Soru: Sevgili Sivilay Abla; Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile Haliç Köprüsü’nde aynı anda başlayan yol bakım çalışmaları İstanbul trafiğini kilitledi. Çözüm olarak Karayolları Genel Müdürü İstanbulluların üç ay tatile gitmesini rica etti. Biz de geçmiş yıllardan birikmişler ile bu yılın izinlerini denkleştirdik, biraz da gelecek yıldan mahsuben aldık. Tatil köyü arayışına girdik. Heyecanla önerilerinizi bekliyoruz. Saygılarımızla.(Ece&Turgut Akgerman)

Cevap: Sevgili Ece ve Turgut; İstanbul için yaptığınız bu fedakârlıktan dolayı sizi tebrik ederim.

Size dört temel tatil önerisi veriyorum.

1. Tatil planlarken hâliyle ilk olarak gazete, dergi ve internetteki tatil köyü ilanlarına bakıyorsunuz. İlanlar ve web sitelerindeki fotoğraflar baharın ilk günlerinde tesis henüz boşken, nebatat bahar yağmurunu yeni içmişken çekilmiştir. Bu fotoğraflara aldanmayın. Havuzunda, sahilinde iki kulaç atıp, bir adamın ayağına bir kadının baldırına çarpacağınız, açık büfe kuyruğunda Birleşmiş Milletler kamyonu önünde bir kap yemek bekleyen afetzedelerden daha uzun bekleyeceğiniz, sararmış otlar içinde bir yerde tatilinizi zehir etmeyin. Gitmeyi planladığınız yerin Google Earth fotoğraflarına bakın. Bu fotoğraflar havanın en açık olduğu yaz aylarında çekilmiştir. Gerçek durumu tüm çıplaklığıyla gösterir.

2. Beyaz yakalıysanız, İstanbul’da bir apartmanda yaşıyorsanız ve de çocuğunuz varsa sizin için tatil; apartman katlarında bütün yıl enerji biriktirmiş ve bir yanardağ misali patlama noktasına gelmiş azgın çocuğunuzdan kurtulmak olmalı. Bu nedenle odaları şehir kabristanına bile baksa çocuk aktiviteleri iyi olan mekânı seçin.

3. Açık büfe, yüksek oda fiyatı çekmiş otel yönetiminden intikam alınacak yer değildir. Ne ederseniz kendinize edersiniz.

4. Güneşin altında kımıldamadan yatmak milyonlarca insanın yaptığı büyük bir ahmaklıktır. D vitamini aldatmacasına inanmayın. Bir gün boyunca güneşin altında yatan bir kişi sekiz yüz elli yıl yetecek kadar D vitamini toplar. Bronz insanın çekici olduğu düşüncelerinizden de arının. Bunun için internete girin ve Victoria dönemi yağlı boya tabloları arasında gezinin.

İyi tatiller.

Canlı alabalık tesisinde adam tanımak

Soru: Sevgili Sivilay Abla; ben insanları tanıyamıyorum. İnsan sarrafı olmak istiyorum ama olamıyorum. Evliliğe doğru giden bir ilişkim var. Adam melek midir, sapık mıdır nasıl emin olacağım. Karpuz değil ki kesmece alayım.  Yanlış karar vermekten endişeliyim. Siz, bizi bizden daha iyi tanıyan bir ablamızsınız. İnsan tanıma sanatı adına bir tüyo verebilir misiniz? (Serpil Naz Kösedağ)

Cevap: Sevgili Serpil Naz; bir gün yolunuzu bir canlı alabalık tesisinin önüne düşür ve tam o noktada çok acıktığını söyle.

Sana “Hadi aşkım hemen şuradaki tesise girelim, alabalık yiyelim” derse adamın hanesine bir yıldız işareti koy. Demek duyarlı, cömert, vs.

Tesise girdiniz. Garson yanınıza geldi ve “Efendim, yiyeceğiniz balığı gözlerinizle seçmek istersiniz sizi akvaryuma alalım” dedi.

Seninkisi “Yok kardeşim, siz iki tane orta boy taze balık seçin, pişirin, getirin” dedi. Demek merhametli, yumuşak kalpli. O zaman adamın üzerine ikinci bir yıldız koy. İki yıldız bröveli kocadan zarar gelmez, evlen.

Farzedelim garsonun teklifini kabul etti “Tamam hadi seçelim sevgilim” deyip yerinden kalktı.  Yıldızın yanına bir soru işareti koy. Soru işareti yıldızı götürdü. Adam nötr hâle geldi.

Akvaryumun başındasınız. Adam balıklarla göz göze geldi ve birazdan yiyeceğiniz balıkları zevkle seçti. İşte orada kal ve ikinci soru işaretini yapıştır. Birazdan yiyeceği balıkla göz göze gelmekten rahatsız olmayan adam yarın bir gün karısına neler yapmaz bilemeyiz. Yeni bir teste tabi tutmadan sakın evlenme. Yeni tüyoları mail ile paylaşacağım. Zira burada yerim kalmadı.

-

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Anabilim Dalı Başkanı, Ruh ve Sivil

Hastalıkları Mütehassısı

sivilayabla@gmail.com