Soru: Sevgili Sivilay Abla, 27 Nisan e-muhtırasının Türk Silahlı Kuvvetleri sitesinden kaldırılması Türkiye’nin sivilleşmesi açısından ne anlama gelmektedir? (Orhan Kantarcı)

Cevap: Sevgili Orhan, Genelkurmay Başkanlığı 27 Nisan e-muhtırasını web sitesinden kaldırmadı. Sadece basın açıklamalarının yedi günden fazla web sitesinde tutulmaması kararı verdi. Böylece dört sene önce verilmiş e-muhtıra da kalkmış oldu. Arşivi kaldırmak, gazeteciler, araştırmacılar için üzücü bir haber. Geçmişe dönük her türlü bilginin araştırıp bulunabildiği internet ortamı için tuhaf bir adım. Bugün geldiğimiz yerden baktığımda ise oldukça ürkek ve mahcup bir sivilleşme girişimi.

Ses farkı

Soru: Sevgili Sivilay Abla, Işık Koşaner’in ses kaydındaki itirafları, daha önce internete düşen paşalara ait benzer ses kayıtlarından daha önemli hale getiren şey nedir? (Serpil Karay)

Cevap: Sevgili Serpil, bence en önemli şey, daha önce dinlediğimiz ses kayıtlarında, “adamı indirmişler” türü ifadelerle kurulması muhtemel bir cümleyi “Bir masum erimizi vurmuşuz” şeklinde ifade etmiş olması. Yine daha önceki ses kayıtlarında “Savaştayız, olur böyle şeyler” olarak duymaya alışık olduğumuz ruh halinin yerini sorumluluk ve acıma duygusunun almış olması.

Tıkır tıkır işleyen ordu

Soru: Sevgili Sivilay Abla, PKK ile mücadelede ordunun işini iyi yapmaması, zaafları olduğuyla ilgili eleştirilerine bir Kürt olarak içerliyorum. Ordu tıkır tıkır işlesin, daha çok Kürt öldürsün mü demek istiyorsunuz? Bizim yapmamız gereken şey, barışın inşa edilmesi ile ne askerin ne de gerillanın ölmesi, değil mi? (Diren Dicle)

Cevap: Sevgili Diren, ordunun PKK ile mücadelede zaafları olduğuyla ilgili eleştiriler, milliyetçi Türkler tarafından da senin tam tersine askerin motivasyonunu kırma amaçlı girişimler olarak görülüyor.

Birincisi; yedi yüz bin adamı olan bir güç hiç bir zaman üç bin beş yüz kişilik bir güç karşısında özgüven sorunu yaşamaz. Bu eşyanın tabiatına aykırı. Biz ne dersek diyelim bu tabiatı değiştiremeyiz.

Ordu tıkır tıkır işlesin demek, daha Kürt ölsün demek değildir. Orduların en büyük gücü top, tüfek, nükleer başlıklı füze, uçak değildir. Caydırıcılığıdır.

Kötü konuma sahip, derme çatma, savunmasız karakollar, iyi eğitim görmemiş tecrübesiz erler PKK’nın iştahını kabartıyor. Aynı karakolu üç defa basıp onlarca asker öldürebiliyor ve tüm Türkiye’nin canını yakabiliyor. Mayın konusunda yeterince tedbir alınmadığını bildiğinden her defasında mayın döşüyor ve her defasında kendisine göre sonuç alıyor. Heronların bağlı olduğu otoritenin takviye birlik gönderecek yetkisi olmadığından hareketle izlendiklerini umursamadan operasyonlarını yapıp geri dönüyorlar.

Oysaki rahatlıkla basılacak karakol olmasa, yola döşenen mayınlar konvoyun önünden giden bir araçla fark edilebilse, Heronların fark ettiği harekete birliklerin yığılacağı bilinse PKK onlarca yıldır her defasında işe yarayan eylemlerini terk eder. Asker ölmez, kamuoyu yumuşar. Kürtlerin hakları için vargücüyle mücadele etmeye hazır Türklerin sesleri kısılmaz. Avrupa Birliği için üyelik görüşmeleri yapan bir ülke zaten temel insan hakları konusunda ideale varmak için otomatik pilota bağlanmış demektir. Bu iklimde Habur kapısı yeniden açılır. Dağlarda silahlarına sarılıp yatan gençler, evlerinde sevgililerine sarılıp yatarlar.

-

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Anabilim Dalı Başkanı, Ruh ve Sivil

Hastalıkları Mütehassısı

sivilayabla@gmail.com