmaktır.
Akçakoca’da yapılacak OSB arkasından ikinci ve üçüncü OSB’lerin yapılacak olmasına sebep olacaktır. Bir kere başladı mı durmaz?
Sonrasında Çayağzı mevkiinde devasa bir liman gelecektir.
Torunlarımızın yıllar sonra “Akçakoca’da denize bile giriliyormuş” demesini istemiyorsak tahribat başlamadan harekete geçmek gerekiyor.
En azından niye bu konuyu tartışmıyoruz aleyhteki görüşleri de dinlemek dememiz gerekmez mi?
Mum dibine ışık vermeli artık, yoksa çok geç olacak.
Bir Akçakocalı olarak da bir iki kişinin yaptığı dayatmalara teslim olmak da gücüme gidiyor.
Biliyorum ki yalnız değilim?
Ama sesiniz duyulsun artık.
Yorum Yap