- 1.03.2012 00:00
Soru: Sevgili Sivilay Abla; Milli Eğitim Bakanı son olarak da okullardan kravat mecburiyetini kaldırmış. Bu öğrencilerin Yunus Emre gömlekleri giyeceği günlerin yakın olduğunun bir işareti değil mi? Bu gidişle yakında kıyafet zorunluluğu da kalkar. Fakir öğrenciler zengin arkadaşlarının karşısında ezilmeyecek mi? (Çiğdem Duyar)
Cevap: Sevgili Çiğdem; okullarda kıyafet mecburiyeti kalktığında Yunus Emre gömleği giyme mecburiyeti de kalmamış olacak. Korkacak bir şey yok.
İmkânları kısıtlı ailelerin çocukları, varlıklı arkadaşları karşısında ezilmesin diye okullarda kıyafetin serbest bırakılmasına karşı olanlar şunu bilmeli:
Hâlihazırda okullarda kaban, ayakkabı, çanta serbest.
Sen istediğin kadar üstü eşitlediğini zannet. Alta çekilecek bir spor ayakkabı bütün eşitliği bozar. Gömleğin, pantolonun markası bu yaştaki çocukların umurunda değil ama spor ayakkabısının, çantasının markası çok umurunda. Artık cep telefonları da işin içinde. Kantin harcamalarının yaratabileceği dengesizliği hiç hesaba katmıyorum bile.
Kısacası gömlekle, bluzla sağlanan eşitlik, eşitlik değildir.
Zaten işin doğasında eşitlik yok. Uzun boylusu var, bastıbacağı var. Sarı sırma saçlısı var, mısır püskülü saçlısı var. Yay kaşlısı var, bitişik kaşlısı var.
Yine de giysilerinden dolayı rencide olan öğrenciler olabilir. Okulun dört duvarı arasına sıkışmış bir yalancı eşit dünya ile iş bitiyor mu? Bitmiyor. Mühim olan insanları atlas libaslılar ve yamalılar olarak ayırmanın ayıp bir şey olduğunu çocuklara öğretmek. Kendilerini babalarının, annelerinin aldıkları ayakkabılarla değil, becerileriyle ifade etmelerini göstermek. Sokaktaki, televizyondaki çocuklar arasında maddi uçurumlar varken, okulu bu anlamda steril tutmak; öğrencilerin yanlarında bir rehber, bir öğretmen olmadan eşitsizlik gerçeğiyle karşılaşmalarına sebebiyet veriyor.
Tek tip kıyafetten kurtulan öğrencinin dünyasındaki değişimin nelere kadir olacağı konusu ise apayrı bir yazı konusu.
Sonuç olarak kravat gitti. Darısı önlük, kolalı yaka, ütülü pantolon, ekoseli pilili eteğin başına.
Cemaat ve masumiyet
Soru: Sevgili Sivilay Abla; Cemaat’in son tartışmalarda ortaya çıkan hali beni çok üzüyor. Makamlar, mevkiler çoğaldı, binalar büyüdü. Evlerde toplanıp yirmi kişi bir maklubeye kaşık sallanan günler. Bir gaz lambası altında kitap okunan zamanlar. Nerede o eski masumiyet? (Kemal Hasoğlu)
Cevap: Sevgili Kemal; sorunun cevabı aşağıdaki metin ile senin sorun arasındaki yedi benzerlikte gizli. Benzer noktaları bul. Sonra onları birleştir.
“Tarlalarda ekin eken biçen, süt sağan, tezek yakıp yufka açan başörtülü teyzelerimiz, halalarımız vardı. Onlar ne kadar masumdu. Nereden çıktı bu üniversiteye gitmek isteyen; avukat, doktor, öğretmen olmak isteyen türbanlı kızlar.”
Fenerbahçe Kuva-i Milliye
Soru: Sivilay Abla; Aziz Yıldırım, şike davasında yaptığı savunmada Fenerbahçe’nin, Kuva-i Milliye ruhunun reenkarne olmuş hali olduğunu söyledi. Sence ne demek istedi? (Erman Şen)
Cevap: Sevgili Erman; Kurtuluş Savaşı’nda Fenerbahçe’nin Avrupalılar karşısındaki performansı gösterilmiş olsaydı Türkiye Cumhuriyeti bugün en fazla Ankara’nın Polatlı ilçesi büyüklüğünde olurdu. Demek ki Aziz Bey bunu kastetmiyor. Geriye Kuva-i Milliye’nin de Kurtuluş Savaşı’nda şike yapmış olduğu iddiası kalıyor. Bu konuyu da tarihçilere bırakmalıyız.
-
Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon
Anabilim Dalı Başkanı, Ruh ve Sivil
Hastalıkları Mütehassısı
Yorum Yap